ÖFKE:
Kızgınlıktan hemen sonra öfkenin
geldiğini gördüm.
Öfke, bir şeyi çok istediğim,
dilediğim, arzularımın çok olduğu zaman başladığını anladım. İstediğim olmamış
ve elde edememişsem, düş kırıklığına uğruyorum ve üzülüyorum.
Öfke istediğim şeye sahip
olmak zorunda olduğumu düşünmekle olduğunu anladım.
Öfke başladığı zaman çocukça
davranışlara başladığımın farkına vardım.
Öfkelendiğim zaman ilk iş
susmak ve neden öfkeleniyorum diye soru sorarak düşünceye geçtiğim an yararlı
olduğunu gördüm ve kabul ettim.
Her istediğimi, her şeyi elde
etmek gerekir mi?
Diye kendimi sorguladım.
Öfkeli iken haklılık
tartışmasına asla girmemeyi öğrendim.
Haklı olsam bile öfkeli davranışından
dolayı kabul edilmediğimin farkına vardım.
Öfkeli olduğum zaman dışa vurmayı
seçtiğim an diğer kişi ile daha fazla soruna yol açtığımı, karşı kişiyi öç
almaya teşvik etmiş olduğumun farkına vardım.
Öfkeli konuşmalarda asıl
nedenin görülmez olduğunu, hakaret sözlerinin önemsendiğini gördüm.
Öfkelendiğim zaman, dışa
vurmazsam pasif saldırgan yöntemlerle diğer kişiden öç almaya çalıştığımın
farkına vardım ki çok rahatsız oldum. Buluğ çağındaki gençlerin kendilerine kurallar
koyanlara karşı öfke duyduklarını gördüm.
Sorumluluktan kaçmadığım, durumu
olduğu gibi kabul ettiğim zaman öfkelenmediğimin farkına vardım ve böylece
duygularımla aşırı öfke tepkisi vermediğimin farkına vardım.
ÖZ-DİSİPLİN:
Yüzleşmekle, anteraman
yapmakla, egzersiz ile öz-disiplinin kazanıldığının farkına vardım.
Yüzleşmekten korkmuyorum, şu
an yapılması gerekeni yapmam gerektiğini anladım.
Hatalı yapsam bile deneyim
kazanıyorum.
Yapılacak iş büyükse
parçalara böler, en kolayından başlayarak sonuçlandırırım.
İş bitince kendimi ödüllendiririm.
Yaptıklarımı geriye doğru sorgulayıp
hatalarımdan ders alırım. Deneme yapmaktan asla vaz geçmem. Sorundan kaçmadan
üstüne gitmenin gerekli olduğunun doğruluğuna inanırım.
Yeteneğimi kullanabilmek için
tahammül ve öz-disipline sahip olmanın muhakkak gerekli olduğunu öğrendim.
Yeteneklerimi, niyetlerimi, kararlarımı sonuçlandırmak için tahammül ve
öz-disiplin gerekli olduğunun farkındayım.
Öz-disiplinimi denetim altına
alacak olan kişinin kendimin olduğunu biliyorum.
Gerçekle yüzleşebilmek
olgusunu içinime sindirerek, inatçılık yapmadan karşındaki kişinin beni birşeylere
ikna edebilmesine daima açık olurum.
Başarısız olma durumunda veya
eleştirildiğim zaman, korkusuzca yüz yüze gelerek neden reddedildiğimi ve
eleştirildiğimi öğrenirim sonra rahat bir biçimde öz-disiplinimi
sağlamlaştırırım.
İnanmak istediğim şeylere inanabilmek için akla gelebilecek
en uçuk mazeretlerin arkasına saklandığım zaman öz-disiplinlinimin zayıf
olduğumun farkına varıyorum.
Acı çektiğim zaman öz
disiplinimin zayıf olması nedeninden olduğunun farkına varıyorum.
Bir işi yapmak iyi yapmaktan
önemli olduğunu bilerek ve pratik yaparak yetkinliğe (Gerekli olgunluğa ve
bütünlüğe erişmiş, kâmil, mükemmel) ulaşılabiliyorum.
Gereğinden fazla öz-disipline
önem vermek titizlik hastalığına neden olduğunu ve zarar verdiğini biliyorum.
Zayıf öz-disiplinin mutluluklardan
alıkoyabilmesi gibi aşırı disiplin de yaşamdan zevk almamı engelleyeceğinin
farkındayım. Ölçüsünü dengeli bir şekilde ayarlamaya çalışıyorum.
Sonuçta beni yoran aşırılığa
düşmemeye çalışıyorum.
Her şeyi kararında yapmanın
ve orta yolu bulmanın faydalı olacağına inanıyorum.
ÖZ-SAYGISI:
Öz saygısı olanlar göz göze bakarak iyi niyetlerini belli ettiklerini gördüm.
Hatalarım yüzüme söylendiği
zaman alınganlaştığımı, sözleri suçlama olarak kabul ederek tepki verdiğimin
farkına vardım.
Bu durumun öz-sayğısı olmayan
insanların yaptığını öğrendim.
Samimi bir anlaşmanın
ihtiyacı içinde olarak ve etrafımızdakilerine yardım ettikçe, onları
cesaretlendirdikçe, kendi öz-sayğımın da yükseldiğini gördüm ve kendimi günlük
işler dünyasında evimizdeymiş gibi hissetmeye başladım. Suçluluk duygusu
öz-sayğımı azaltan ve ilişkilerimizde bizleri güvensiz, yapan en büyük
düşmanlardan biri olduğunu gördüm.
Kendi kaynaklarım ile
yaşamaya yönelerek kendi başımın çaresine bakabilen biri haline gelmek için
çalışıyorum.
ÖNEMLİ OLMAK:
Başkaları için önemli olmanın
yolunun, onlara karşı işbirliğine istekli, saygılı ve sevgi dolu olmaktan, onlara
ihtiyaç duymaktan geçtiğinin farkına vardım ve anladım.
ÖNEM VERMEK:
Karşımdakine önem verdiğimde kolayca inandırdım.
Karşımdakine önem verdiğimde kolayca inandırdım.
Daha etkili bir yol
bulamadım.
Her insanın kendine göre önemsediği
ve öne çıkardığını anladığım zaman işbirliğini kolayca yaptım.
ÖDÜLLENDİRMEK:
Başkalarını, iyi davranışları için ödüllendirdiğim zaman etkili olduğunu gördüm.
Başkalarını, iyi davranışları için ödüllendirdiğim zaman etkili olduğunu gördüm.
Tüm davranışlar içinde en
basit fakat en yararlı olan olduğunun farkına vardım.
Kusur aramak yerine söyleyecek
güzel bir şey arayarak iyi iletişim kurdum.
Davranışı ödüllendirdiğim
zaman istenilen davranışın kalıcı olduğunun farkına vardım.
ÖFKEYİ:
Öfkeyi yenmedikçe yaşamının
denetimini kazanamayacağımın farkına vardım.
İyi ilişkilerin düşmanı
olduğunu anladım.
Öfkemin değerli gördüğüm
hedeflere ulaşmama engelleyen koşullar ortaya çıktığında veya egemenliğimi
kaybettiğim kişisel kurallarıma saldırıldığında, yersiz ve haksız davranıldığı
zaman ortaya çıktığını gördüm.
Karşındakinin davranışına değil
de, benim o sonuca varmama yol açan evvelce yüklenmiş akılcı olmayan kendime
yaptığım telkinlerle olduğunu anladım.
Karşındakini sözünü kesip ses
tonunu yükselterek konuşmaya başladığım zaman öfkeye yakalandığımı anlıyorum.
Öfkemi bastırdığım zaman
kendimi suçlayarak sonuçta kendimi kötü hissettim.
Öfkemi sürekli canlı
kalmasına izin verdiğim takdirde kalp ve damar hastalıklarına yakalanacağımı
öğrendim.
Öfkeye kapılanları kötü ve
değersiz insan olarak görmüyorum, sadece yanılgıya düşmüş bir kişi olarak kabul
ediyorum ve denetimini kaybettiklerinden dolayı hoşlanmıyorum.
ÖZ-ELEŞTİRİ:
Öz eleştiri fazla olduğu zaman kendindem nefret ederek suçluluk duyuyorum.
Öz eleştiri fazla olduğu zaman kendindem nefret ederek suçluluk duyuyorum.
ÖZLEŞMEK:
Kendime acıyıp içinde
çırpınmaktansa başka bir karekterle özleşmek ve onların acılarına ortak olmak
akıl sağlığımı kurtardığının farkına vardım.
Başka bir çıkış yolu bulana
kadar tercih ettim.
ÖNLEYİCİ TEDBİR:
Önleyici tedbirin ilerideki problemlerin
oluşmasını veya büyümesini önler.
ÖLÜM:
Ölüm olursa bunalıma girmeden,
önce ölene karşı bana düşen görevi yapar sonra acımı yaşayacağım yas zamanı koyar,
koyduğum zamana kadar yasımı yaşayarak tamamlarım ve yaşamıma kaldığım yerden
devam ederim.
ÖNYARGI:
Önyargılarla (önceden verilmiş
hüküm) yüzleşerek önyargımın zararlı ve adaletsiz olduğunu anladım.
Böylece hayalle karışmış, uç
noktalara yönelmiş duygusal fantazilerimi kontrol ederek önce etkisiz hale
getirip, hayatın gerçeklerine göre düşünüp neler yapabileceğimi kararlaştırır
ve yedek planlar yaparım.
Ayrı ve ayrımcı olmak yerine
önce uyumlu olmayı sonra daha ileri gitmeyi önemserim ve kendime hep anımsatırım.
ÖĞRENMEK:
Öğrenmek istediğimi hemen
öğrenirim, sonraya bırakmadan hemen harekete geçerim, sonracı ve seyirci asla
olmam. Öğrenirken uyğulama imkânının olup olmadığını, işleyip neyin
işlemediğini öğrenirim.
Yeteneğimi öğrenmenin en iyi
yolunun bu olduğunu ve denemekle elde edip edemeyeceğimi anladım ve farkına
vardım.
*
RAVLİ