MUTSUZ:
Mutsuz olan makul hoşnutsuzluk düzeyinin altında yaşadığım zaman, uykum düzensizleşti, yakınlarım sinirlisin diye uyardılar, bu durumu itiraf edemedim, geçici düşüncelerle çözüm aradım ve zaman kaybettim.
Mutsuz olan makul hoşnutsuzluk düzeyinin altında yaşadığım zaman, uykum düzensizleşti, yakınlarım sinirlisin diye uyardılar, bu durumu itiraf edemedim, geçici düşüncelerle çözüm aradım ve zaman kaybettim.
Şikâyet etmeyi bıraktığım
zaman bu nedenle çektiğim sıkıntının farkına vardım, sorunu kabul ettim, dışlanma
ve öfke devresine varmadan farklı bir çözüm yolu izlemeye başladım.
Geçmişte yaşadığın
mutsuzlukları geleceğe taşımakta fayda olmadığını anladım.
Tekrar etmemin yararlı
olmadığının farkına vardım.
MAHCUBİYET:
Utangaç olduğum zaman, başkalarından
uzak durmaya çalıştım. Nedenini düşündüğümde küçük düşmekten acı duyacağıma
inanmış olduğumu anladım.
Bu düşünce kendime yaptığım
çok sert bir yargı olduğunun farkına vardım.(utangaçlığı oku)
MÜLKİYETÇİLİK:
(Bir mala sahip olma, onu
dilediği gibi kullanma) Mal benim, para benim, istediğimi yaparım diye başlayan
sözlerin sevgi ilişkisini zedelediğini gördüm.
Olgunluktan uzak olmanın ve
bilinçsizlikten kaynaklanan sebeplerden dolayı öz-disiplin sahibi olma yolunda
olmayanlarda bu durumu gördüm.
Yaşamında başarısız olanların
tek övgülerinin bu olduğunu, her şeye madde gözüyle baktıklarını ve mutsuz
yaşadıklarını gördüm.
MİRAS:
Miras olarak sağlıksız bir ortamda büyüdüğümü kabul ediyorum. Yaşamıma; akılcı olmayan düşünceler, incinmiş duygular, yersiz davranışların etkisi çok oldu.
Miras olarak sağlıksız bir ortamda büyüdüğümü kabul ediyorum. Yaşamıma; akılcı olmayan düşünceler, incinmiş duygular, yersiz davranışların etkisi çok oldu.
Denetimim olmadan giren
bilgilerin duyguya dönüştüğü anladım temizlenmem gerektiğine inandım.
Akılcı olmayan tüm düşüncelerimi
ve hatıralarımı yeni baştan hatırlayıp ortaya çıkardım, sorguladım ve seçtim.
Yararlı olanı aldım, olmayanı
ikinci plana attım.
Geçmişi silip atmanın kolay
olmadığını anladım, savaşmak yerine birlikte fakat etkisi olmadanda
yaşayabileceğimi farkettim. Aklımla gelişmeye yöneldim, bu çalışmayı bıraktığım
an çok kısa sürede eski hataların boğucu etkisi içine düştüğümün farkına
vardım.
Yanlış olana saldırmalıyım,
yok edene kadar durmamalıyım kararı alarak savaşa başladım.
MIZMIZ:
Şikâyetçi olanların hiçbir
zaman insanlarla iyi geçinemediklerini gördüm.
Herşeyden şikâyet ederler.
Haketmediği halde
verilenlerin kıymetini bilmezler, çünkü farkında değiller.
Gittikçe yalnızlığa ve
karanlığa doğru giden insanlar olduğunun farkına vardım.
MİSAFİR:
Misafiri memnun etmek için ilgilenmeyenlerin bencil olduğunu gördüm.
Bunlar iyilik yapmanın
getirisinin farkında olmayanlar olduğunu gördüm.Misafiri memnun etmek için ilgilenmeyenlerin bencil olduğunu gördüm.
MÜKEMMELLİK:
Mükemmel olmakta ısrar
edenler en kötü olmaya mahkûmdur. Çünkü kıskanılacağı için, kıskançlığın
yıkıcılığının farkında değillerdir.
NEFRET:
Yanlış davranmış
olsam bile, asla kendinden nefret etmem, yaptığım yakışıksız davranıştır, bu
davranıştan nefret ederim.
NEZAKET:
Nezaketle (Saygı ve ince) ve sakinlikle
kişi ve olaya yaklaşımda bulunduğum zaman iyi sonuçlar aldım.
Bu yaklaşım sonradan pişman
olacağım birçok yanlışıma engel olduğunun farkına vardım.
NEVROZ:
Nevroz kişinin ruh ve karekter yapısındaki bozukluklardır. Çoğunlukla dış çevrenin etkisi ile meydana gelir.
Nevroz kişinin ruh ve karekter yapısındaki bozukluklardır. Çoğunlukla dış çevrenin etkisi ile meydana gelir.
Kişiliğin ve uyumun tümünü
etkilemez.
İçgüdülerin, bilincin,
sansürün birbiri ile uyuşması gerekir, bu uyuşma bozulursa nevroz hastalıkları
ortaya çıkar.
Psikoloji alanıdır.
Böyle bir bozukluğumun
olmadığından emin olmam gerektiğinin farkındayım.
NİŞANLI:
Nişanlısının değişeceğini, değiştirebileceğini bekleyen boş bekleyiştedir. Onu olduğukabul edip onun sana
verebileceği sıkıntılarına katlanabileceğini kabul edebiliyorsan iyi bir evlilik yaparsın.
Nişanlısının değişeceğini, değiştirebileceğini bekleyen boş bekleyiştedir. Onu olduğu
Ortak zemin oluşturmanın, ilişkilerde iyi iletişim kurmaya kolaylık sağladığının farkına vardım.
Endişelerimi kontrol ederek
ve bu konuda çaba göstererek becerdiğimi gördüm.
ONAYLATMA:
Onaylatma sorularını ısrarla istediğim zaman; güvensizlik ve bağımlılık mesajları verdiğimi ve bunun önce sevgiyi zedelediğini sonra da ayrılığın geldiğinin farkına vardım.
Onaylatma sorularını ısrarla istediğim zaman; güvensizlik ve bağımlılık mesajları verdiğimi ve bunun önce sevgiyi zedelediğini sonra da ayrılığın geldiğinin farkına vardım.
OLUMSUZLUK:
Olumsuzluğu yaşamak ve hep olumsuz olarak ilişkileri değerlendirmek bir zamanlar tek düşüncemdi.
Olumsuzluğu yaşamak ve hep olumsuz olarak ilişkileri değerlendirmek bir zamanlar tek düşüncemdi.
Bu değerlendirmenin başarılı
ve mutlu olmama engel olduğunun farkına vardım.
Bu zamana kadar, olumsuzlukların
öne çıkarıldığını, olumlu olanların göz ardı edildiğini ve bu değerlendirmenin tehlikelerden
korumak adına fazlaca öğretildiğini, bu tavra inanarak da kendime zarar
verdiğimin farkına vardım.
Adı da zehirli pedagoji
olduğunu öğrendim.
Olumsuzlukları gündeme
getirmekten sakınmanın, yokmuş gibi davranmanın çok yanlış olduğunu,
problemleri çözümlemeden ve kabullenmeden ileri attığım zaman kör düğüm
olacağının ve çok bunalıma sokacağının farkına vardım.
OLGUN OLMAK:
Olgun olmak için insan
olgularını (Birtakım olayların dayandığı neden ya da bu nedenlerin yol açtığı
sonuç) değiştiremeyeceğimi kabul ettim.
Bu gerçeği öğrendikçe ve
gündemde tuttukça daha olgun bir insana dönüştüğümün farkına vardım.
Olğunlaşabilmek için önemli kaynak
olan risk almayı kabul
ettim, zarar etsem bile bu deneyimlerden kazancım olduğunu gördüm. Bildiğimle
ve bilmediğimle yüzleşmenin olğunluk yolunda çok önemli olduğunun farkına
vardım ve önemsedim.
*
RAVLİ