Alaaddin Tabib bunun için
otuz bin direm-i sultani (Osmanlı altını) harcayıp macunların hepsini
hazırlamaya başladı.
Tabibin çocukları kendisine:
“ Sen lütuf ve kerem sahibi bir adamsın, sana
daima gelip giden dostlar bulunuyor.
Onlar bu macunları görünce
senden isteyecekler.
Sen de her halde her birine
bir parça vereceksin.
Bu suretle bunların birçoğu
mahvolup gidecek.
Bunun için yapılacak iş
şudur:
Sen boş bir odaya girip
kapan.
Gelip gidenlerin senin evde
olduğunu bilmemeleri için biz bu odanın kapısını dışarıdan kilitleriz “
dediler.
Alaaddin Tabib hemen o gün
dedikleri gibi karısı ile beraber bir odaya girdi.
Kapıyı sımsıkı kapadılar ve
doktorla karısı beraber içeride macunları hazırlamakla meşgul oldular.
Onlar uğraşırken birdenbire
tabh-hanenin (mutfak) perdesi açıldı.
Mevlana içeri girip odanın
bir köşesine çekildi.
Doktor ve karısı bu halin
heybetinden donup kaldılar.
Bir müddet sonra doktor
kendine gelerek ayağa kalktı.
Altın tasa koyduğu bütün
macunları Mevlana’nın önüne getirdi ve Mevlana’dan onlardan mutlaka yemesi için
ricada bulundu.
Mevlana mübarek parmaklarını
bunun üzerine koyup,
“ Bizim içimizde öyle bir
dert vardır ki, bütün dünyanın macunlarını verseler, o dert bir an sakin olmaz
ve bu şiddetli acı durmaz “ buyurdular.
Bunun üzerine doktor ve
karısı ağlamaya başladılar.
Mevlana ayağa kalkıp kapıya
işaret etti.
Kilit açıldı ve kendisi de
çıktı gitti.
Her ne kadar onun arkasından
koştularsa da ondan bir eser görmediler.
Bunun üzerine karı koca tam
bir samimiyetle Mevlana’nın müridi ve aşıkı oldular.
Çünkü bundan evvel Alaaddin Tabib’in velileri itikadı (gönülden bağlılığı) yoktu.
Daima onların aleyhinde
bulunurdu.
Bu günden itibaren kalbinde
uyanan sevgi ile karısını alıp Konya’ya geldi ve halis bir mürit oldu.
Bu hadise Erzincan’da vaki
olmuştu.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
Sultan Rükneddin Mevlana’nın
coşkunluğunu ve iç dünyasına dalışını hastalık olarak saydığını ve Mevlana ve
arkadaşların iyileşmeleri için macun
(Hamur kıvamına getirilmiş ilaç ) yapmasını istediğini öğrendik.
Doktorun doğru olanı değil de
çocuklarının kıskançlık ve gizlilik içeren sözünü tutup yaptığını öğrendik.
Mevlana’nın kendisine
yapılacak tertipten bir şekilde haberdar olduğunu öğrendik.
Zaman ve mekân dürülmesi ile
olayı bildiğini gösterdiğini öğrendik.
Mevlana Hazretlerine kilitli
kapıların işaretiyle açıldığını öğrendik.
Mevlana’nın derdine doktorlar
tarafından tertip edilmiş ilaçların fayda etmeyeceğini öğrendik.
Mevlana Hazretlerinin kişiyi
gönülden bağladığını ve mürit yaptığını öğrendik.
İşte böyle yaren,
Aşk derdi dertlerin en
güzelidir.
Seveceğin bir dert varsa
aşktır.
Aşkın tertibini Tanrı öyle
bir ustalıkla yapmıştır ki akıl ve ilimler açıklayamaz, tertibini değiştiremez,
etkisini azaltamaz, çoğaltamaz.
Ne sıkıntın varsa, ne
zorluklar varsa aşk içinde kaynaşır acılar tatlılığa dönüşür.
Aşk yoksa tatlı yesen bile
acı gelir.
Çirkin olan bile güzel olur.
*
RAVLİ