7 Aralık 2012 Cuma

MEVLANA VE TABİB

Sultan Rükneddin, Erzincanlı Alâeddin Tabib’den, Erzincan’da kendisi için birtakım macunlar hazırlamasını rica etti.

Alaaddin Tabib bunun için otuz bin direm-i sultani (Osmanlı altını) harcayıp macunların hepsini hazırlamaya başladı.

Tabibin çocukları kendisine:
 “ Sen lütuf ve kerem sahibi bir adamsın, sana daima gelip giden dostlar bulunuyor.

Onlar bu macunları görünce senden isteyecekler.
Sen de her halde her birine bir parça vereceksin.

Bu suretle bunların birçoğu mahvolup gidecek.
Bunun için yapılacak iş şudur:

Sen boş bir odaya girip kapan.
Gelip gidenlerin senin evde olduğunu bilmemeleri için biz bu odanın kapısını dışarıdan kilitleriz “ dediler.

Alaaddin Tabib hemen o gün dedikleri gibi karısı ile beraber bir odaya girdi.

Kapıyı sımsıkı kapadılar ve doktorla karısı beraber içeride macunları hazırlamakla meşgul oldular.

Onlar uğraşırken birdenbire tabh-hanenin (mutfak) perdesi açıldı.
Mevlana içeri girip odanın bir köşesine çekildi.

Doktor ve karısı bu halin heybetinden donup kaldılar.
Bir müddet sonra doktor kendine gelerek ayağa kalktı.

Altın tasa koyduğu bütün macunları Mevlana’nın önüne getirdi ve Mevlana’dan onlardan mutlaka yemesi için ricada bulundu.

Mevlana mübarek parmaklarını bunun üzerine koyup,
“ Bizim içimizde öyle bir dert vardır ki, bütün dünyanın macunlarını verseler, o dert bir an sakin olmaz ve bu şiddetli acı durmaz “ buyurdular.

Bunun üzerine doktor ve karısı ağlamaya başladılar.
Mevlana ayağa kalkıp kapıya işaret etti.

Kilit açıldı ve kendisi de çıktı gitti.
Her ne kadar onun arkasından koştularsa da ondan bir eser görmediler.

Bunun üzerine karı koca tam bir samimiyetle Mevlana’nın müridi ve aşıkı oldular.

Çünkü bundan evvel Alaaddin Tabib’in velileri itikadı (gönülden bağlılığı) yoktu.

Daima onların aleyhinde bulunurdu.
Bu günden itibaren kalbinde uyanan sevgi ile karısını alıp Konya’ya geldi ve halis bir mürit oldu.

Bu hadise Erzincan’da vaki olmuştu.

                                       ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
Neler öğrendik:

Sultan Rükneddin Mevlana’nın coşkunluğunu ve iç dünyasına dalışını hastalık olarak saydığını ve Mevlana ve arkadaşların iyileşmeleri için macun  (Hamur kıvamına getirilmiş ilaç ) yapmasını istediğini öğrendik.

Doktorun doğru olanı değil de çocuklarının kıskançlık ve gizlilik içeren sözünü tutup yaptığını öğrendik.

Mevlana’nın kendisine yapılacak tertipten bir şekilde haberdar olduğunu öğrendik.

Zaman ve mekân dürülmesi ile olayı bildiğini gösterdiğini öğrendik.
Mevlana Hazretlerine kilitli kapıların işaretiyle açıldığını öğrendik.

Mevlana’nın derdine doktorlar tarafından tertip edilmiş ilaçların fayda etmeyeceğini öğrendik.

Mevlana Hazretlerinin kişiyi gönülden bağladığını ve mürit yaptığını öğrendik.

İşte böyle yaren,

Aşk derdi dertlerin en güzelidir.
Seveceğin bir dert varsa aşktır.

Aşkın tertibini Tanrı öyle bir ustalıkla yapmıştır ki akıl ve ilimler açıklayamaz, tertibini değiştiremez, etkisini azaltamaz, çoğaltamaz.

Ne sıkıntın varsa, ne zorluklar varsa aşk içinde kaynaşır acılar tatlılığa dönüşür.

Aşk yoksa tatlı yesen bile acı gelir.
Çirkin olan bile güzel olur.

                         *
RAVLİ

Popüler Yayınlar