7 Aralık 2012 Cuma

MEVLANA VE ŞÜKÜR

Bir gün kadın hizmetçilerinden biri malını ve parasının azlığından şikâyet etti.

Mevlana “ Eğer sana bir dinar verip kulağını, burnunu ve diğer bir uzvunu kesseler razı olur musun? “ diye sordu.
Hizmetçi “ Hayır “ dedi.

Mevlana “ O halde niçin yoksulluk iddiasında bulunuyorsun.
Mademki bunlara sahipsin, o halde fakir değil, zenginsiz.

Sende bu kadar kıymetli şeyler olduğu halde niçin onların kıymetini bilmiyor, şükretmiyor ve fakirlerin sabrını sermaye yapmıyorsun” dedi.

(Yalnız Allah’a ibadet ediyorsanız, onun nimetine şükredin.)
(Nahl suresi 114)

ŞİİR:

“ Çünkü şükredene çok şey vaat edilmiştir.
Kulun secdesinin ücreti Tanrı’ya yakınlıktır.”

                                        ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                         ***
Neler öğrendik:

Sadece elden aldığını verdiğini değerli bilenlerin diğer çok değerli sahip olduklarını önemsizleştirdiklerini öğrendik.

Sahip olduklarımızın kıymetini bilmemiz ve korumamız gerektiğini öğrendik.

Ücretsiz olarak, bedel ödemeden verilenin kazanımlarımızın değersiz görme veya yok saymanın yanlış olduğunu öğrendik.

Şükretme ahlakı olanda sahip olduklarının değerini bildiğini ve vereni bildiğini öğrendik.

ŞÜKÜR

Karşılığını vermek, yapılan iyiliği dile getirmek ve sahibini övmektir.
Yapılan iyiliğin onur ve şerefinin kıymetini bilip memnun olduğunu dile getirmektir.

İyilik edene övmek; nankör olmamak demektir.
Kul, Allah’ın verdikleri bilir ve dile getirir ve överse şükretmiş olur.

Esas şükür verilen nimetleri yerli yerince kullanmaktır.
Bu da nimeti bilme, elde edilen nimetten dolayı sevinç duyma, nimete karşılık olarak yapılması gerekeni dil, beden ve kalp ile yerine getirmektir.

Bir organın şükür, onu iyi ve güzel şeylerde kullanmak, günaha götürücü şeylerden uzak tutmakla olur.

“ Hatırlayınız ki Rabbiniz size: Eğer şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artıracağım ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir! Diye bildirmişti”
(İbrahim suresi 7)

“ Eğer siz iman eder ve şükrederseniz, Allah size neden azap etsin!
Allah şükre karşılık veren ve her şeyi bilendir.
(Nisa suresi 147)

Bir kimsenin yaptığı iyiliğe karşı teşekkür etmek ahlaki bir görevdir.
İyilikte bulunanı övmek ve ona dua etmek te bir teşekkürdür.
İnsanlara teşekkür etmeyen Allah’a da şükretmemiş olur.
(Ebu Davut, edeb 12)  

                              ***     
İşte böyle yaren,

Bir şey istemeden önce sahip olduğumuz değerleri ve olanakları gözden geçirdikten sonra yeni bir şey isteyişine girmeliyiz.

Tanrı hazinesinden vermedikten sonra senin isteyişin karşılanır ancak karşılığında senin değer vermeğinin, aslında çok değerli olan başka bir şey alınır.

Başkasında gördüğümüze sahip olmak isteriz ki, o kişide bizim sahip olduklarımızı istemekte olduğunu çok defa bilmeyiz.

Tanrı’nın pay etmesine razı olarak isteklerimizi hırs boyutuna vardırmadan kontrol altında tutmalıyız.

İstek imkânınla birlikte düşünülerse sonuç alınır.
İmkânın yoksa isteğin üzerinde fazla durup ruh sağlığını bozmamalısın.

Kimse sana iyilik yapmak mecburiyetinde olmadığını düşünerek insan teşekkür, Tanrı’ya şükür etmeliyiz.

                                   *
RAVLİ

Popüler Yayınlar