Mevlana ona gerektiği gibi iltifat etmeyip bilgiler saçmakla ve nasihatlerle meşgul oldu.
İslam sultanı kul gibi
tenezzül gösterip “ Mevlana Hazretleri bana bir nasihat versin “ dedi.
Mevlana “ Sana ne öğüt
vereyim.
Sana çobanlık emretmişler,
sen kurtluk yapıyorsun.
Sana bekçilik emretmişler,
sen hırsızlık yapıyorsun.
Tanrı seni sultan yaptı, sen
şeytanın sözü ile hareket ediyorsun “ buyurdu.
Sultan ağlayarak dışarı
çıktı, medresenin kapısında başını açarak tövbeler etti ve “ Ey Tanrı, Mevlana Hazretleri bana sert
sözler söyledi ise de senin için söyledi.
Ben zavallı kulda bu alçak
gönüllüğü senin padişahlığımdan ötürü gösteriyor ve sana yalvarıyorum.
Bu iki riyasız (ikiyüzlü
olmayan) sıdkın hürmetine bana merhamet et” dedi ve şu beyti söyledi.
“ Nemli olan iki gözümün
yaşına,
Ateş ve gamla dolu olan
sineme merhamet et.
Ey rahmeti her çoktan çok,
Her azdan az olan ben kuluna
merhamet et”
Mevlana Hazretleri
salına-salına dışarı çıktı ve onun gönlünü alıp “ Git, yüce Tanrı sana merhamet
etti ve seni bağışladı” dedi.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
Ne olursak olalım, doğru
söyleyen, doğru yolu gösteren Tanrı erinden nasihat isteyerek eleştiri
yapılmamızı istememizin gerektiğini öğrendik.
Nasihat ve öğüt almadan davranırsak;
kendi değerlerimize göre yaşama devam edersek hata yapacağımızı öğrendik.
Gerçeği duymanın acı olduğunu
fakat ilaç gibi bizi iyileştirdiğini öğrendik.
Hatadan dönmenin en az
zararlı olanının, nasihat isteyerek, Tanrı ölçüsüne göre öz eleştiri
yapılmasını istemek olduğunu öğrendik.
Hata yüzümüze söylendiği
vakit kızıp tepki göstermek yerine, yanlışımızı anlayarak pişmanlık göstererek
düzelme yoluna girmemiz gerektiğini öğrendik.
Tanrı erlerinin doğruyu
olduğu gibi söylediğini öğrendik.
Gözyaşı dökerek, pişmanlığı
belirterek af dilendiği zaman Tanrı’nın af ettiğini öğrendik.
İşte böyle yaren,
Ölçü kendimiz olursak
kendimizi doğru ve iyi yapıyor sanırız.
Biz kendi hatalarımızı çoğu
kez göremeyiz, görsek bile önemsizleştiririz, hatta iyi yaptığımızı kendi
kendimize yalan söyleyerek vicdanımızı yatıştırmaya çalışırız.
Ne kadar büyük olursan ol
Tanrı eri Allah için doğruyu söyler.
Ne korkar, ne lafını
yumuşatır, ne değiştirir, ne de eksik söyler.
Tanrı eri duymak istediğini
söylemediği için sakın kızma.
Onun diline Tanrı hâkimdir ve
onun dilinden sana söyler.
Bazen Tanrı erine ne
söylediysen tekrar et desen edemez.
Çünkü söylediği sözden o da
habersizdir.
*
RAVLİ