“ Sizin sözlerinizi anlamak için bir Beyazıd
lazımdır” dedi.
Mevlana:
“ Hayır, hayır!
Bahaeddin, dostlarımız ona da razı olmazlar.” Dedi.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
Beyazid-ı Bistami seviyesinde
olursak ancak Mevlana Hazretlerinin sözlerini anlayabileceğimizi öğrendik.
Ancak Mevlana’nın dostlarının
Beyazid’den daha üstün anlama yeteneğine sahip olduklarını öğrendik.
İşte böyle yaren boynuz
kulağı geçer.
Deyim.
Bir konu üzerinde sonradan
yetişenler yetenek bakımından eskileri geçer.
Boynuz kulaktan sonra çıkar,
ama kulağı geçer. Atasözü.
Bir konu üzerinde sonradan
yetiştikleri halde kendilerinden önce yetişmiş olanları geçenler vardır.
Devamlı keşif ruhuyla yetişen
dervişlerin öncekilerin deneyim ve birikimlerinden yararlanarak daha ileri
gittiklerini anladık öğrendik.
Beyazıd-ı Bistami:
Sultan-ül ariftir.
Gerçeği araştıranlara
deliller sunar.
Keramet sahibidir.
Bilinmeyen ve gizlenen temiz
sırlara sahiptir.
Hanefi mezhebindendir,
Yol gösterenlerin başıdır.
Otuz yıl açlıkla mücadele
etmiştir
Bilgili ve iyilikseverdir.
Şiir söyleme yeteneği
vardır.
Haram yemez.
Hep kendini arar.
Başkasının malına eşyasına
bakmaz.
Kendini temizleyerek hak
yoluna girmiştir.
Tanrıdan kendisinin ne
olduğunu bildirmesini istemezdi.
Hallac-ı Mansur’un Vahdeti
vücut görüşü kendinde göstermiştir.
Ululuk iddiasında bulunmaz.
Sıklıkla vecd haline gelirdi.
Övülen kimseyi
peygamberimizin sünnetine uyup uymadığına bakarak değerlendirirdi.
Tanrıya sonra da hem anaya ve
babaya şükretmesini severdi.
Kendi yaptıklarını öne ve
yukarı çıkarmamaya çalışırdı.
Kendi görev ve yükünü
başkasına taşıtmazdı.
Allah’tan kendisini isterdi,
başka şey istemezdi.
Elbisesini değiştirdikten
sonra kılardı.
Tanrı’nın yüzünü görünce
dayanacak güçteydi.
Kendini gizli sırlara
hazırlamıştı.
Miskinin (zavallı) ve samimi
olanın çaresizliğini Tanrı’nın sevdiğini öğretmiştir.
Tanrı ile mukayese edilecek
bir büyüklük olmadığını bilirdi.
Tanrıdan gelen bir kadeh
şarapla sarhoş olmazdı.
Dünya malına taşımanın
perdeler oluşturduğunu, Tanrı’ya gidiş yolunu kestiğini öğretiyor.
Dünya malını bırakırsak yola
devam edebileceğimizi öğretmiştir.
Hakkı ister ve dilersek
vücudun önemli oldukça Hakka ulaşamayacağımızı öğrendik.
Ölmeden önce öldükten sonra
Tanrıya ulaşabileceğimi öğretmiştir.
Bizim Tanrı hakkında ne
söylediğimiz önemli değildir, Tanrı’nın bizim için ne dediği önemlidir.
Her şeyi Tanrı’dan bilmemizi
öğretmiştir.
Günahlarımızı ahireti
taşımadan bu dünyada yakmamızı öğretmiştir.
Kendini üstün görüp, kendine
kıymet veren, ibadetini katışıksız yapıyorum diyen kimseye insan denilmez
demiştir.
Bildiği ile davranan kişiye
Cenab-ı Hak bilmediğini de öğrettiğini öğretmiştir.
Tanrı’ya gidiş yolunda Kuran
ve sünnetler korunmalıdır.
Tasavvufa girmeden önce
Kuran, hadis öğrenme, anlama, bilme ve dini kanunlara uymakla faydalı olacağını
anlatmıştır.
Görünüşe fazla değer vermemek
gerekir, demiştir.
*
Nefsim! Nefsim!
Diyenler evliya olamazlar.
Ümmetim!
Ümmetim! Diyenler evliya olurlar.
*
Bir kimsenin büyük ve keramet
sahibi olup olmadığını anlamak için:
Gidiş yolu,
Takip ettiği yol,
Şeriata (kanunlara uygun
hareket edip etmediği ) ilgisi nasıldır,
Dinin emir ve yasaklarını
dikkate alıp almadıklarına.
Kuran hükümlerine sıkı sıkıya
bağlı olup olmadığına bakar
Peygamber ahlakına sıkı
sıkıya bağlı olup olmadığına bakar,
Ondan sonra o kişinin ne
olduğuna karar verirdi.
*
Beyazıt gibi olmak için:
Beyazıd’in yaptığını
yapmalısın.
Dünya işlerine hizmet
bağlarını kesmelisin.
Ağlamanın kıymetli olduğunu
bilmelisin.
Tanrı’nın uygun göreceği ve
bağış yapacağı duruma gelmelisin.
*
Şeyh olmak için:
Otuz sene Sıddıklar yolunda
çalışılmalıdır.
Keder, sıkıntı içinde sevinçli
olmalısın.
Toprak gibi olarak yerlere
kendini döşemelisin.
Bunları yaptıktan sonra
erenler sözünü söylemeye başlamalısın.
Daha önce söz söylemenin
kendini bir şey oldum sanmasından olduğunu bilmelisin.
*
Beyazıd ne ister:Âdem peygamberin katışıksız oluşunu,
Cebrail’in kutsal temizliğini,
İbrahim peygamberin Tanrı ile
dostluğunu,
Musa’nın Tanrı ile konuşmak arzusunu,
İsa’nın Tanrı’ya yönelişi,
Muhammedin sevgisini,
Verseler razı olmamak, daha
büyüğünü istemek gerektiğini önerir.
Her kula çalışması,
çabalaması, gayret göstermesi kadar kudret verildiğini önerir.
Çalışmayı çabalamayı gayreti
yüce tutmamızı ister.
Hak dergâhını uludur ve
isteyici olursan sana onu verirler.
Hangi makamı dilersen onda
kalırsın buyurmuştur.
*
Veli nasıl olunur sorusuna
cevabı:Anadan veli doğması lazımdır.
Doğmamışsa?
Bilgili anlayan, Hakkın
baktığı yer olan gönlünü sırlara ve hakikatlere hazırlaması lazımdır.
O da olmazsa?
Gören göz olup farkı fark
eden olmalıdır.
O da olmazsa?
İşitir kulak olarak kaliteli
duyumları aklından kalbine indirmek gerekir.
O da olmazsa?
Sevgi duyarak çalışan, gayret eden savaşan Vücud olmalıdır.O da olmalıdır?
Ölmeden önce ölmüş duruma gelmektir.
Buyurmuştur.
*
La ilahe illallah kelimesi
cennetin anahtarıdır.Bu anahtar aşağıdaki şartlarla cennetin kapısın açar:
Yalan söylemeyen, dedikodu
yapmayan dil gereklidir.
Haksızlık ve kötülük
düşünmeyen bir kalp gereklidir.
Haram ve şüpheden uzak şeyler
yemelidir.
İkiyüzlülükten ve inançtan
geri döndürecek yeni dine işler çıkarmamak işlerinden vazgeçmelidir.
*
İşte böyle yaren,
Önce Beyazıd’in sınırını ve
hedefini öğrenip buna Mevlana Hazretlerinin sözlerinin ne anlama geldiğini
anlayabilir özümüze katabiliriz.
*
RAVLİ