7 Aralık 2012 Cuma

MEVLANA VE SÖZLERİNİ ANLAMAK

Bir gün oğlu Sultan Veled Hazretleri:

 “ Sizin sözlerinizi anlamak için bir Beyazıd lazımdır” dedi.

Mevlana:
 “ Hayır, hayır!
Bahaeddin, dostlarımız ona da razı olmazlar.” Dedi.

                                    ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
Neler öğrendik:

Beyazid-ı Bistami seviyesinde olursak ancak Mevlana Hazretlerinin sözlerini anlayabileceğimizi öğrendik.

Ancak Mevlana’nın dostlarının Beyazid’den daha üstün anlama yeteneğine sahip olduklarını öğrendik.

İşte böyle yaren boynuz kulağı geçer.
Deyim.

Bir konu üzerinde sonradan yetişenler yetenek bakımından eskileri geçer.
Boynuz kulaktan sonra çıkar, ama kulağı geçer.
Atasözü.

Bir konu üzerinde sonradan yetiştikleri halde kendilerinden önce yetişmiş olanları geçenler vardır.

Devamlı keşif ruhuyla yetişen dervişlerin öncekilerin deneyim ve birikimlerinden yararlanarak daha ileri gittiklerini anladık öğrendik.

Beyazıd-ı Bistami:

Sultan-ül ariftir.
Gerçeği araştıranlara deliller sunar.

Keramet sahibidir.
Bilinmeyen ve gizlenen temiz sırlara sahiptir.

Hanefi mezhebindendir,
Yol gösterenlerin başıdır.

Otuz yıl açlıkla mücadele etmiştir
Bilgili ve iyilikseverdir.

Şiir söyleme yeteneği vardır.   
Haram yemez.

Hep kendini arar.
Başkasının malına eşyasına bakmaz.

Kendini temizleyerek hak yoluna girmiştir.
Tanrıdan kendisinin ne olduğunu bildirmesini istemezdi.

Hallac-ı Mansur’un Vahdeti vücut görüşü kendinde göstermiştir. 
Ululuk iddiasında bulunmaz.

Sıklıkla vecd haline gelirdi.
Övülen kimseyi peygamberimizin sünnetine uyup uymadığına bakarak değerlendirirdi.

Tanrıya sonra da hem anaya ve babaya şükretmesini severdi.
Kendi yaptıklarını öne ve yukarı çıkarmamaya çalışırdı.

Kendi görev ve yükünü başkasına taşıtmazdı.
Allah’tan kendisini isterdi, başka şey istemezdi.

Elbisesini değiştirdikten sonra kılardı.
Tanrı’nın yüzünü görünce dayanacak güçteydi.

Kendini gizli sırlara hazırlamıştı.

Miskinin (zavallı) ve samimi olanın çaresizliğini Tanrı’nın sevdiğini öğretmiştir.

Tanrı ile mukayese edilecek bir büyüklük olmadığını bilirdi.
Tanrıdan gelen bir kadeh şarapla sarhoş olmazdı.

Dünya malına taşımanın perdeler oluşturduğunu, Tanrı’ya gidiş yolunu kestiğini öğretiyor.

Dünya malını bırakırsak yola devam edebileceğimizi öğretmiştir.
Hakkı ister ve dilersek vücudun önemli oldukça Hakka ulaşamayacağımızı öğrendik.

Ölmeden önce öldükten sonra Tanrıya ulaşabileceğimi öğretmiştir.

Bizim Tanrı hakkında ne söylediğimiz önemli değildir, Tanrı’nın bizim için ne dediği önemlidir. 

Her şeyi Tanrı’dan bilmemizi öğretmiştir.
Günahlarımızı ahireti taşımadan bu dünyada yakmamızı öğretmiştir.

Kendini üstün görüp, kendine kıymet veren, ibadetini katışıksız yapıyorum diyen kimseye insan denilmez demiştir.

Bildiği ile davranan kişiye Cenab-ı Hak bilmediğini de öğrettiğini öğretmiştir.

Tanrı’ya gidiş yolunda Kuran ve sünnetler korunmalıdır.

Tasavvufa girmeden önce Kuran, hadis öğrenme, anlama, bilme ve dini kanunlara uymakla faydalı olacağını anlatmıştır.

Görünüşe fazla değer vermemek gerekir, demiştir.

                                            *
Nefsim!
Nefsim!
Diyenler evliya olamazlar.

Ümmetim!
Ümmetim!
Diyenler evliya olurlar.

                                            *
Bir kimsenin büyük ve keramet sahibi olup olmadığını anlamak için:

Gidiş yolu,
Takip ettiği yol,

Şeriata (kanunlara uygun hareket edip etmediği ) ilgisi nasıldır,
Dinin emir ve yasaklarını dikkate alıp almadıklarına.

Kuran hükümlerine sıkı sıkıya bağlı olup olmadığına bakar
Peygamber ahlakına sıkı sıkıya bağlı olup olmadığına bakar,

Ondan sonra o kişinin ne olduğuna karar verirdi.

                                               *
Beyazıt gibi olmak için:

Beyazıd’in yaptığını yapmalısın.
Dünya işlerine hizmet bağlarını kesmelisin.

Ağlamanın kıymetli olduğunu bilmelisin.
Tanrı’nın uygun göreceği ve bağış yapacağı duruma gelmelisin.

                                         *
Şeyh olmak için:

Otuz sene Sıddıklar yolunda çalışılmalıdır.
Keder, sıkıntı içinde sevinçli olmalısın.

Toprak gibi olarak yerlere kendini döşemelisin.
Bunları yaptıktan sonra erenler sözünü söylemeye başlamalısın.

Daha önce söz söylemenin kendini bir şey oldum sanmasından olduğunu bilmelisin.

                                         *
Beyazıd ne ister:

Âdem peygamberin katışıksız oluşunu,
Cebrail’in kutsal temizliğini,

İbrahim peygamberin Tanrı ile dostluğunu,
Musa’nın Tanrı ile konuşmak arzusunu,

İsa’nın Tanrı’ya yönelişi,
Muhammedin sevgisini,

Verseler razı olmamak, daha büyüğünü istemek gerektiğini önerir.
Her kula çalışması, çabalaması, gayret göstermesi kadar kudret verildiğini önerir.

Çalışmayı çabalamayı gayreti yüce tutmamızı ister.
Hak dergâhını uludur ve isteyici olursan sana onu verirler.

Hangi makamı dilersen onda kalırsın buyurmuştur.

                                        *
Veli nasıl olunur sorusuna cevabı:
Anadan veli doğması lazımdır.

Doğmamışsa?
Bilgili anlayan, Hakkın baktığı yer olan gönlünü sırlara ve hakikatlere hazırlaması lazımdır.

O da olmazsa?
Gören göz olup farkı fark eden olmalıdır.

O da olmazsa?
İşitir kulak olarak kaliteli duyumları aklından kalbine indirmek gerekir.

O da olmazsa?
Sevgi duyarak çalışan,  gayret eden savaşan Vücud olmalıdır.


O da olmalıdır?
Ölmeden önce ölmüş duruma gelmektir.

Buyurmuştur.

                                           *
La ilahe illallah kelimesi cennetin anahtarıdır.
Bu anahtar aşağıdaki şartlarla cennetin kapısın açar:

Yalan söylemeyen, dedikodu yapmayan dil gereklidir.
Haksızlık ve kötülük düşünmeyen bir kalp gereklidir.

Haram ve şüpheden uzak şeyler yemelidir.
İkiyüzlülükten ve inançtan geri döndürecek yeni dine işler çıkarmamak işlerinden vazgeçmelidir.

                                            *
İşte böyle yaren,

Önce Beyazıd’in sınırını ve hedefini öğrenip buna Mevlana Hazretlerinin sözlerinin ne anlama geldiğini anlayabilir özümüze katabiliriz. 

                                             *  
RAVLİ

Popüler Yayınlar