Gizlice kalktı sabah ezanında
medreseye geldi, kapının ardında durdu ve Mevlana’nın mihrapta namaza durduğunu
gördü.
O da kapının ağzında namaza
durdu.
Baktı ki, birdenbire Mevlana
yükseldi, büyüyüp yüceldi, medresenin sofa ve sahnı (evin ortasındaki açıklık)
onunla tamamen doldu.
Öyle bir yücelik ve heybet
karşısında kaldı ki, kendini tutmağa mecali kalmadı, bağırarak kendinden geçip
yere düştü.
Bir müddet sonra kendine
geldiği vakit, Mevlana’nın secdeye varmış olduğunu gördü.
Mevlana namazı bitirdikten
sonra:
“ Emir Celaleddin aziz olan Tanrı hazretleri
bizi okşadığı vakit işte böyle oluruz,
Ve bizi kendine çağırdığı
vakit de böyle oluruz” dedi.
Bunun üzerine Emir Celaleddin
baş koydu ve ağlayarak çıkıp gitti.
O gün dostlara birçok
bahşişlerde bulundu.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
Namaz kılarken Tanrı kulunu
okşarsa veya kendine çekerse o kişinin büyüdüğünü yücelere çıktığını, göğsünün
genişlediğini, bulunduğu alana zor sığdığını öğrendik.
Namaz işte böyle
kılınmalıdır.
Huzura tam varılmalıdır.
Emredileni acele ile yapıp da
bundan dolayı bana soru sorulmasın dersen sen bilirsin.
Velilerin nasıl namaz
kıldığını arz ettik.
Örnek gösterileni sana
sunduk.
Ben yaptım oldu dersen, bu
yaptığını senden başka hiç kimse beğenmez ve kabul etmez.
Yok, hükmüne yakındır.
Kabul edilen namaz olmalıdır.
Beğenilen namaz olmalıdır.
Tanrı’nın beğendiği görülür
namaz olmalıdır.
Tanrı namaz kılarken seni
sevmeli, okşamalı, yücelere seni alıp götürmeli.
Yaren namaz kılarken acele
etme, namazın tadını, lezzetini al.
Gönlün genişletilsin de içine
nur doldurulsun.
Acele edersen nur daha
yoldayken sen namazdan kalkıp gitmiş olma.
*
RAVLİ