1 Aralık 2012 Cumartesi

MEVLANA VE NAMAZ 2

Bir gün Celaleddin-i Karatayi’nin içinde, Mevlana’nın arkasında namaz kılmak arzusu uyandı.

Gizlice kalktı sabah ezanında medreseye geldi, kapının ardında durdu ve Mevlana’nın mihrapta namaza durduğunu gördü.

O da kapının ağzında namaza durdu.

Baktı ki, birdenbire Mevlana yükseldi, büyüyüp yüceldi, medresenin sofa ve sahnı (evin ortasındaki açıklık) onunla tamamen doldu.

Öyle bir yücelik ve heybet karşısında kaldı ki, kendini tutmağa mecali kalmadı, bağırarak kendinden geçip yere düştü.

Bir müddet sonra kendine geldiği vakit, Mevlana’nın secdeye varmış olduğunu gördü.

Mevlana namazı bitirdikten sonra:
 “ Emir Celaleddin aziz olan Tanrı hazretleri bizi okşadığı vakit işte böyle oluruz,

Ve bizi kendine çağırdığı vakit de böyle oluruz” dedi.

Bunun üzerine Emir Celaleddin baş koydu ve ağlayarak çıkıp gitti.
O gün dostlara birçok bahşişlerde bulundu. 

                                     ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
Neler öğrendik:

Namaz kılarken Tanrı kulunu okşarsa veya kendine çekerse o kişinin büyüdüğünü yücelere çıktığını, göğsünün genişlediğini, bulunduğu alana zor sığdığını öğrendik.

Namaz işte böyle kılınmalıdır.
Huzura tam varılmalıdır.

Emredileni acele ile yapıp da bundan dolayı bana soru sorulmasın dersen sen bilirsin.

Velilerin nasıl namaz kıldığını arz ettik.
Örnek gösterileni sana sunduk.

Ben yaptım oldu dersen, bu yaptığını senden başka hiç kimse beğenmez ve kabul etmez.
Yok, hükmüne yakındır.

Kabul edilen namaz olmalıdır.
Beğenilen namaz olmalıdır.

Tanrı’nın beğendiği görülür namaz olmalıdır.
Tanrı namaz kılarken seni sevmeli, okşamalı, yücelere seni alıp götürmeli.

Yaren namaz kılarken acele etme, namazın tadını, lezzetini al.
Gönlün genişletilsin de içine nur doldurulsun.

Acele edersen nur daha yoldayken sen namazdan kalkıp gitmiş olma.

                                *
RAVLİ

Popüler Yayınlar