Mevlana “ Şükür ki, o, mestlik içinde tükenip öldü.
Çünkü eğer kalsaydı ve
ayıksaydı iyi olmayacaktı.
Nitekim gül mevsiminde
bülbül, gülün karşısında kendinden geçecek kadar feryat ve figan ederken
yırtıcı bir kedi fırsat bulup kendinden geçen o bülbülü yerse, o bülbül
ebediyete kadar mest olarak kalır ve böylece haşr olur.
Nitekim peygamber “ Nasıl
yaşarsanız öyle ölürsünüz,
Nasıl ölürseniz öyle haşr
olunursunuz” buyurmuştur.
Şiir:
“ Bu kadarını ben söyledim,
Gerisini de sen düşün.
Eğer fikir cansızsa,
Git zikret.
Fikri, zikir harekete
geçirir.
Zikri bu donmuş olan fikrin
güneşi yap.”
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
MEST
Sarhoş,
Aşkın, aşıkın bütün varlığına
hâkim olması, iliklerine işlemesidir.Sufilerin mestliği, alkolün verdiği mestlik değildir.
Asıl olan sevmektir.
İnsan kendinde bu hissi duyunca,
onu artırmak için çalışır.
Kişinin çalışıp çabalayarak,
ibadet ederek yüzünü Tanrı’ya çevirerek ve bu âlemden yüzünü çevirerek “yar”
ile kavuşmak ve kaynaşmak için kişinin Tanrıya yönelişidir.
Bu farklı bir yoldur.
Bütün arzularına erersin ve
her dileğin bu yolda muhakkak gerçekleşir.
Aşkı Tanrı’da sonlanırsa,
sonunda Tanrı’yı bulur.
Âşık artık aşktan başka her
şeyden uzaklaşır.
Maddi manevi sevgi ve
bağların hepsi, gerçekte Tanrı’yı sevmek ve bilmektir.
Gerçek aşığa aşktan başka her
şey haramdır.
Bu iş aklın üstünde ve
ötesinde olduğundan akılla fazla açıklanamaz.
Aşığın zikir, ibadet ve
düşünce de yoğunlaşarak başka boyuta geçmesidir.
Kişi Tanrı’nın ona gösterdiği
güzelliklere dalar, adeta bu dünyada yaşamıyormuş gibi davranır.
Onu bu seyirden alıkoyma
hareketleri yapana delicesine karşı çıkar.
Gördüklerini akıl ve dil ile
anlatması mümkün değildir.
Bir takım şeyler söylerler
ama biz onun ne gördüğünü, kimle konuştuğunu bilmediğimiz için sözlerini delice
olarak tanımlarız.
Hayret makamının
durumlarındandır.
Eğitimli olanlar bu halden çıkıp
tekrar normalleşir halka karışırlar.
Diğer bir anlatımla İnsani
ruhu Tanrı âlemine gitmiştir.
Hayvani ruhu bedenindedir.
Biz bedenini gördüğümüz için
insani ruhunun da bedeninde olduğunu sanırız.
Onun için söz ve
hareketlerini anlamlı bulmayız.
Diğer bir ifade ile Allah
sevgisinden dolayı ruhun hayret ve sevince kapılarak sanki bedenden ayrı olması
durumudur.
Tanrı kulunun insani ruhunu
kendine çekmiştir.
Kişi bu durumda heyecana
gelir.
Yaren,
Hazır olmadan, kılavuzun
olmadan bu yola girmen doğru olmaz.Ancak Tanrı takdiri gelinceye kadar acele etme.
Yol gösterenin sana neyi ne
kadar yapmanı söyleyerek insani ruhunun gelip gitmesini sağlar.
Kendi kafana göre hareket
edersen ruhunu bu coşku selinde kaybeder, bedenine geri döndüremezsin.
Bu durumda olanlara MEST
olma, insani ruhu geri dönüp aklı ruhunu kontrol edemez hale gelmişse meczup deriz.
Ama bunlar deli değildir.
Divanedirler.
Böyle birini tedavi edeceğiz
diye sakın hırpalamayın.
Kendi haline bırakın.
Onun halinden ancak onun gibi
olanlar anlar.
*
RAVLİ