1 Aralık 2012 Cumartesi

MEVLANA VE MEKÂN DÜRÜLMESİ

Hudavendiğarın hanımı Kira Hatun anlatmıştır:

Bir gece Mevlana hazretleri aramızdan kayboldu.
Ben medresenin evlerinin içini dışını her tarafını birer-birer aradım bulamadım.

Hâlbuki bütün kapılar da kapalı idi.
Biz hepimiz buna şaşakaldık, sonra uyuduk.

Birden bire uyandıktan sonra Mevlana’nın Teheccüd (gece) namazı kıldığını gördüm.

Mevlana namazı bitirinceye kadar bir şey söylemedim.

Namazı kılmaktan ve virtleri okumaktan boşaldıktan sonra kalktım, yanına giderek baş koydum, mübarek ayaklarını kucağıma aldım yavaş-yavaş onları ovmağa başladım.

Bir de baktım ki, mübarek ayakları toz içinde.
Parmaklarının arasında renkli kumlar buldum.

Ayakkabısının da kumla dolu olduğunu gördüm.
Tam bir korku içinde bu hali kendisinden sordum.

Mevlana “ Kâbe-i Muazzama’da daima bizim sevgimizden bahseden gönül sahibi bir derviş vardı.

Bir müddet onunla görüşmeye gittim ve bu da Hicaz kumudur, onu sakla kimseye söyleme” dedi.

İçimden “ Bu ne korkunç seferdir” diye geçti ve hayretler içinde kalmıştım ki, buyurdular.

Şiir:
“ Erenler, gönüller gibi ufukları gezerler,
Onlar konaklara ve deve semerine bağlı değildirler”

Ben bu kumların hepsini topladım, bir miktarını bir kâğıt içerisine koyup melikelerin melikesi Mevlana’nın müridesi olan Gürcü Hatun’a gönderdim ve bu korkunç seyahati ve mekân tayy’ini ona bildirdim.

Gürcü Hatun’un itikadı bir iken bin oldu ve bunun için o kadar bahşişler verdi ki parmakla sayılmaz.

                                      ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
Neler öğrendik:

1.   Mevlana hazretlerinin mekân dürülmesi yapabildiğini öğrendik.

2.   Mevlana hazretleri kendisini sevgiyle bağlananlara ziyarete gittiğini, görüştüğünü öğrendik.

3.   Erenlerden olursak istediğimiz yere araca bağlı olmadan gidebileceğimizi öğrendik.

4.   Gönül sahibi olursak kimi iyilikle anarsak o kişinin haberdar olacağını öğrendik.

İşte böyle yaren,

Erenler zaman ve mekân kaydına tabi deyilerdir.

İstedikleri zaman istediklere yere vücuduyla gidebilirler, görüşebilirler, oradan bir şey getirebilirler, bir şey götürüp verebilirler, savaşabilirler yani her şey yapabilirler.

Peygamberimizin Miraç’a çıktığı zaman yaşadığı giysiler ve vücuduyla aynen çıkmış ve Tanrı ile görüşüp dönmüştür.

Bu ilimden bilgisi olmayanlar sadece ruhu görüşmüştür derler.
Keşif sahiplerine açık olan bir bilgidir, herkes bu bilgiye ulaşamaz.

Anlaşılması için biraz daha açıklayayım:
Gönlün isteğinle kime ve nereye isterse gider.

Gönlün gidince de aklın vücudunu oraya götürür.

Orada gönlünü tekrar içine alarak bütünlüğünü tamamlar normal hayata devam edersin.

Şayet gönlünü verdiğin yere gitmesen veya gidemesen bir parçan orada kalacağından eksik olarak yaşamına devam edersin.

Aklın hep gönlünü geri almak istediğinden, bunu sağlamadıkça bunalıma girer.

Diyelim ki gönlünü birine verdin, o da başka birine vermiş, öbürüde başka birine vermiş olursa gönlünü bulup alamazsın.

Şaşkın bir şekilde yaşarsın.
Tanrı gönlünün esas sahibidir.

Tanrı’ya gönlünü verirsen hiçbir problem olmaz.
Gönlün Tanrı’da olursa gönlünün başka yerlere gidip gelmesi sana zarar vermez.

                            *
RAVLİ

 

 

Popüler Yayınlar