7 Aralık 2012 Cuma

MEVLANA VE KURAN OKUMAK ANLAMAK

Bir gün Mevlana’nın hizmetinde Kuran’ı yedi tarzda okuyan Sa’ineddin-i Mukri’nin hikâyesini anlatıp;

 “ Sa’ineddin-i Mukri zamanın Ebu Hafs’ı ve Kalunudur.
Her gece Kuran’ı hatmetmeden yatmaz “ dediler.

Bunun üzerine Mevlana “ Evet, sadece cevizleri iyi sayıyor, onun özünden bir haz almıyor.

Tanrının kitabı 4 esas üzerine kurulmuştur:
İbare, (Cümle ve paragraflar, satırlar)

İşaret, (Bir şeyi gösterme, iz, alamet, nişan, doğrudan doğruya değil de hatırlatmak)

Latifeler, (Tuhaf ve güzel söz, hikâye, şaka)

Hakikatler. (Bir şeyin aslı, esası, mahiyeti, gerçekliği, doğruluğu, bağlılığı, neyi anlatmak için konulmuşsa onun manada kullanılması)

İbare avam (herkes, kaba ve cahil halk, ayak takımı) içindir.
İşaret haslar (İyi nitelikleri ve niyetleri kendisinde toplamış kimse) içindir.

Latifeler veliler (Allah’ın sevgili kulları) içindir.
Hakikatler peygamberler içindir.

O aziz daima ibareyi tamirle meşgul (satırlar arsından çıkamamış), onun sırlarından mahrumdur.” Buyurdu.

                                        ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                         ***
Neler öğrendik:

Hangi topluluk içindeysek Kuran’ı kerimden o yönüyle faydalandığımızı öğrendik.

Kuran’ı Kerim’i sadece okumak değil manasını anlamaya çalışmakla avamdan çıkıp haslar arsına girebileceğimizi öğrendik.

İşte böyle yaren,

Bir işi güzel yapabilirsin, halkın beğendiği de olabilir ama yeterli görme,
Daha güzeli daha yararlısını aramalısın ve uygulamalısın.

Kuran’ı Kerim’i Tanrı güzel okuyun diye göndermedi ki,
Okuyup anlamamız ve bu anlam ışığında yaşamımızı emrediyor ve istiyor.

Bu emir ve istekler kendi faydamızı önermekten öte değildir.
Anlamını bilmediğimiz bir şeyi okumak kişinin kendisine istenilen ve beklenilen faydayı sağlamaz.

Halkın aferin demesiyle oldum dememeliyiz.
Hatta neyiz, ne olduk dememeliyiz.

Yol uzun, yola devam etmeliyiz.

                             *
RAVLİ

Popüler Yayınlar