6 Aralık 2012 Perşembe

MEVLANA VE İNCİNMEK

Bir gün dostlardan bir azizin ruhu sıkılmıştı.

Mevlana Hazretleri ona ” Dünyanın bütün can sıkıntısı bu dünyaya gönül verme sonucundadır.

Bu dünyadan hür olduğun, kendini garip bildiğin, baktığın her renk ve tattığın her zevkle kalmayacağını, başka bir yere gideceğini bildiğin an. Can sıkıntısından kurtulursun.

Ne mutlu o insana ki fıkıh (din şeriat bilgini) ve hikmet ehli (bilgili, ibadet eden, farklılıkların değerlendirmesini yapan, gerçeği görebilen, görünmeyeni görmeye çalışan kişi) ile oturur, zillet (istememeği isteyen) ve miskinlik ehli (dünya işlerinden sıyrılmış) ile düşer kalkar” dedi ve yine buyurdu ki:

Hür er başkasının kendisini incitmesinden incinmeyen kimsedir.
Yiğit, incinmeyi hak edeni, incitmeyen kimsedir.

Nitekim demiştir ki:

Şiir:

“ Bu hırka içinde olduğumuz müddetçe ne kimseden incinir,
Ne de kimseyi incitiriz”

                                       ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                       ***
MİSKİN

Varlıktan sıyrılan, bütün anlamı ile yok olan, kendisinde hiçbir varlık tanımayan, mahiyet sahibi dervişe denir.

Peygamberimiz “ Allah’ım, beni miskin olarak yaşat, miskin olarak öldür ve miskinler zümresiyle haşret (topla)!” diye buyurmuştur.

                                          *
Neler öğrendik:

Birinin sözünden, davranışından üzüntü duymanın incinme olduğunu öğrendik.

Can sıkıntısının dünyada ki davranışları önemser ve seversek olacağını öğrendik.

Dünya işlerine kendimizi bağlayarak çok önem vermememiz gerektiğini öğrendik.

Dünya işlerinden elde edeceğimizin kalıcı olmadığını öğrendik.
Dünya da kazanımımızın her an el değiştirdiğini sonra yok olduğunu öğrendik.

İsteklerini azaltmış kişilerle oturmamız gerektiğini öğrendik.
Dünya isteklerini istemeyen kişi ile oturmamız gerektiğini öğrendik.

Din ve şeriat bilgini ile oturmamız gerektiğini öğrendik.

Bilgili, ibadet eden, farklılıkların değerlendirmesini yapan, gerçeği görebilen, görünmeyeni görmeye çalışan kişi ile oturmamız gerektiğini öğrendik.

İşte böyle yaren doğru tercihlerimizle bizleri etkileyen kişiye yakın olmamızın önemi anladık.

Dünya işlerinin her an el değiştirdiğini, kullanılıp yok edildiğini, dünyada misafir olduğumuzu, elde ettiklerimizin emanet olduğunu kabul edersek olan bitenlerden üzülmeyiz.

Kendimizi dünyaya ait sevgi bağlarından kurtarırsak hür düşünür, hür görür, hür olarak değerlendirir, hür kararlar veririz ki bu davranışımızda ne incitiriz ne de inciniriz.

Elbette ki yaşıyorsak belirli bir dünyaya mecburi bir bağımız vardır.
Yanlış olan sevgiyle kendimizi bağlamamızdır.

Bu düşünceyi kendimize hırka edersek içinde kalırsak ne inciniriz ne de incitiriz.

                                  *
RAVLİ

Popüler Yayınlar