6 Aralık 2012 Perşembe

MEVLANA VE İNSANLAR TEK KİŞİDİR

Müderrisin oğlu Çelebi Şemseddin anlatmıştır.

Bir gün Mevlana’nın kızı Melike Hatun (Tanrı ona rahmet etsin) kendi cariyesini azarlamıştı.

Mevlana Hazretleri birdenbire kapıdan içeri girdi ve “ Onu niçin dövüyor ve niçin incitiyorsun.

O hanım, sen de cariye olsaydın ne yapardın?

İster misin ki, bütün dünyada Tanrı’dan başka hiç kimsenin köle ve cariyesi yoktur diye bir fetva vereyim.

Hakikatte onların hepsi bizim kardeşimiz ve hemşirelerimizdir.

Çünkü Tanrı (Tanrı sizi bir nefis gibi yarattı ve dünya’ya getirdi) (Lokman suresi 28) buyurmuştur” diyerek kızına bağırdı.

Bunun üzerine kızı tövbe edip o cariyeyi azat etti ve üzerinde ne varsa hepsini ona giydirdi.

Hayatta bulunduğu müddetçe de köleleri ve cariyeleri incitmeyip Peygamberin sünnetine uydu.

Şiir:

“ Fenlerle dolu olan Peygamberden utanıyorum.
O, giydiğinizden onlara (kölelere) de giydiriniz.” Dedi.

“(Yediğinizden fakirlere de yediriniz) vasiyetini Peygamber çocuklarına etti”

“ Ben ipek ve atlas giydiğim vakit, maiyetime de ipek ve atlas giydiririm, çul giydirmem”.

                                        ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
Neler öğrendik:

Kendimize yapılmasını istemediğimizi başkasına yapmamamız gerektiğini öğrendik.

Hata yaparsan hemen tövbe edip doğru olanı yapmamız gerektiğini öğrendik.

Elde edilmiş imkânları paylaşmamız gerektiğini öğrendik.

 Yaratılmamızın ve dirilmemizin bir tek kişinin yaratılması gibi aynı olduğunu öğrendik.

İyi davranışlar içinde kendimizi bütünüyle Allah’ın önerilerini yapan kimse olursak en sağlam davranışı bulduğumuzu, bu davranışların Tanrı tarafından değerlendirileceğini öğrendik.

 
İşte böyle yaren,

Tüm insanlar yaradılışımızda ve dirilmemizde aynıyız.
Ancak hizmet olarak birbirimize bağlanmışız.

Dervişler kendilerine hizmet eden canlı, cansız her ne varsa saygılı davranırlar, konuşurlar, teşekkür ederler.

Bardağı öper sonra suyu içerler, içtikten sonra “Yarabbi şükür” diyerek bu nimeti yaratan ve nasip edene memnuniyetini bildirirler.

Yastığını öper sonra başını korlar.
Ayakkabılarını hizmet ettiği için, ağırlığını taşıdığı için okşar ve severler.

Canlı cansız her şeyde bir hizmet etme kimyası olduğundan nazik yaklaşımların orada bulunan nuru harekete geçirir ve fayda sağlar.

Eğer kaba yaklaşırsan o şeydeki nur sana hizmet etmemek için direnir.
Diğer bir anlatım ile de sana nazik davranılmasını istiyorsan öyle davranmalısın.

                                  *
RAVLİ

 

Popüler Yayınlar