Ereğli şehrinde Nureddin-i
Vefa dar’ın evinde yüce kubbenin cemaati ve ulu şeyhlerle beraber bulunuyordum.
Şeyh Mü’eyyeddin-i Cendi
askeri sınıftan olan
(cündi) bir bölük sofi ile beraber, Konya’dan geldi.
Onu karşılayıp son derece
izaz ve ikramda bulundular.
Selam, yemek ve türlü
konuşmalardan sonra şeyh Mü’eyyeddin’ i den
“Şeyh Sadreddin hazretleri
Mevlana’nın bir alameti olmayan ( peygamber soyundan olmayan) şanı hakkında
neler söylüyor ve halvetlerinde (baş başa konuşmada) onu nasıl vasfediyor
(anlatarak tarif etmek)?” diye sordum.
Şeyh Mü’eyyeddin “ Vallahi
bir gün Şemseddin-i Iyki, Fahreddin-i Iraki, Şerefeddin-i Mavsili, Şeyh Said-i
Fergani, Nasreddin-i Konavi ve başkaları gibi has dostlarla birlikte şeyh
Sadreddin’in hizmetinde oturmuştuk.
Mevlana’nın karakter ve
hallerini bahis konusu oldu.
Şeyh tam bir doğruluk ve
derin bir anlayışla heyecanlanarak:
“ Eğer Beyazıd ve Cüneyd bu
devirde olsalardı, bu Tanrı erinin gaşiyesini (atının örtüsünü) omuzlarında
taşır ve bu hizmeti canlarına minnet sayarlardı.
Muhammed dininin fakirlik
sofracısı da odur.
Biz parazit gibi ondan
istifade ediyoruz.
Bizim bütün zevk ve şevkimiz
onun mübarek ayağının bereketindendir.” Buyurdu.
Bütün dervişler insafa
gelerek şeyhin bu açık sözlerine “aferinler” dediler diye anlattıktan sonra “
Ben zavallı da o sultan hazretlerinin niyazmendleri (ihtiyacı olan, muhtaç) cümlesindenim”
dedi ve bu beyti okudu.
“ Bizim içimizde ilahi bir
suret varsa o da sensin.
Bunu da hiç gizlemiyorum”
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
Ulu adamların herhangi
birinin değerini anlayıp yerini bilmek için işaret aradıklarını, yani şimdiki
gibi bağ ve bağlantı aradıklarını öğrendik.
Ulu adamların baş başa
konuşmalardan yararlanarak hakikati çıkarmak istediklerini öğrendik.
Ulu adamların tanımak
istedikleri kişinin sözlerine bakarak yeri ve değerini anlamaya çalıştıklarını
öğrendik.
Ulu adamların meşhur olmuş
kişinin karakterini ve davranışlarını öğrenmek istediklerini öğrendik.
Hazreti Mevlana’nın Beyazıd-ı
Bistami’den ve Cüneyd-i Bağdadi’den ileride olduğunu öğrendik.
Mevlana Hazretlerini Muhammed
dininin fakirlik sofracısı olduğunu, yani fakirlik yolunu izlediğini öğrendik.
Mevlana Hazretlerinden ulu
kişilerin yararlandığını öğrendik.
Ulu kişileri
heyecanlandırarak din yolunda çalışmalarında zevk verdiğini öğrendik.
Mevlana Hazretlerinin
bereketin ulu kişilerin yararlandıklarını öğrendik.
İçimizde görünen ilahi bir
şey arıyorsak o da Mevlana Hazretleri olduğunu öğrendik.
İşte böyle yaren,
Ulu kişiler, doğruyu
söyleyen, hakikati gizlemeyenlerin Mevlana Hazretleri hakkında söylediklerinden
bir kısmı bunlar.
Biz de bu bereket veren,
doğru yoldan temiz olarak götüren, yanlışa düşürmeden yol aldıran Hazreti
Mevlana’yı aynen biz de yakinen tanımalıyız ve yolundan gitmeliyiz.
*
RAVLİ