6 Aralık 2012 Perşembe

MEVLANA VE İLAHİ SURET

Ediplerin sultanı Malatyalı Mevlana Selahaddin anlatmıştır:

Ereğli şehrinde Nureddin-i Vefa dar’ın evinde yüce kubbenin cemaati ve ulu şeyhlerle beraber bulunuyordum.

Şeyh Mü’eyyeddin-i Cendi askeri sınıftan olan (cündi) bir bölük sofi ile beraber, Konya’dan geldi.
Onu karşılayıp son derece izaz ve ikramda bulundular.

Selam, yemek ve türlü konuşmalardan sonra şeyh Mü’eyyeddin’ i den

“Şeyh Sadreddin hazretleri Mevlana’nın bir alameti olmayan ( peygamber soyundan olmayan) şanı hakkında neler söylüyor ve halvetlerinde (baş başa konuşmada) onu nasıl vasfediyor (anlatarak tarif etmek)?” diye sordum.

Şeyh Mü’eyyeddin “ Vallahi bir gün Şemseddin-i Iyki, Fahreddin-i Iraki, Şerefeddin-i Mavsili, Şeyh Said-i Fergani, Nasreddin-i Konavi ve başkaları gibi has dostlarla birlikte şeyh Sadreddin’in hizmetinde oturmuştuk.

Mevlana’nın karakter ve hallerini bahis konusu oldu.
Şeyh tam bir doğruluk ve derin bir anlayışla heyecanlanarak:

“ Eğer Beyazıd ve Cüneyd bu devirde olsalardı, bu Tanrı erinin gaşiyesini (atının örtüsünü) omuzlarında taşır ve bu hizmeti canlarına minnet sayarlardı.

Muhammed dininin fakirlik sofracısı da odur.
Biz parazit gibi ondan istifade ediyoruz.

Bizim bütün zevk ve şevkimiz onun mübarek ayağının bereketindendir.” Buyurdu.

Bütün dervişler insafa gelerek şeyhin bu açık sözlerine “aferinler” dediler diye anlattıktan sonra “ Ben zavallı da o sultan hazretlerinin niyazmendleri (ihtiyacı olan, muhtaç) cümlesindenim” dedi ve bu beyti okudu.

“ Bizim içimizde ilahi bir suret varsa o da sensin.
Bunu da hiç gizlemiyorum”

                                      ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
Neler öğrendik:

Ulu adamların herhangi birinin değerini anlayıp yerini bilmek için işaret aradıklarını, yani şimdiki gibi bağ ve bağlantı aradıklarını öğrendik.

Ulu adamların baş başa konuşmalardan yararlanarak hakikati çıkarmak istediklerini öğrendik.

Ulu adamların tanımak istedikleri kişinin sözlerine bakarak yeri ve değerini anlamaya çalıştıklarını öğrendik.

Ulu adamların meşhur olmuş kişinin karakterini ve davranışlarını öğrenmek istediklerini öğrendik.

Hazreti Mevlana’nın Beyazıd-ı Bistami’den ve Cüneyd-i Bağdadi’den ileride olduğunu öğrendik.

Mevlana Hazretlerini Muhammed dininin fakirlik sofracısı olduğunu, yani fakirlik yolunu izlediğini öğrendik.

Mevlana Hazretlerinden ulu kişilerin yararlandığını öğrendik.

Ulu kişileri heyecanlandırarak din yolunda çalışmalarında zevk verdiğini öğrendik.

Mevlana Hazretlerinin bereketin ulu kişilerin yararlandıklarını öğrendik.

İçimizde görünen ilahi bir şey arıyorsak o da Mevlana Hazretleri olduğunu öğrendik.

İşte böyle yaren,

Ulu kişiler, doğruyu söyleyen, hakikati gizlemeyenlerin Mevlana Hazretleri hakkında söylediklerinden bir kısmı bunlar.

Biz de bu bereket veren, doğru yoldan temiz olarak götüren, yanlışa düşürmeden yol aldıran Hazreti Mevlana’yı aynen biz de yakinen tanımalıyız ve yolundan gitmeliyiz.

                          *
RAVLİ

Popüler Yayınlar