Hüdavendigar Hazretlerinin
Rum ülkesindeki (Doğu Roma, Şimdiki Anadolu) halifelerinden biri de o idi.
Onun şerecesini (soy
geçmişini)Mevlana bizzat kendi eliyle yazmıştı.
Bu zat anlatmıştır:
Halimin başlangıcında
Kırşehir’den talebem olan bir Türk çocuğunu Konya’ya beraber götürmüştüm.
Mevlana’nın medresesinde benim
hizmetimde idi.
Bir gece Mevlana Hazretleri
medresenin sahanlığında bedir halinde (parlak dolunay) olan ay gibi gece
yarısına kadar dolaşıyordu.
Bütün müritler uykuya dalmış;
O ilim talibi (isteyeni) Türk
de yavaş-yavaş kendi dersini tekrar ediyor ve Hüdavendigar’ın hallerini
gözetliyordu.
Bana da uyku galebe (üstün)
etmişti.
Türk fakih Mevlana
Hazretlerinin yeşil bir nura binip yavaş-yavaş tepedeki pencereye doğru
yükseldiğini görür.
Pencereye ulaştığı vakit
fakih (din ve şeriat ustası) beni uyandırdı.
Bu hali görünce dayanamadım,
kendimi tutamayarak bağırıp kendimden geçtim.
Dostların hepsi uyandılar.
Ben ayıldığım vakit Mevlana:
“ Mecdeddin, niçin nara atıyor ve kendi
lokmanı ağzından çıkarıyorsun.
Yeni mürit olmuş Türk buna
dayanabiliyor da sen bunu niçin açığa vuruyorsun.
Tanrı Abdallarında böyle
haller çok olur.
Bunlardan mahrum olmamak için
mahremiyet (gizlilik) elde et:
“ Kim sırrını saklarsa işine
hâkim olur” sözünü Tanrı erleri buyurmamışlar mı? “ dedi.
Şiir:
“ Eğer beşer (insan) sır
saklamış olsaydı, hayır ve şer peyda olmazdı.
Gözükmeyen her şey ona
gözükürdü.“
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
Tanrı erlerinin olağan üstü
yaptıklarını görünce susmak gerektiğini öğrendik. (gör ve sus)
Gördüğümüz olağan üstülük
bize nasip olmuş ağzımıza girmiş bir lokma gibi yutmamız gerektiğini, dışarı
çıkarırsak kusmuk hükmüne geldiğini öğrendik.
Hayret veren bu olağan üstü
halleri görmeğe devam etmek istiyorsak susmamız gerektiğini öğrendik.
Uyanık kalarak gözlem
yapanların başkalarından farklı şeyleri görebileceğini öğrendik.
Her gördüğümüzün bize bir
mesaj vermek için olduğunu anlamamız gerektiğini öğrendik.
Sırrı saklamanın gerekli ve
önemli olduğunu öğrendik.
Kendimize hâkim olmanın
göstergesinin sır saklayıp saklayamadığımıza göre olduğunu öğrendik.
İşimize hâkim olmada sır
saklamamızın önemli olduğunu öğrendik.
Buradan şunu öğreniyoruz ki
olağan üstü bir şey görmemizi saklamamızı istiyorlar neden?
Senin için hayal görmüş
derler.
Şeyh uçmaz mürit uçurur diye
seni uyduruyor, şeyhini aşırı büyütüyor derler.
Gerçekten olan böyle bir olay
etrafı kıskandırır ve aşağılamak için kıskançları tetikleyerek harekete
geçirir.
Aklın önceden almayacağı,
inandıktan sonra kabul edeceği böyle olayları inançla sağlaşmamış akıllıların
kabul etmeyeceğinden inandırıcılığını kaybedersin.
Başkasına kendini kabul
ettirmek ve üstün göstermek gibi algılanacağından karışık saldırılarla
aşağılanmayla karşılaşırsın.
En iyisi mi gereksiz canımızı
sıkacak böyle şeyleri söylemekten kaçınarak bunun kendi nimetimiz, kendi
lokmamız sayarak yutmak, sindirmek ve kanımıza karıştırmak en doğru
davranıştır.
Böyle güzel şeyler
anlatılarak paylaşılacaktır, fakat seviyende ve dost olana anlatılır,
yabancılara karşı susmak gerekir.
*
RAVLİ