Sultan Veled buyurdu ki:
Büyük babam Sultan-ül ulema
Bahaeddin Veled (Tanrı onun zikrini yüceltsin) müritlerine ve dostlarına:
“ Oğlum Mevlana Celaleddin’e
hürmet ve izzet (ikram) gösterin, büyük izaz (Aziz kılın, saygı gösterin, ikram
edin, ağırlayın)da bulunun.
Çünkü o asildir ve aslı da
hayli büyüktür.
Onun asaleti de
ezelidir(başlangıcı olmayan geçmiş zaman).
Büyük annesi Şems-ül-E’imme-i
Sarahsi’nin kızıdır ve o Hüseyin’in (Peygamberimizin torunu, Hz. Ali’nin oğlu)
neslindendi.
Şems-ül-E’imme, her fende
hiçbir bilginin rüyasında bile göremediği nefis birkaç kitap yazmıştır.
O asrın büyükleri,
peygamberleri katledenleri ve velilerin deccallarının (yalancıların ve
sahtekârların) eline düşmesinler ve bir fitne kopmasın diye o kitapları meydana
çıkartmamayı uygun buldular” buyurdu.
Nitekim demişlerdir ki:
Şiir:
“ Cahiller cehalet ve
körlüklerinden bilmedikleri ilmi inkâr ederler.”
“ Tam ve halis bir imanı bile
bilmedikleri için küfür zannederler”
Bu kitapların bazılarını
gösterdiler, bazısını da Dar-ül-Halife olan Bağdad‘da mühürleyerek bıraktılar.
Bu kitaplar orada hala
duruyor.
Derler ki o ulu kişinin zekâ
ve akıllılığı o derecede idi ki bir gün hükümdar caminin kapısına bütün halkın
ve babalarının adlarını yazsınlar diye kâtipler oturtmuştu.
Cuma namazından sonra ilk
önce Şems-ül-E’imme tutulup yazıldı.
Şems-ül-E’imme baştan son ismine kadar cetlerinin isimlerini birer-birer saydı ve bu onun velilik ve seyyieliği üzerine kurulmuş.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:Asalet geçmişten gelir, korunarak ve yüceltilerek bir sonraki kuşağa emanet teslim edilir.
Yaren sen geçmişini
bilmiyorsan sende asilliğin başlamasını sağlamalısın ve başlamalısın.
Eğer bu satırları okuyorsan
zaten yüksek âlemde asilliğin ve yüceliklerde hissen vardır.
Biz geçmişimizi yitirsek bile
iyi bir geçmişi olan Mevlana ailesine yakın olarak onların asilliği
şemsiyesinden sevinçli yaşamayı, yücelmeyi öğreniyoruz.
Bu satırları tesadüfen
okuyorsan sonraki bir yazıyı okumazsın.
Her cins kendi cinsine gider
hükmümce sen de kendi cinsine doğru gidersin.
Herkes kendi aslına döner.
CAHİL
İlmin şeref ve fazilet (iyilik etmeye,
fenalıktan çekinmeyi sağlayan huy) verdiğini bilmezler, anlayamazlar.
Alimi bilemezler.
Anlamadığı bir şeyden fikir yürütür, yanlış
ve esassız açıklamalar yaparlar.
Kötülüğü şöhretlendirirler.
Çirkine, güzelden daha fazla şöhret verirler.İlim sahibinin hatasını yakaladı mı yayar ve şamata eder.
Canları ve başları pahasına üzerine düşüp
uğraşıp didindikleri mal peşindedirler.
Malı korurlar.
Çocukken verilen oyuncakla oynar, büyüyünce
kendi edindiği eşya ile oynar.Kördür göremez, sağırdır işitemez.
Fakirlikten ve yoksulluktan çok korkar.
Cahil, cahiller içinde şöhret olur.
Cahili okutur öğretirsen sonunda kendini
senden daha alim görmeye başlar.
Bilmez, bilmediğini de bilmez, bu cahildir.
Eğitilmez kendi haline bırakmak gerekir.
Yapılanın maksadını doğru değerlendiremez,
tepkileri anlamazlıktan gelir.
Âdeti unutkanlıktır.
Yaşamımızda yaptıklarımızı ve
söylediklerimizi ölçü almadığımızda doğru, haklı ve akıllıca
yaptığımızı zannederiz.
Ölçü aldığımızda ahmakça davrandığımızı fark ederiz.
Kanuni ölçüler, ahlaki
ölçüler, vicdani ölçüler, dini ölçüler söz ve davranışlarımızı doğrulamadıkça
zan perdesi içinde kalırız.
AHMAK:
1. Eksiğini, hatasını,
öğrenip düzeltilmeyi kabul etmez.
2. Dostluğunun sonu, zararla, ziyanla, kinle
biter.
3. Dost olarak yaklaşırsan kendini büyük
görür.
4. Uzaklaştığın zaman tasalanır, kederlenir.
5. Konuşmaya gittiğin zaman konuyu kendi
istikametine çeker.
6. Kendi haline bırakıldığın zaman problem
çıkararak konunun içine çeker.
7. Uyarı yaparsan, türlü sıkıntılara sokar,
arkandan laflar gelir.
8. Kötülük eder de iyilik yaptım diye teşekkür
bekler.
10. Bayağı ve aşağılık haretleri bitmek tükenmek bilmez.
11. Biraz fazla para verirsen
her şeyi yapar.
12. Tedavisi başkası
tarafından tedavi yapılamayan bir hastalıktır, doktorları bile aciz bırakır.
13. Kendine vaaz ve nasihat
etmez, başkalarına eder.
Kendi kusurunu görmeyip başkalarının
kusurlarını görür.
14. Huyu daima huysuzluk
etmektir.
15. Pintidir, cimridir, ancak herkesten cömertlik bekler.
16. Fakirlikten ve
yoksulluktan çok korkar.
17. Sağdan soldan öğrendiği
bir iki konuyu bilginler ayarındaymış gibi konuşurlar.
18. Ben ne yapabilirim diye
düşünmez.
Kim bana ne yapar diye hep bekler ve
çevresini kendisine birşeyler yapsın diye zorlar, edepsizligi silah olarak
kullanır.
19. Aklını arzularına ve
isteklerine göre kullanır.
20. Uygun yer, zaman, kişi,
söz, davranış seçemez.
21. Sözü ile yaptıkları
birbirine uymaz
Yarin ne yapacağını tahmin edemezsin.
22. Dostunun kanını dökerde
kolum yoruldu diye mirasçısından para talep eder.
23. Kendisinde olanı başkasından
ister, bekler.
24. Sır saklayamaz, duymaması
gereken kişiye sözü ulaştırır.
25. Aklını ortak yararlılık
için kullanamaz.
27. Aklını doğru
kullanamayana deli denir.
28. Bulaşıcıdır.
Bulunduğun yer de bir ahmak varsa bile
kaç.
29. Eleştirildiği zaman tüm
gizli utançları ortaya döker.
30. Hayal âlemindedirler,
gerçeklerle yüzleşmekten kaçarlar.
Kendinde ve yakın çevrende bu verilere uygun
davranışlar göreceksin.
Sen ancak kendini düzeltebilirsin.
O kişi istemediği takdirde asla
düzeltemezsin.
Yapacağın ancak ölçüleri hatırlatmak olmalı.
Yapılacaklar:
Beğenilen ve sevilen ilim adamlarının
kitaplarını oku.
İlim adamlarının toplantılarına katılmaya
çalış.
Radyo ve televizyonda bilgili insanları
izle, dinle ve not al.
Şüphe, vesvese ve unutkanlık bilgili insanın
hastalığıdır, ahmaklıkla karıştırma.
Topladığın notları kolay bulabileceğin
konularda ayrıştır.
Bulunacağın ortama yukarıdaki verileri ölçü
alarak orada kalma süreni ayarla.
Yanlış kişilerle beraberlikten ve onların
farkında olmadan verdiği zararlardan kurtulmak için yalnızlığı tercih et.
Uzun hedefler koyarak ve bunlara ulaşmak
için hayal alemine dalma.
Kısa ve sonuçlarını alabileceğin kısa
vadeli hedefler koy.
*
RAVLİ