4 Aralık 2012 Salı

MEVLANA VE AYIPSIZ DOST

Büyük Mevlana’nın  (Baha Veled Hz.) evinin mahremlerinden ve onların çocuklarının lalası olan Hoca Şerefeddin-i Semerkandi şöyle anlatmıştır:

Mevlana 9 yaşında iken bilginler ve nükte söylemeyi seven danişmentlerle münakaşalar yapar, onlara cevap veremez bir hale gelirdi.

Fakat tekrar bir lütuf göstererek kendisini susturulmuş gibi gösterirdi.
Tam bir lütufla sualler sorar, cevaplar verirdi.

Fakat konuşma ve münakaşalarda hiçbir kimseye asla “ Senin bu fikrini kabul etmiyorum “ demezdi.

Onlar ise, kendisine hücum ederler ve “ Senin bu fikrini kabul etmiyoruz” derler ve ona mani olurlardı.

Ben kendisini azarlardım, “ Niçin sen de onların fikirlerini kabul etmediğini söylemiyor ve karşı koymuyorsun “ derdim.

O cevabında “ Onlar benden yaşça büyükler, ben onların yüzüne karşı nasıl böyle bir söz söyleyebilirim” derdi.

Ben çok defalar düşmanlarının mahcup olmaları için kendisini mahsus cevap veremez bir hale sokulmuş gibi gösterdiğini gördüm.

Din ulularına son derecede riayet ederdi ve dostlara “ Eğer dostlarınızın kötülüklerini size naklederse, sizin onları yetmiş kere hayırla ve hüsnüniyetle (iyi niyetle) tevil (Sözü çevirerek, söze ayrı mana vermek) etmemiz gerekir.

Onu tevil etmek ve açıklamaktan aciz kaldığınız vakit, “ Bunun sırrını o bilir “ diye tevil ediniz ve meseleyi kapatınız ki, dünyada dostsuz kalmayasınız.

Çünkü ayıpsız dost arayan, dostsuz kalır diye vasiyet ederdi.

Şiir:
“ Dost insanın hüzünlü zamanında canının aynasıdır.
Ey can, sen aynanın yüzüne doğru hohlama “

                                          ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
Neler öğrendik:

Bilgin veya yaşlı birisine yüzüne karşı “Senin bu fikrini kabul etmiyorum “ dememiz gerektiğini öğrendik.

Eğer dostlarınızın kötülüklerini bize aktarırsalar, biz sözü çevirerek, söze ayrı mana vererek hayırla ve iyi niyetle iyiliklerini anlatmamız gerektiğini öğrendik.

Bize fena gözüküyor ama bunun sırrını o bilir diyerek konuyu değiştirmemiz gerektiğini öğrendik.

Bize aktarılan dostlarımızın kötülüklerini anlatan sözleri kapatmamız gerektiğini, kapatmaz üzerinde durursan dostsuz kalacağımızı öğrendik.

Dostumuzun değeri; gamlı, kederli, sıkıntılı, tasalı, kaygılı zamanımızda belli olacağından küçük şeylerle bozmamamız gerektiğini öğrendik.

Yaren,

Dostumuzun kötülüklerini bize aktaran aslında onunla olan dostluğu bozmak istemesindendir.

Eğer dostunun fenalıklarını sana anlatıyorsa senin fenalıklarını da ona anlatıyor demektir.

Fenalıkların üstünü örtme yerin, tam onun dostuna aktaran kişiyi fena huyundan anlattıklarını iyiliğe çevirirsen o da farkında olmadan düzgün davranmaya başlar.

Sana aktarılana öfkelenirsen artık seni yönlendirmek için tüm dostlarının hatalarını öğrenmeleri için yönlendirmiş olursun.

Ruh sağlığını korumak ve ayakta tutmak için dostlarını olduğu gibi kabul etmek, küçük hatalarını görmemezlikten gelmek gerekir.

Dostların hakkında söylenenleri iyiye doğru yönlendirmek ve yöneltmek gerektiğinin önemini anladık, kabul ettik ve uygulamaya çalışmaya başladık.

                                     *
RAVLİ

Popüler Yayınlar