“ Bütün geçmiş şeyhlerden her
birinin başka Tanrı yoktur=
“La ilahe illallah” gibi bir
virdi ve zikri vardır.
Mesela: Türkistan dervişleri
“ HU”,”HU” demişler. Bazıları
“ İllallah” zahitlerden
bazıları da
“ La havla vela kuvvete illa
billa hil azim”,bazıları da
“ Estağfurullah el azim”,
“ Suphanallah ve elhamdülillah”
demişler ve yüz kere tekrar etmişlerdir.
Efendimizin zikri nedir?”
diye sordular.
Bunun üzerine Mevlana:
“ Bizim zikrimiz
(Allah; Allah, Allah’tır)
çünkü biz, Tanrı’ya aidiz, Tanrı’dan geliyor ve yine Tanrı’ya gidiyoruz”
buyurdu.
Şiir:
“ Biz zattan doğmuşuz, yine
zata gidiyoruz.Ey dostlar, bizim hareketimize salât getiriniz”
Biz Tanrıdan gayri şeyleri
bırakmış, Tanrı’ya tutunmuşuz.
Şiir.
“ Biz yanımızı iki dünyadan
da boşalttık ve Allah’ın (Lam) ının yanında (Hi) gibi oturmuşuz”
Nitekim babam Bahaeddin Veled
(Tanrı onun sırrını kutlasın) daima Tanrı’dan işitiyor ve Tanrı’dan söylüyordu,
Tanrı’yı zikredici idi.
Çünkü Tanrı, peygamberlerin ve velilerin hepsine hususi bir isimle tecelli etmiştir.
Biz Muhammed’e ait olanların
tecellisi ise, “ ALLAH ” ismi iledir.
Çünkü o hepsini cami’dir. (İçine toplar)
***
Yine şeyh Mahmud-i Arabî
(Tanrı rahmet etsin) anlatmıştır ki:
Mevlana uzun gecelerde daima
“ Allah, Allah” derdi, mübarek başını medresenin duvarına koyup yüksek sesle
söylediği bu “ Allah, Allah” ların
gürültüleriyle yer gök arası dolardı.
***
Bir gün Mevlana’nın karısı
Mevlana’nın yırtılan ferecesini, Mevlana’nın üstünde dikiyordu.
Bir elbiseyi insanın üstünde
dikerken ağza bir şey almak bilinen bir adettir.
Mesela bir yaprak, bir saman
çöpü veya bir kâğıt parçası alınır.
Böyle bir şeyi ağza almadan
dikmeyi çok uğursuz sayarlar.
Kira Hatun’un hatırından “
Acaba Mevlana’da mübarek ağzına bir şey aldı mı?” diye geçti.
Mevlana hemen” Bunun önemi
yok, sen adamakıllı dik.
İşte ben ağzıma: Kul hü
vallahü ahad: de, o Allah tekdir i (İhlâs, 1) aldım ve Allah’ı dişimle
adamakıllı yakaladım” buyurdu.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam
Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Yaren,
Bizim bedenlerimiz değil
gönüllerimizle bir ve birlikte olduğumuzdan şu zikri yapmalısın inşallah.
Abdestli olmalısın.
Diz üstü oturmalısın.
Euzu besmele çekmelisin.
İlk defa üç defa Allah adının iki hecesi, nefes miktarı çekilerek ve iki hece arasında gayet az ve adeta belirsiz bir durak yapılarak kalın sesle ALLAH, ALLAH, ALLAH demelisin.
Ondan sonra ”A” harfi “L”
harfine şiddetle vurularak “ AL” denir, pek hafif bir duraktan sonra hece biraz
çekilerek “LAH” denilirdi.
Her iki hecede de vücut ve
baş hafifçe hareket edip kalkar ve hece sonunda tabii hale gelinmiş olursun.
Vücudu ve başı sağa sola
çevirmek yoktur.
Zikrin hızlandıkça “Allah” kelimesinin iki hecesi arasındaki durak sıklaşır, vücudun yukarı aşağı hareketi şiddetlenir, hecelerde med (Uzatma, çekme, yayma, döşeme) kalmaz ve nihayet kelime, harfler kaybolarak adeta iki şiddetli ses haline gelir.
Sakinliğe ulaşınca sakince
yeri öp ve oturduğun yerden kalk.
Mevlevi dervişleri üstünü
başını yırtmaz, bağırıp çağırmaz, kendini yerlere atmaz, kendinden geçmediği
halde kendinden geçmiş gibi yapmacıklık yapmaz.
Bunlar Mevlevilik
edebindendir.
*
RAVLİ