12 Aralık 2012 Çarşamba

AV KİM AVCI KİM

Sultan Mahmut’la Ayaz 60

Bir seher çağı adalet sahibi Mahmut, Ayaz’ına dedi ki:
Ey gönül güzeli!

Bugün ben avlanacağım.
Sen de gelirsen iyi olur.

Kölesi, ben dedi:
Bir tek av elde ettim.
Burada bir ava sahip oldum, bu kâfi bana.

Padişah, avın nerde senin deyince Ayaz benim avımın adı Mahmut’tur denir.

Padişah, bu çeviklikle burada avı nasıl ve neyle elde ettin diye sordu.

Kölesi dedi ki:
Ey yüce padişahım!
Onu kemendimle avladım ben.

Padişah; kemendini göster deyince Ayaz, uzun saçlarını çözüp ayaklarına doğru salıverdi.

Kemendim, dedi kararsız sülfümdür.
Âlemin padişahı da, benim kemendime avlanmıştır.

Bu söz, Sultan Mahmut’a çok dokundu.
Başını öne eğdi, ödağacı gibi yanıyordu sanki.

Gâh yılan gibi kıvranmadaydı, gâh akrep gibi derdinden kendi kendini zehirlemede idi.

Birisine o yüce Selvi boylu sevgilisini başından ayağına kadar kementle bağlanmasını emretti.

Görsen o yasemin bedenli dilberi bağlatıyor derdin ama içinden de ona eskisinden yüz kere daha coşkun bir aşkla can feda etmekteydi.

Bağlandıktan sonra Ayaz dedi ki, şimdi iş tamamlandı.
Kementle tutulan hangimiz?

Ayaz dedi ki:
Padişahım, beni baş aşağı bir kuyuya atsan, ağlatıp inleterek kanımı döksen yine benim ebedi avımsın.

Padişah, tuzağa tutulmuşsun da hala bana neden av diyorsun dedi.

Kölesi dedi ki:
Beden asıl değildir, gönül asıldır.
Ben senin pak gönlünü tamamıyla elde etmişim.

Bir an için bedenim tuzağına tutulsa bile gönlün, ebedi olarak benim tuzağıma düşmüş bir kere.

Zülfümü kessen de, yaksan da gönlün, eline geçmeyecek, bir daha sana kısmet olmayacak ki!

İyice bil ki kargaya benzeyen zülfüm, senin kanını içecektir ancak.
Bu çaresiz kulun toprak bile olsa o toprak yine senin kanını içecektir.

İster yok olayım, ister var.
Mahmut’un kanını içerim ben vesselam.

Gönlün daima benim avım olduğundan ben, kendimi daima avlanmış saymadayım.

Nazda olgunlaşsan bile gönlünü elimden kurtarmana imkân yok.
Beni öldürsen de, bilirim, kendini benim yasımda nasıl öldürürsün sen.

Ben ister olayım, ister olmayayım, nihayet bu yolda gönül alıcı güzel de benim, başkan da benim, padişah da ben.

Fakat ister yoksul olayım, ister padişah ne çeşit olursam olayım, ben sendenim.

                                         ***
İLAHİNAME. FERİDÜDDİN-İ ATTAR M.E.B. YAY. 392

                                            *
Yaren. Bu hikâyede büyük sır veriliyor.
Fark etmelisin.

Sultan Mahmut ile Ayaz hikâyesini Allah ile peygamberimiz arasındaki gönül ilişkisi gibi düşünürsen, peygamberimizle Ebu Bekir ilişkisini düşünürsen, Şemsi Tebrizli ile Mevlana ilişkisini düşünürsen.

Gönlün önemini ve gücünü anlarsın.
Allah peygamberimiz için (habibim) sevgilim dedi.

Sevginin kıymetini anlamaya çalış.
Sevgi işlemi gönül verme ile olduğunu anlarsan, çok şey açıkça anlayışına girer.

Gönlünü sevgiline verdin mi benlik sıkıntılarından kurtulursun. Belaları bile şeker kabul edersin.

Aşk önerilerini asla pollianacılık gibi yorumlama hatasına düşme.
Bu akıldan üretilen bir şey değildir.

Kendini kandırma metodu asla değildir.
Gerçek olmayanı, doğru olmayanı gönül kabul etmez.

Evet, aşka layık mısın?
İmtihanında kararlılığın, erliğin imtihan edilir.

Sıkıntın kabul edilene kadardır.

Âşık başına gelen bir şeyde, rabbim hayırlı bir iş yapıyor, ben anlayamadım İnşallah anlarım diye hemen kabul eder.

Aynı şey başka birinin başına geldiği zaman cahilliğinden suçlamadık, hakaret etmedik kimse bırakmaz.

Sıkıntıyı katlar ve yayar.

Hazreti Ali dedi ki:
Cahil biriyle cennette bile komşu olmam.

Hazreti İsa koşarak dağa giderken sordular, niye kaçıyorsun, arkanda düşmanın da yok, vahşi hayvan da yok.

İsa dedi ki:
Cahilden kaçıyorum.

                                        *
RAVLİ

Popüler Yayınlar