11 Aralık 2012 Salı

SULTAN DİVANİ – MEHMET ÇELEBİ’NİN ESERLERİ

Dedi, bir dervişe bu dünyanın büyüğü.
Üstündeki hırka ve başındaki külah nedir?

Dedi, derviş onlar yüce yüktür.
Hırka kabrim, külah mezar taşım.

Dedi, ölü olan ne söyler ey dede?
Kimse işitmedi bu dünyada.

Dedi, sen işitmedin mi? Sevilen büyük.
Kabirde soru ve hem cevap var.

Dedi, ölü raks eder mi? bu dünyada.
Niye ara sıra raks gibi edersin ey dede?

Dedi, kendinden geçen önceden Sur sesini duyar.
Olan o zaman, ustalaşmış yakın olanlar oynar.

Dedi, gizlenen nedir daire şeklindeki oyunun.(Sema)
Bu tarikat yoludur, Mevlevi yoludur dedi dede.

Dedi, Bu gizlenene ulaşmak için kendini kaybetmek gerek.
Nereden geldin isen oraya gitmen gerek.

Dedi, bu gelinen yer sonraki yaşama ait gizlenendir.
Anlatıp durur bilgin yaşlımızdan biri.

Dedi, şeyhin gizlediği nedir? Ver cevap.
O yerinde durmayan bir güneştir.

Dedi, işit benden bu dünyanın büyüğü.
Sana işaret diliyle açıklayayım.

Geçmişte halk topluluğu yok idi.
Yaratılmışlar ve insan yok idi.

Bir hazine idi gizlenen Allah.
Kendinden başka yok idi.

Ancak isimler ve sıfatlar ayrı idi.
Kendinden başka büyük yok idi.

Bilineyim istedi isim ve özellikleriyle beraber.
Emredip yarattı ol emri ile.(Kün)

O kendine büyük bir ayna yarattı.
O ilah kendini görmek için.

İnsan Hakkın aynasıdır insana hoşça bak.
Bütün özelliklerini insanda görürsün hakkın.

Söyleyen temiz bir insan, nokta kadardır.
Hızlı hareketinden ancak anlayabilirsin.

Noktaların yan yana gelmesinden olur hat.
Hat düşünceyle oluşur, olmalısın kibar.

Aklınla kâinatı daire şeklinde düşün.
Seyreder olup bitenleri insanlar ve cinler.

Dairenin iki tarafından tutulduğunu bil.
Birini sağ biri sol diye anla.

Aynada görünen dıştır, sağ yanı.
Aynanın görülmeyen içtir, sol yanı.

Karşısında duran rütbeli insandır.
İnsan aynadaki görüntüsüdür Rahman’ın.

Daire aklında nokta olarak seyrettir.
Sana gelince noktayı tekrar devrettir.

Çünkü nokta aslına döner.
Aydınlık içinde her şey görünmez.

Başa dön. Kâinatta Allah’tan başka bir şey yok.
Doğru bir nokta ve olabilecek şeylerdir.

Seyret daireyi kavrayışınla.
Âlem seyrederek bilinir.

Olgunlaşanlar aslına döndü.
Allah’tan başka kalmadı, kaldı temiz insan.

Başa dön. Allah’ın selamıyla o an.
Kuluna tesir eder o zaman.

Bu yolda olan kullara selam olsun.
Kurtulur zan etmekten o an.

Birliğimizi bilerek aldın kesin bilgi.(İlme’l-yakin)
Başa dön. Selam olsun size ey inananlar.

Dinle ikinci devrin işaretini.
Diyeyim o semanın manasını.

İkinci devre ulaşan Hak âşıkları.
Doğrusunu bilerek kendinden yok olurlar.

Başa dön. Rab gösterir kendini.
Söyler âşıklarıma selam olsun.

Biri gördünüz, görerek inandınız.(Ayne’l-yakin)
Ben kimim ki gözle göremem, demez sağlam bilgili kişi.

Üçüncü devre seçilmiş kişi geçer.(Hakke’l-yakin)
Buna derler gerçekliğine hiç şüphesi kalmayan.

Kim diyebilir ölüme tam yok oluş.
O ölüm bir daha ele geçiremeyeceğin yok oluştur.

Sonra Hak ismiyle selam gelir o an.
Der selam olsun ey âşıklar.

Ölmeden önce ölerek ölümden kurtuldunuz.
Yokluk yolluyla bana yaklaşma yolu buldunuz.

Şeyh olan kimse hak makamında durur.
Varlığını yok edip ölmüş şekilde durur.

O makam Haktan geleni çeviri içindir.
Hak dilinden eder olur üç selam.

Yakınlık işaretidir bu davranışta olana.
Anlatır selamın manasını büyük âlimler.

Büyük âlim, Rum diyarının dinin güneşi.
Gösterip durur yakınlığın gizlenenini.

İşittin bunu bu dünya büyüğü.
Kim olmak istemez evliya âşıkların yolundan.

Çoktur gizlenenlere işaret.
Kimse bilmez, illa evliya olmak gerek.

Başa dön. Mutluluk istemeyen hiçbir zaman.
Evliya olmayı istemez o can.

Açıkta olanı göremeyen gizliyi göremez.
Kötü yaşayışı olan kör sıçan gibidir.

Dünyanın gözünü bağlamasına izin veren.
Gözü doğruyu göremez olur.

Celaleddin-i Rumi güneşinden olgunlaş.
Bu güneşten ışık alan Ay gibi parlar.

Bilmelisin o yıldızları toplayandır.
Yol gösterendir Celaleddin-i Rumi.

Güneş onun yanında küçük nur parçasıdır.
Böyle parlak durur bu büyüğümüz.

Yüzünün nurunda yanmak için dolaşan pervaneyim.
Gece gündüz yanarım deli gibiyim.

Kapısında ölü bir köpeğim.
Onun içindir ki âlemin sevilenim.

Açıklama:

İlm-el-yakın; doğrusunu bilerek, okuyarak öğrenilen kesin bilgidir.(bilgi ile)
(Hakkın kendini gösterdiklerinden biri olduğunun farkına varıp bilmesi)

Doğru bilgilere ulaşarak, kendi davranışlarını eleştiri yaparak yanlışların farkına vararak huyunu düzeltme yoluna girersin.

Bu görünen âlemden kirlendiğin ve yanlışı doğru olarak kabul ettirilenlerin açığa çıkması ve din ölçülerine göre öne çıkartılıp, farkına varma sağlanır.

Bulandırılmış, karıştırılmış, yanlış beğendirilmiş olan aklın doğru seçim yapabilen, yorumlayabilen hale gelir.

Allah’ın huzuruna varmak için ilk kişisel çalışmalardır.

Ayn-el-yakın; kendisini göz ile görmüş gibi tereddüt etmeden inanmak.
(Bilgiyi bir görüş haline getirerek yakınlaşma)
(Hakkı kendisinde bulması)

(aklın bilinçli olmadığı bir zaman mesela uykuda Hakkın kendini göstermesi ile görerek şüphelerden kurtulmak, çünkü her akıl bunu anlayamaz, kavrayamaz, görüş yeri gönül aynasıdır.)

İnandıklarının üretilen bir hayal olmadığını, doğru yolda olduğunu, var denenin gerçekte var olduğunu gizlenen âlemden perdeleri kaldırarak sana gösterirler.

Bu gösterimler kişiye özeldir ve kendinde olmadığın zaman örnek uykuda olur.

Bu gördüklerin unutturulur çünkü bu yolu bilmeyenlere anlattığın zaman senin delirdiğini sanırlar.

Kalben bağ kurduğun büyüklerimiz yardım ederler.
Allah’ın huzuruna varman için yardım gördüğün ileri safhadır.

Hakk-el-yakın; Birliğe ulaşmış kimselerin güveninin ve inancının eminlik oluşturarak öz güveni kazanması.(vahdet)(bu bilgiyi kendisinin gerçekleştirmesi) (kendinin tüm özelliklerini Hakkın özellikleriyle bütünleşmesi, yani kişisel özelliklerinin yok edilmesi)(Bu yere Allah’ın seçtikleri ulaşır.)Artık Allah’ın huzuruna hazırlığın tamamlanmıştır.

Birlik ruhunu almış ve yaşamına katmışsındır.
Yaratanın sevdiği diğer büyüklerimiz gibi hazırlanmışsın.

Kapıdasın.
Gir kulum hitabına çok yaklaşmışsın.

Takdir Allah’ın.

Bu kapıdan büyüklerimiz dâhil eksikliklerini tamamlamadan defalarca döndürülmüş ancak yine o kapıda o hitabı duyana kadar vazgeçmemişlerdir.  
Divane Mehmet Çelebi
Afyonkarahisar Mevlevi şeyhi.
                                      *
RAVLİ

Popüler Yayınlar