11 Aralık 2012 Salı

ŞEVKAT ŞİKÂYET ŞIMARTILMA TUZAĞA TERK TEHDİT TELKİN TEDİRGİNLİK TERCİH TAKDİR ÜZÜNTÜ VİCDAN: YENİLDİĞİ YÜZLEŞME YIPRANMAK YANLIŞ SONUÇ YAŞAM YANILGI YÜZ YÜZE GELMEK YENİLGİ: YAS YAŞ YAPMAK YARAMAZ ZARAR ZEHİRLİ PEDOGOJİ ZAMAN ZORUNLUK ZIDDİYET ZEVK

ŞEVKAT:                                                     
Şevkat (Acıyarak, esirgeyerek sevme) ve anlayış karşılıklı olduğu zaman en büyük ödülün bu olduğunu anladım.

 ŞİKÂYET:
Elde etmek istediklerimin hakkım olduğu düşüncesinde olarak ve karşılığını alamadığım zaman yaptığımın farkına vardım.

Bu durumu çok önemsediğimde şikâyet hastalığına tutulduğumu ve herşeyden şikâyetçi olmaya başladığımın farkına vardım.

Hiçbir şeyin kendi isteğime göre olmadığını anladım ve kabul ettim. Kazanımlarımı elimde tutmanın daha sağlıklı olacağının farkına vardım.

ŞIMARTILMA:
Hazır bulmayı alıştığım zaman, öz-disiplinim konusunda ciddi sorunlar oluşturduğumu gördüm.

Yumuşak başlı ve şevkatli ebebeynin açtığı sorun olduğunun farkına vardım.

Çocuklarımı yavaş yavaş kendi kaynakları ile yaşamaya yöneltmekle disipline etmenin doğru bir davranış olacağının farkına vardım ve önemini anladım.

TUZAĞA:
Tuzağa düşmemek için ihtiyacım için liste çıkartırım.
Problemin ne olduğunu kendime sorarım.

Gerçek ihtiyacım olanları imkânıma göre sıralarım.
Yanlışı görmemezlikten gelmem.

Baktığına dikkat ederim.           

Mantıklı tepki göstermeye çalışırım, çünkü duygusal tepkilerde kusur bulma hatası yapacağımın farkındayım.

Mantıklı alanda yaptıklarım rahatsız etmiyor.

Okuduğum, duyduğum, yaşadığım olaylardan ders almam için bu konularda doğru sorular sormam, iyice anlayamak için gerekli ve önemli olduğunun farkındayım.

Doğru yanıtların gelecekteki hataları önlemedeki önemini anladım. Yanlış yaptıklarımı gönüllü olarak itiraf ettikçe değişim ve gelişim sağladığımın farkına vardım.

Kendimi geliştirmenin önceliğinin farkına varmakla olduğunu anladım. Suçlamanın çözüm getirmediğini anladım.

Güvensiz insanların dinlemeden, anlamadan suçladıklarını gördüm ve sonuçta kaybettiklerini gözlemledim.

TERK:
Birini terk ettiğinde, bazı değişimlerin olduğuna ilişkin kanıt görene dek geri dönmem.

Terk ettiğin eşin ise kendine çeki düzen verene dek ayrı kalabilirsiniz.

TEHDİT:
Tehdit olması kötüdür fakat berbat değildir.

Duruma katlanabilirim, gerekeni yapabilirim ve kendimi bu koşullar altında kabul edebilirim.

Tehlike yaşamın bütününü içerdiğinden farkında olan kadınlar ve erkekler tehlikeleri göze almaktan korkmazlar.

TELKİN:
Telkin (düşünce aşılama) yaparken işe yaraması için, mantıklı (akla uygun doğru düşünme) ve gerçekçi (gerçeği olduğu gibi gören ve ona göre davranan) olmasına çok dikkat ederim.

Sağlıklı duyguların akılcı telkinlerden ve tercihlerin dile getirilmesinden olduğunu anladım.

Akılcı telkinlerin esnek olduğunu, kesinlik taşımadığını, mantıklı olduğunu ve gerçekçi olduğunu anladım.

Sakinliğimi koruyarak, gelecekteki isteklerimi elde etmenin bir yolunu bulabilileceğimi biliyorum.

Akılcı telkinin maddi dayanağının olduğunu, bir anlam taşıdığını, tarafsız ve zekice verilen yargılarla benimsenip belirlendiği için gerçekçi, tutarlı, mantıklı,  örnekle varılan sonuçlar ile verilen sözlere uyduğunu anladım. 

Amaçlarıma ulaşmama olanak sağlıyor ve sorunlarımın üstesinden gelmek için beni teşvik ettiğni anladım.

Yaşamında, herkes kendi doğrularını telkin etti.

Seçim yapmama fırsat verilmeden birbiri üstüne telkinler devam etti.

Şimdi akıllıca kendi doğru telkinlerimi kendime defalarca söyleyerek kendimi ikna etmeye çalışıyorum.

Eskiden ve yanlış olarak telkin edilerek inandırılmışları atmak kolay olmuyor.

Yaşamımda zehirli pedogoji dediğimiz yanlış telkinlerin farkına varmayı, seçmeyi, tercih yapmayı ve anlayıp temizlenmeyi önemseyerek çalışıyorum ve savaş yapıyorum.

Bu savaşın kolay olmadığını biliyorum ama kendini kendin denetim altına almak için bunun vazgeçilmez ve devamlı bir uğraşı olduğunun farkındayım.

Bu uğraşıyı vermezsem sıradan biri olarak dünya hayatını tamamlayacağımı ve unutulanlar arasına katılacağımın farkındayım.

TEDİRGİNLİK:
Tedirginlik (rahatı kaçmış, huzuru kalmamış) duyduğum zaman rahatsız oluyorum, sosyal toplantılardan kaçıyorum, keyif alacağım etkinliklerden kendimi mahrum ediyorum.

Bu duygu güçlük çıkarıyor, sıkıntı veriyor ama katlanabiliyorum ve çözümü hoşgörüde arıyorum.

TERCİHLERİM:
Tercihlerim tabii ki olacak, başkasının istediği gibi davranmama neden yok.
Hayatı böyle kabul ediyorum.

Hoşlanmıyorum ama katlanabilirim diyerek, gereksiz yere, başkası istiyor diye, neden acı çekeyim.

Bu duruma düşmemek için karşındakine tercihlerimi mutlaka söylerim.

TEHLİKE:
Tehlikeyi atılmazsan, hiç bir şey kazanamayacağımın farkındayım.

TARTIŞMA:
Tartışma her insanın sevmediğinin farkındayım.

Bunun için kökten, temelden, dipten, fikrini sabitleyenlerle tartışmaya girmem, sonuçta kırgınlıkla ayrılacağımın farkına vardım.

TAKDİR:
Takdir edilmeyi başkasından beklemem, kendime düşen görev ve sorumluluğumu güzelce yerine getiririm.

UTANGAÇ:
Utangaç olduğum zaman, kendisime gülünmesinden, hakkımda kötü düşünülmesinden, böylece küçük düşürülmekten ve aşağı olduğumu hissetmekten, dışlanmaktan korktuğumun farkına vardım.


Değersiz olduğuma inandığım ve herkesin bu inançta olduğunu sandığım zaman reddedilmekten korktuğumu anladım.

Gözlerimi başkasının bakışlarından kaçırdığımın farkına vardım. Yüzümün kızardığını gördüm.

Pısırık bir şekilde el sıkıştığımın farkına vardım.
Başka birinden daha iyi yapabileceğim bir şey olmadığını göremez oldum.

Utangaçlığı yenmek için anlamlı karşılaştırmalar yapmaya başladım.

Başkalarından aşağı olmak değersizlik anlamına gelmediğinin farkına vardım.
İnsanlarla çocuk ve yaşlıdan başlayarak konuşmaya sonra çekindiğim ve korktuğum kişilerle sohbet etmeye başladım ve iyi sonuçlar aldım.

UZUN:
Uzun vadeli hedeflere ulaşmamı engelleyecek, kısa vadeli hazlardan vazgeçmenin doğru olacağının farkına vararak anladım.

ÜZÜNTÜ:
Üzüntüyü yıkıcı bir deprasyona girince, suçluluk duygusuna kapılınca, düşmanlık duygusu veya bana adil davranılmadığını hissettiğim zaman duyarım.


Ancak acı vermesine izin vermeden bu sorunun üzerine giderek kendime sorular sorarak yüzleşirim ve bir şekilde hallederim. Toplumun üzerinizdeki baskısı kaçınılmaz olduğunun farkındayım ve olacağını biliyorum.

Yaşamın beni çökertmesine izin vermemeye çalışırım.

VİCDAN:
Vicdan (kişiyi, kendi davranışları hakkında bir yargıya varmaya iten duygu) doğru olanı yaptıkça, çıkarlarımın ve taraf tutmanın tesiri altına olmadıkça, rahatsız olmadığının farkına vardım.

                                                       

YENİLDİĞİM:
enildiğim zaman telaşlanırım, soğukkanlılığımı yitiririm, paniğe kapılırım, öfke duyarım.

Yapacağım şeyin incelikle zor da olsa kabul etmek olduğunun farkındayım. Bir sonrakine hazırlanmaya başlamanın en doğru yol olduğuna inanarak çalışmaya başlarım

YANLIŞ:
Yanlış olan şeyin hareketin değil, o hareketin amacı olduğunu anladım.

YARGI:
Davranışlarınımı yargılarım, yapabildiğim kadar düzeltirim ve hatalarımdan ders alırım.

Fakat kişiliğimi yargılamam. İşe yaramadığıma, değersiz, tümüyle istenmeyen veya kötü olduğuma inanmam.

Utanmam gerektiğine inandırmamın saçmalık olduğunun farkındayım.

Davranışlardan dolayı kişileri yargılama hakkına sahip değilim, istediğim gibi davranmıyor diye ayıplamaya hakkımın olmadığımın farkındayım.

YÜZLEŞME:
Istırap veren olguyla çekinmeden, korkmadan yüzleşirim.

Kendi isteğimle yüzleşmem acı verse bile öz-güvenim için önemli olduğunu biliyorum ve farkındayım. 

Çabuk toparlanmak için çok gerekli olduğunun bilincinde olarak sağlıklı düşünceye ulaşmam için önemli olduğunun farkına vardım. Kortuğum zaman yüzleşmekten kaçtım, ama bunalımlı duyguların içinde kendimi kaybetmeye başladığımın da farkına vardım.
 
Değişmem gerektiğine ve bu konuda kararlı olmamın iyi sonuçlar vereceğine inandım.

Kötü bir durum içinde iken daha da kötüsüne gidecek bir yönelişi ancak yüzleşmekle o noktada durdurabileceğimi ve iyiye döndürebileceğimin farkına vardım.

Vereceği rahatsızlığa katlanabileceğimi anladım. Geleceğimle ilgili aptalca felaket senoryaları yazmayı bir kenara bırakıp çıkacak fırsatlardan birini yakalamaya çalışmanın çok faydalı olacağını anladım.

Yüzleşmekten kaçarsam peşinen korkak, suçlu, hasta olarak tanımlanacağımı anladım.

Yüzleşmenin zor olduğunun farkında olarak çok daha zorunun kaçmak olduğunu sonuçları itibariyle farkına vardım, gördüm, anladım ve kendimi cesaretlendirdim.

Yüzleşmenin doğru olduğunu anladıktan sonra başka bir yanlış olan hesaplaşmaya asla girmemem gerektiğine inandım.

YAŞLI:
Yaşlı insanların çok alıngan olabilildiklerinin farkına vardım, iyi geçinmek için daha dikkatli davranmaya çalışıyorum.


YIPRANMAK:  
Fiziksel açıdan yıprandığım zaman akıl sağlığıma, tercihlerimde yanlışlık yaptığımda fiziksel sağlığıma zarar verdiğimin farkındayım.

YANLIŞ SONUÇ:
Yanlış sonuç çıkardığım zaman, hiç bir dayanağı olmayan olumsuz bir sonuç çıkarttığımın farkına vararak korkularımın, kuşkularımın, endişelerimin kontrol altında olmadığını anlıyorum ve duygu değerlendirmesinden mantık değerlenmesine hemen geçiyorum.

YAŞAM:
Yaşamımadilediğin gibi yaşama fırsatı veririm, farklı insanların da dilediği gibi yaşamasına izin veririm.

Yaşamı ister beğeneyim, ister beğenmeyeyim çok çalışmak, tekrar yapmak olduğunun farkına vardım ve bunu kabul etmekten başka seçeneğim olmadığı gerçeği ile yüzleştim.

 YANILGI:
Yanılgıya düştüğüm zaman herkesin hata yapabileceğini, hatasız insan olmayacağını ve hataya düşürmeyecek büyük gücün bende olmadığını anladım.

Hatasızlık beklemiyorum, yaşayarak öğrendim ki hiç bir şeyin garanti altına alınamaz.

Hatalarla yaşamanın normal bir yaşam olduğunun farkına vardım.

YÜZ YÜZE GELMEK:
Hayatın gerçekleri ile karşılaştığım zaman hayallerimin, tasarladıklarımın, beklentilerimin, korkularımın, endişelerimin yok olduğunu gördüm ve hemen başarabileceğim becerilerime yönlendim.

Değiştirmeye gücümün yetmediği durumlarda, acı gerçeklerle yüz yüze geldiğinde bu gerçekle yaşayabileceğimi öğrendim.

Hayal kırıklığına uğradım ama yaşamın devam ettiğinin farkına vararak hayatıma yeni bir düzen getirmek ve devam ettirmenin yararlı olduğuna inandım.

YENİLGİ:
Yenilgi kısa dönemli hoşlanma peşinde olduğum ve bunu alışkanlık yaptığım zaman oldu.

Duygularımı denetim altına alamadığımı, uzun vadeli hoşlanmayı düşünmediğinden olduğunu anladım.

Rahat edeceğim ve keyif alacağım bir düzenleme yaparak hergün nerede ve hangi saatte ne yapacağını planlayarak, yararlarını ve zararını zaman dilimleri içinde değerlendirerek hoş duygular içinde yaşayacağımın farkına vardım.

YAS:
Yas dönemine sınırlı zaman olarak herkesin ihtiyacı olduğu gibi benim de var.

Geleceğe dönük olumlu yaklaşım ve hızlı toparlanmam için çok gerekli olduğunun farkındayım.

Ölüm durumunda 7 si, 40 ı, 52 si gibi mevlüt okutarak yas durumunu sonlandırdıklarının farkındayım.

YAŞ:
Yaşlı olunca kuşkularım, korkularım, düş kırıklıklarım, kaygılarım, öz-güvensizliğim, üzüntüm fazla etkiler duruma geldi.

Gençken inançlıydım, öz-güven sahibi idim. 
Farkındayım ama böyle yaşamaya katlanabilirim.

Yaşlanınca çok alıngan oldum.
Söylenen sözün, yapılan bir davranışın kendisime karşı düşmanca olduğunu sanarak incindim veya öfkelenmedim.

Yaşlanınca sağır gibi ve kör gibi etrafımdaki kişi ve olaylara az ilgi duymanın ve az görmenin yaralı olacağının farkına vardım.

İyi geçinmek için; daha az görmek, daha az duymak ve az karışmanın ilişkileri bozmadığı, iyi geçinmek için böyle yapılmasının doğru olacağı bilincinde olarak yararına inandım zor da olsa böyle yapmaya çalışıyorum.

YAPMAK:
Yapmak, iyi yapmaktan daha önemli olduğunu anladım.
Sonuç pek parlak olmasa da başladığım işi mutlaka bitiririm.

İşi sıkı tutar ve sansımı zorlarım.
Kazanmak veya kaybetmeyi çok önemsemem.

Şimdi getirisi görülmese bile ileride getirisinin olacağını bilirim. Kaybetmekten korkmam, başarısız olursam mahcup olacağım korkusu için şimdiden gerekçeler aramam.

YARAMAZ:
Kendisimi hiçbir işe yaramaz hissedince öz-disiplinimi kaybettiğimin farkına vardım.

Belli yetenekler söz konusu olduğunda kendimi değersiz hissettim. Kendimi değersiz hissedersem olaylar ve uyaranlar karşısında ortaya korku çıkacağının farkına vardım.

Açık seçik, belli bir neden olmaksızın duyduğum korkunun nevroz olduğunu anladım.

Eğer kendimi işe yaramaz veya değersiz hissettiğim zaman kendim (öz-varlığım) ile davranışlarımı aynılaştırmaktan vazgeçerim. Yaptıklarımla kendimi yargılamaktan vazgeçtim.

Güçlü veya güçsüz olduğumda kendim ile eşitlemekten vazgeçerek azı çoğa mal etmekten vazgeçerim.

ZARAR:
Zarar ve ziyan görürsem kabüllenirim ve gücenmeden hoşgörü gösterirsem anında rahatlayacağımın farkındayım.

Güçlükle karşılaştığım zaman değiştirmeye çalışırım,  değiştiremiyorsam çekip gider, kendi yaşamıma başka bir yerde veya başkaları ile sürdürme ve huzur bulma şansı veririm.

ZEHİRLİ PEDOGOJİ:
Anam, babam, öğretmenlerim, din adamları gibi önemli kişiler tarafından kendimi korumam adına, kendim, başkaları ve dünya hakkında fazlaca olumsuz şeyler öğrettiler.

Ben de bunlara inanarak kendime zarar verdiğimin farkına vardım. Hassas ve kendim düşünmeyi yapamadığım bir zamanda, böyle haklı gösterilen dünya görüşlerine olduğu gibi inandım. Genellemeler yapılarak korku üzerimde eğemenlik kurduğunun farkına vardım Tuzak, yararlanılmak, saf durumuna düşmek gibi istenmeyen duruma düşmekten genelleme yapılarak korkutulduğumu ve böylece gelişmemin engellendiğinin farkına vardım.

Kendilerine bağladıklarını, muhtaç kılınarak güdüme hazır ve kullanabilir insan olarak ellerinde bulundurmak istediklerini anladım.

 ZAMAN:

Zamanı önem ve öncelik sırasına göre işlerimi yerine getirmek için düzenleme yaparsam en etkin biçimde tekrar ele geçiremeyeceğim zamanı doğru kullanmış olacağımın farkındayım.

ZORUNLUK:
Zorunlu gibi yerine getirdiğim yaptıklarım, her ne kadar ciddi sorun oluştursa oluştursun, ana sorunum olmadığının farkına vardım.

Zorunlu dediğim ana sorunumu gizleyen bir maske olduğunu anladım ve hep önemle hatırda tutuyorum.

ZIDDİYET:
Zıddıyet (karşıtlık, sevişmezlik, düşmanlık) karşımdaki insanda varsa karşılıklı konuşmak için uğraşmam, yarar sağlamayacağının farkındayım.

ZEVK:
Zevklerin geçici tadına vardıktan sonra bunları yeniden defalarca isteyeceğimin adeta bağımlı hale getireceğimin farkında olarak kendimi zevkin eline bırakmam.

                            *
RAVLİ

Popüler Yayınlar