Şevkat (Acıyarak, esirgeyerek sevme) ve anlayış karşılıklı olduğu zaman en büyük ödülün bu olduğunu anladım.
Bu durumu çok önemsediğimde şikâyet
hastalığına tutulduğumu ve herşeyden şikâyetçi olmaya başladığımın farkına
vardım.
Hiçbir şeyin kendi isteğime
göre olmadığını anladım ve kabul ettim. Kazanımlarımı elimde tutmanın daha
sağlıklı olacağının farkına vardım.
ŞIMARTILMA:
Hazır bulmayı alıştığım
zaman, öz-disiplinim konusunda ciddi sorunlar oluşturduğumu gördüm.
Yumuşak başlı ve şevkatli
ebebeynin açtığı sorun olduğunun farkına vardım.
Çocuklarımı yavaş yavaş kendi
kaynakları ile yaşamaya yöneltmekle disipline etmenin doğru bir davranış
olacağının farkına vardım ve önemini anladım.
TUZAĞA:
Tuzağa düşmemek için ihtiyacım için liste çıkartırım.
Problemin ne olduğunu kendime sorarım.
Gerçek ihtiyacım olanları imkânıma
göre sıralarım.
Yanlışı görmemezlikten gelmem.
Baktığına dikkat ederim.
Mantıklı tepki göstermeye
çalışırım, çünkü duygusal tepkilerde kusur bulma hatası yapacağımın
farkındayım.
Mantıklı alanda yaptıklarım
rahatsız etmiyor.
Okuduğum, duyduğum, yaşadığım
olaylardan ders almam için bu konularda doğru sorular sormam, iyice anlayamak
için gerekli ve önemli olduğunun farkındayım.
Doğru yanıtların gelecekteki
hataları önlemedeki önemini anladım. Yanlış yaptıklarımı gönüllü olarak itiraf
ettikçe değişim ve gelişim sağladığımın farkına vardım.
Kendimi geliştirmenin önceliğinin
farkına varmakla olduğunu anladım. Suçlamanın çözüm getirmediğini anladım.
Güvensiz insanların
dinlemeden, anlamadan suçladıklarını gördüm ve sonuçta kaybettiklerini
gözlemledim.
TERK:
Birini terk ettiğinde, bazı
değişimlerin olduğuna ilişkin kanıt görene dek geri dönmem.
Terk ettiğin eşin ise kendine
çeki düzen verene dek ayrı kalabilirsiniz.
TEHDİT:
Tehdit olması kötüdür fakat berbat değildir.
Tehdit olması kötüdür fakat berbat değildir.
Duruma katlanabilirim, gerekeni
yapabilirim ve kendimi bu koşullar altında kabul edebilirim.
Tehlike yaşamın bütününü
içerdiğinden farkında olan kadınlar ve erkekler tehlikeleri göze almaktan
korkmazlar.
TELKİN:
Telkin (düşünce aşılama) yaparken işe yaraması için, mantıklı (akla uygun doğru düşünme) ve gerçekçi (gerçeği olduğu gibi gören ve ona göre davranan) olmasına çok dikkat ederim.
Telkin (düşünce aşılama) yaparken işe yaraması için, mantıklı (akla uygun doğru düşünme) ve gerçekçi (gerçeği olduğu gibi gören ve ona göre davranan) olmasına çok dikkat ederim.
Sağlıklı duyguların akılcı
telkinlerden ve tercihlerin dile getirilmesinden olduğunu anladım.
Akılcı telkinlerin esnek
olduğunu, kesinlik taşımadığını, mantıklı olduğunu ve gerçekçi olduğunu anladım.
Sakinliğimi koruyarak,
gelecekteki isteklerimi elde etmenin bir yolunu bulabilileceğimi biliyorum.
Akılcı telkinin maddi
dayanağının olduğunu, bir anlam taşıdığını, tarafsız ve zekice verilen
yargılarla benimsenip belirlendiği için gerçekçi, tutarlı, mantıklı, örnekle varılan sonuçlar ile verilen sözlere
uyduğunu anladım.
Amaçlarıma ulaşmama olanak
sağlıyor ve sorunlarımın üstesinden gelmek için beni teşvik ettiğni anladım.
Yaşamında, herkes kendi
doğrularını telkin etti.
Seçim yapmama fırsat
verilmeden birbiri üstüne telkinler devam etti.
Şimdi akıllıca kendi doğru
telkinlerimi kendime defalarca söyleyerek kendimi ikna etmeye çalışıyorum.
Eskiden ve yanlış olarak
telkin edilerek inandırılmışları atmak kolay olmuyor.
Yaşamımda zehirli pedogoji
dediğimiz yanlış telkinlerin farkına varmayı, seçmeyi, tercih yapmayı ve anlayıp
temizlenmeyi önemseyerek çalışıyorum ve savaş yapıyorum.
Bu savaşın kolay olmadığını
biliyorum ama kendini kendin denetim altına almak için bunun vazgeçilmez ve
devamlı bir uğraşı olduğunun farkındayım.
Bu uğraşıyı vermezsem sıradan
biri olarak dünya hayatını tamamlayacağımı ve unutulanlar arasına katılacağımın
farkındayım.
TEDİRGİNLİK:
Tedirginlik (rahatı kaçmış, huzuru kalmamış) duyduğum zaman rahatsız oluyorum, sosyal toplantılardan kaçıyorum, keyif alacağım etkinliklerden kendimi mahrum ediyorum.
Tedirginlik (rahatı kaçmış, huzuru kalmamış) duyduğum zaman rahatsız oluyorum, sosyal toplantılardan kaçıyorum, keyif alacağım etkinliklerden kendimi mahrum ediyorum.
Bu duygu güçlük çıkarıyor, sıkıntı
veriyor ama katlanabiliyorum ve çözümü hoşgörüde arıyorum.
TERCİHLERİM:
Tercihlerim tabii ki olacak, başkasının istediği gibi davranmama neden yok.
Hayatı böyle kabul ediyorum. Tercihlerim tabii ki olacak, başkasının istediği gibi davranmama neden yok.
Hoşlanmıyorum ama
katlanabilirim diyerek, gereksiz yere, başkası istiyor diye, neden acı çekeyim.
Bu duruma düşmemek için karşındakine
tercihlerimi mutlaka söylerim.
TEHLİKE:
Tehlikeyi atılmazsan, hiç bir şey kazanamayacağımın farkındayım.
Tehlikeyi atılmazsan, hiç bir şey kazanamayacağımın farkındayım.
TARTIŞMA:
Tartışma her insanın
sevmediğinin farkındayım. Bunun için kökten, temelden, dipten, fikrini sabitleyenlerle tartışmaya girmem, sonuçta kırgınlıkla ayrılacağımın farkına vardım.
TAKDİR:
Takdir edilmeyi başkasından beklemem, kendime düşen görev ve sorumluluğumu güzelce yerine getiririm.
Takdir edilmeyi başkasından beklemem, kendime düşen görev ve sorumluluğumu güzelce yerine getiririm.
UTANGAÇ:
Utangaç olduğum zaman, kendisime gülünmesinden, hakkımda kötü düşünülmesinden, böylece küçük düşürülmekten ve aşağı olduğumu hissetmekten, dışlanmaktan korktuğumun farkına vardım.
Değersiz olduğuma inandığım
ve herkesin bu inançta olduğunu sandığım zaman reddedilmekten korktuğumu
anladım.
Gözlerimi başkasının bakışlarından
kaçırdığımın farkına vardım. Yüzümün kızardığını gördüm.
Pısırık bir şekilde el
sıkıştığımın farkına vardım.
Başka birinden daha iyi
yapabileceğim bir şey olmadığını göremez oldum.
Utangaçlığı yenmek için
anlamlı karşılaştırmalar yapmaya başladım.
Başkalarından aşağı olmak
değersizlik anlamına gelmediğinin farkına vardım.
İnsanlarla çocuk ve yaşlıdan
başlayarak konuşmaya sonra çekindiğim ve korktuğum kişilerle sohbet etmeye
başladım ve iyi sonuçlar aldım.
UZUN:
Uzun vadeli hedeflere ulaşmamı engelleyecek, kısa vadeli hazlardan vazgeçmenin doğru olacağının farkına vararak anladım.
Uzun vadeli hedeflere ulaşmamı engelleyecek, kısa vadeli hazlardan vazgeçmenin doğru olacağının farkına vararak anladım.
ÜZÜNTÜ:
Üzüntüyü yıkıcı bir deprasyona girince, suçluluk duygusuna kapılınca, düşmanlık duygusu veya bana adil davranılmadığını hissettiğim zaman duyarım.
Ancak acı vermesine izin
vermeden bu sorunun üzerine giderek kendime sorular sorarak yüzleşirim ve bir
şekilde hallederim. Toplumun üzerinizdeki baskısı kaçınılmaz olduğunun farkındayım
ve olacağını biliyorum.
Yaşamın beni çökertmesine
izin vermemeye çalışırım.
VİCDAN:
Vicdan (kişiyi, kendi davranışları hakkında bir yargıya varmaya iten duygu) doğru olanı yaptıkça, çıkarlarımın ve taraf tutmanın tesiri altına olmadıkça, rahatsız olmadığının farkına vardım.
Vicdan (kişiyi, kendi davranışları hakkında bir yargıya varmaya iten duygu) doğru olanı yaptıkça, çıkarlarımın ve taraf tutmanın tesiri altına olmadıkça, rahatsız olmadığının farkına vardım.
YENİLDİĞİM:
enildiğim zaman telaşlanırım,
soğukkanlılığımı yitiririm, paniğe kapılırım, öfke duyarım.
Yapacağım şeyin incelikle zor
da olsa kabul etmek olduğunun farkındayım. Bir sonrakine hazırlanmaya
başlamanın en doğru yol olduğuna inanarak çalışmaya başlarım
YANLIŞ:
Yanlış olan şeyin hareketin değil, o hareketin amacı olduğunu anladım.
Yanlış olan şeyin hareketin değil, o hareketin amacı olduğunu anladım.
YARGI:
Davranışlarınımı yargılarım,
yapabildiğim kadar düzeltirim ve hatalarımdan ders alırım.
Fakat kişiliğimi yargılamam.
İşe yaramadığıma, değersiz, tümüyle istenmeyen veya kötü olduğuma inanmam.
Utanmam gerektiğine
inandırmamın saçmalık olduğunun farkındayım.
Davranışlardan dolayı
kişileri yargılama hakkına sahip değilim, istediğim gibi davranmıyor diye
ayıplamaya hakkımın olmadığımın farkındayım.
YÜZLEŞME:
Istırap veren olguyla çekinmeden,
korkmadan yüzleşirim.
Kendi isteğimle yüzleşmem acı
verse bile öz-güvenim için önemli olduğunu biliyorum ve farkındayım.
Çabuk toparlanmak için çok
gerekli olduğunun bilincinde olarak sağlıklı düşünceye ulaşmam için önemli
olduğunun farkına vardım. Kortuğum zaman yüzleşmekten kaçtım, ama bunalımlı
duyguların içinde kendimi kaybetmeye başladığımın da farkına vardım.
Değişmem
gerektiğine ve bu konuda kararlı olmamın iyi sonuçlar vereceğine inandım.
Kötü bir durum içinde iken
daha da kötüsüne gidecek bir yönelişi ancak yüzleşmekle o noktada
durdurabileceğimi ve iyiye döndürebileceğimin farkına vardım.
Vereceği rahatsızlığa
katlanabileceğimi anladım. Geleceğimle ilgili aptalca felaket senoryaları
yazmayı bir kenara bırakıp çıkacak fırsatlardan birini yakalamaya çalışmanın
çok faydalı olacağını anladım.
Yüzleşmekten kaçarsam peşinen
korkak, suçlu, hasta olarak tanımlanacağımı anladım.
Yüzleşmenin zor olduğunun
farkında olarak çok daha zorunun kaçmak olduğunu sonuçları itibariyle farkına
vardım, gördüm, anladım ve kendimi cesaretlendirdim.
Yüzleşmenin doğru olduğunu
anladıktan sonra başka bir yanlış olan hesaplaşmaya asla girmemem gerektiğine
inandım.
YAŞLI:
Yaşlı insanların çok alıngan olabilildiklerinin farkına vardım, iyi geçinmek için daha dikkatli davranmaya çalışıyorum.
YIPRANMAK:
Fiziksel açıdan yıprandığım
zaman akıl sağlığıma, tercihlerimde yanlışlık yaptığımda fiziksel sağlığıma
zarar verdiğimin farkındayım.
YANLIŞ SONUÇ:
Yanlış sonuç çıkardığım zaman, hiç bir
dayanağı olmayan olumsuz bir sonuç çıkarttığımın farkına vararak korkularımın,
kuşkularımın, endişelerimin kontrol altında olmadığını anlıyorum ve duygu
değerlendirmesinden mantık değerlenmesine hemen geçiyorum.
YAŞAM:
Yaşamımadilediğin gibi yaşama fırsatı veririm,
farklı insanların da dilediği gibi yaşamasına izin veririm.
Yaşamı ister beğeneyim, ister
beğenmeyeyim çok çalışmak, tekrar yapmak olduğunun farkına vardım ve bunu kabul
etmekten başka seçeneğim olmadığı gerçeği ile yüzleştim.
YANILGI:
Yanılgıya düştüğüm zaman
herkesin hata yapabileceğini, hatasız insan olmayacağını ve hataya düşürmeyecek
büyük gücün bende olmadığını anladım.
Hatasızlık beklemiyorum, yaşayarak
öğrendim ki hiç bir şeyin garanti altına alınamaz.
Hatalarla yaşamanın normal
bir yaşam olduğunun farkına vardım.
YÜZ YÜZE GELMEK:
Hayatın gerçekleri ile
karşılaştığım zaman hayallerimin, tasarladıklarımın, beklentilerimin, korkularımın,
endişelerimin yok olduğunu gördüm ve hemen başarabileceğim becerilerime
yönlendim.
Değiştirmeye gücümün
yetmediği durumlarda, acı gerçeklerle yüz yüze geldiğinde bu gerçekle
yaşayabileceğimi öğrendim.
Hayal kırıklığına uğradım ama
yaşamın devam ettiğinin farkına vararak hayatıma yeni bir düzen getirmek ve
devam ettirmenin yararlı olduğuna inandım.
YENİLGİ:
Yenilgi kısa dönemli hoşlanma peşinde olduğum ve bunu alışkanlık yaptığım zaman oldu.
Duygularımı denetim altına
alamadığımı, uzun vadeli hoşlanmayı düşünmediğinden olduğunu anladım.
Rahat edeceğim ve keyif
alacağım bir düzenleme yaparak hergün nerede ve hangi saatte ne yapacağını
planlayarak, yararlarını ve zararını zaman dilimleri içinde değerlendirerek hoş
duygular içinde yaşayacağımın farkına vardım.
YAS:
Yas dönemine sınırlı zaman olarak herkesin ihtiyacı olduğu gibi benim de var.
Yas dönemine sınırlı zaman olarak herkesin ihtiyacı olduğu gibi benim de var.
Geleceğe dönük olumlu
yaklaşım ve hızlı toparlanmam için çok gerekli olduğunun farkındayım.
Ölüm durumunda 7 si, 40 ı, 52
si gibi mevlüt okutarak yas durumunu sonlandırdıklarının farkındayım.
YAŞ:
Yaşlı olunca kuşkularım, korkularım,
düş kırıklıklarım, kaygılarım, öz-güvensizliğim, üzüntüm fazla etkiler duruma
geldi.
Gençken inançlıydım, öz-güven
sahibi idim.
Farkındayım ama böyle
yaşamaya katlanabilirim.
Yaşlanınca çok alıngan oldum.
Söylenen sözün, yapılan bir
davranışın kendisime karşı düşmanca olduğunu sanarak incindim veya
öfkelenmedim.
Yaşlanınca sağır gibi ve kör
gibi etrafımdaki kişi ve olaylara az ilgi duymanın ve az görmenin yaralı
olacağının farkına vardım.
İyi geçinmek için; daha az
görmek, daha az duymak ve az karışmanın ilişkileri bozmadığı, iyi geçinmek için
böyle yapılmasının doğru olacağı bilincinde olarak yararına inandım zor da olsa
böyle yapmaya çalışıyorum.
YAPMAK:
Yapmak, iyi yapmaktan daha önemli olduğunu anladım.
Sonuç pek parlak olmasa da
başladığım işi mutlaka bitiririm. Yapmak, iyi yapmaktan daha önemli olduğunu anladım.
İşi sıkı tutar ve sansımı
zorlarım.
Kazanmak veya kaybetmeyi çok
önemsemem.
Şimdi getirisi görülmese bile
ileride getirisinin olacağını bilirim. Kaybetmekten korkmam, başarısız olursam
mahcup olacağım korkusu için şimdiden gerekçeler aramam.
YARAMAZ:
Kendisimi hiçbir işe yaramaz
hissedince öz-disiplinimi kaybettiğimin farkına vardım.
Belli yetenekler söz konusu
olduğunda kendimi değersiz hissettim. Kendimi değersiz hissedersem olaylar ve
uyaranlar karşısında ortaya korku çıkacağının farkına vardım.
Açık seçik, belli bir neden
olmaksızın duyduğum korkunun nevroz olduğunu anladım.
Eğer kendimi işe yaramaz veya
değersiz hissettiğim zaman kendim (öz-varlığım) ile davranışlarımı
aynılaştırmaktan vazgeçerim. Yaptıklarımla kendimi yargılamaktan vazgeçtim.
Güçlü veya güçsüz olduğumda
kendim ile eşitlemekten vazgeçerek azı çoğa mal etmekten vazgeçerim.
ZARAR:
Zarar ve ziyan görürsem kabüllenirim ve gücenmeden hoşgörü gösterirsem anında rahatlayacağımın farkındayım.
Zarar ve ziyan görürsem kabüllenirim ve gücenmeden hoşgörü gösterirsem anında rahatlayacağımın farkındayım.
Güçlükle karşılaştığım zaman değiştirmeye
çalışırım, değiştiremiyorsam çekip
gider, kendi yaşamıma başka bir yerde veya başkaları ile sürdürme ve huzur
bulma şansı veririm.
ZEHİRLİ PEDOGOJİ:
Anam, babam, öğretmenlerim, din
adamları gibi önemli kişiler tarafından kendimi korumam adına, kendim,
başkaları ve dünya hakkında fazlaca olumsuz şeyler öğrettiler.
Ben de bunlara inanarak
kendime zarar verdiğimin farkına vardım. Hassas ve kendim düşünmeyi yapamadığım
bir zamanda, böyle haklı gösterilen dünya görüşlerine olduğu gibi inandım. Genellemeler
yapılarak korku üzerimde eğemenlik kurduğunun farkına vardım Tuzak,
yararlanılmak, saf durumuna düşmek gibi istenmeyen duruma düşmekten genelleme
yapılarak korkutulduğumu ve böylece gelişmemin engellendiğinin farkına vardım.
Kendilerine bağladıklarını,
muhtaç kılınarak güdüme hazır ve kullanabilir insan olarak ellerinde
bulundurmak istediklerini anladım.
Zamanı önem ve öncelik
sırasına göre işlerimi yerine getirmek için düzenleme yaparsam en etkin biçimde
tekrar ele geçiremeyeceğim zamanı doğru kullanmış olacağımın farkındayım.
ZORUNLUK:
Zorunlu gibi yerine getirdiğim yaptıklarım, her ne kadar ciddi sorun oluştursa oluştursun, ana sorunum olmadığının farkına vardım.
Zorunlu gibi yerine getirdiğim yaptıklarım, her ne kadar ciddi sorun oluştursa oluştursun, ana sorunum olmadığının farkına vardım.
Zorunlu dediğim ana sorunumu
gizleyen bir maske olduğunu anladım ve hep önemle hatırda tutuyorum.
ZIDDİYET:
Zıddıyet (karşıtlık, sevişmezlik, düşmanlık) karşımdaki insanda varsa karşılıklı konuşmak için uğraşmam, yarar sağlamayacağının farkındayım.
Zıddıyet (karşıtlık, sevişmezlik, düşmanlık) karşımdaki insanda varsa karşılıklı konuşmak için uğraşmam, yarar sağlamayacağının farkındayım.
ZEVK:
Zevklerin geçici tadına
vardıktan sonra bunları yeniden defalarca isteyeceğimin adeta bağımlı hale
getireceğimin farkında olarak kendimi zevkin eline bırakmam.
*
RAVLİ