Bir gün yolda bir kör durmuş,
ağzını açmış, Allah demedeydi.
Nuri, ondan Tanrı adını
duyunca sabredemedi, yanına koştu.
Sen onu ne bilirsin? Dedi.
Biliyorsan niye hayattasın
ya? Dedi.
Bu sözü söyler söylemez
kendisinden geçti.
Adeta özlem çeken canı, bedeninden
çıktı, ölüp gitti derdin.
O coşkunlukla çölün yolunu
tuttu.
Yolda bir kamışlık vardı.
Kendini öyle bir attı ki
bedeni yaralandı.
Paramparça oldu.
Bedeninden o kadar kan aktı
ki nihayet akan kanlarla beraber ruhu da çıktı gitti.
Gidip onu ölmüş, her yanı
kanlara bulanmış gördüler.
O Tanrı yolunda ölen erin
göğsünden akan kan, her kamışın üstüne Allah yazısı yazmadaydı.
*Neyi böyle dinlemek, ney
sesiyle ölmek, kanlara bulanıp uyumak gerek.*
*Sevgilinin adını duyunca böyle ol.*
*Aşkta canınla oynamazsan,
aşkın gerçek anlamından farklı olarak başka bir kavram içindesindir.*
*Aşk yolunda sır sahibi
olursan aşkın doğruluğu ile canından geçer, canınla oynarsın.*
***
İLAHİNAME.2 FERİDÜDDİN-İ
ATTAR M.E. B. YAY. 392
*
Ney çalan nefesini, HU diye neyin içine üfler. Hu, o demektir.
Bundan kastedilen Allah’tır.
Ney dinleyen, Haşr suresi son
üç ayetini anlamını kulaktan uyarı alarak aklına, oradan kalbine, oradan
gönlüne indirerek canı ile manevi âleme geçerler.
Herkes ney çalabilir ama
neyzen olamaz.
Neyzen Hu nefesinin manasını
bilir, öyle üfler.
Dinleyen bilinçli olmasa bile
manevi âleme gider.
Canla oynamak: Hayatını,
yaşayışını önemsemeden davranmaktır.
Kalpte bulunan, Allah âlemine
gören Allah bağışına sır denir.
Sır gizli yardım için
kullanılır.
Sır ruha benzer, Allah
nurunun kendini gösterdiği bir noktadır.
*
RAVLİ