7 Aralık 2012 Cuma

MEVLANA VE SEN DİLİYLE KONUŞMAK

Dostlardan bir aziz büyük bir toplantıya rastladı.

Bu toplantıda herkes her hususta muhtelif şeyler okuyor ve kendi üstünlüklerini göstermeye çalışıyorlardı.

O aziz hiçbir şey söylemiyordu.

Mevlana Hazretleri “ Ey arkadaş, sen niçin bir bilgi göstermiyorsun “ diye ondan sordu.

Aziz “ Bu, büyükler toplantısı olduğu için vehme (kuruntu, yersiz korku, şüphe, tereddüt) düştüm “ dedi.

Mevlana ağzını açsaydın, biz senin dilinle konuşurduk “ buyurdu.

                                       ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                       ***
Neler öğrendik:

Ben diliyle konuşanların olduğu bir ortamda aziz (sayın, muhterem, sevgili) olan kişilerin sustuğunu öğrendik.

Kendini öne çıkaranların olduğu yerde aziz kişilerin sorulmadan konuşmadıklarını öğrendik.

Hazreti Mevlana’nın her seviyedeki kişi ile sen dili ile konuştuğunu öğrendik.

İşte böyle yaren,

Ben dilinden vazgeçersen başkalarını da dinlemeye, anlamaya, iletişim kurmaya başlarsın.

Sen dilini kullanabilmen için kendini ve ait olduğun toplumun kökleşmiş yapısını ve insanların söz ve vücut dilini önceden öğrenmiş olman gerekir.

Ha deyince sen dili konuşulmaz.

Bil ki, birikimin ve bilginin uygulamalarını öğrenerek ve deneme yanılma metoduyla yaşayarak ders alırsan olur.

Ben dilini iyi öğrendikten ve uyguladıktan sonra “O” dili başlar.
Her dilden hikâyelerle veriyoruz ancak daha sen öğreniyorsun.

Sonra öğrendiklerin o kadar çoğalması lazım ki biliyorum diyesin.
Aşamalarla bu güzel yoldan gidiyoruz.

Allah yar ve yardımcımız oldukça “Ben” ve “Benlikten” vazgeçtikçe “sen” perdeleri açılır.

“Sen” demekten vazgeçince de “O perdesi açılır inşallah.

                                         *
RAVLİ

Popüler Yayınlar