Şeyh Seyfeddin-i Baharzi’nin
oğlu Müzhireddin Konya’ya gelince bütün ulular ve faziletli kişiler onun ziyaretine
gitti ve onu son derece ağırladılar.
Tesadüfen o günü de Mevlana
Hazretleri bütün dostlarla birlikte Meram mescidine gitmişlerdi.
Şeyh Müzhireddin “ Acaba
benim Konya’ya geldiğim haberi Mevlana’nın mübarek kulağına gitmemiş mi?(ki
beni ziyaret etmedi)
Çünkü” Bir memlekete gelen
ziyaret edilir” denilmiştir dedi.
Meğer Mevlana’nın
arkadaşlarından bir danişment (bilgin-âlim), onun bu sözünü işitti.
Öte tarafta Mevlana
hakikatleri takrir (sağlamlaştırmak için anlatma) sırasında birdenbire
“Ey kardeş, gelen biziz sen
değilsin.
Sen ve senin gibilerin bizi
ziyaret etmeleri ve bizimle müşerref (Şereflenmeleri) olmaları lazımdır” demeğe
başladı.
Mecliste bulunanlar” Mevlana
Hazretleri nereye ve kime hitap ediyor” diye bu nükte ve işarete şaştılar.
Ondan sonra Mevlana “ Biri
Bağdat’tan geldi, öteki kendi ev ve mahallesinden dışarı çıktı.
Hangisini ziyaret etmek daha
iyi olur” diye bir misal getirdi.
Orada bulunanlar “ Bağdat
ülkesinden geleni ziyaret etmek daha iyi olur.
Onu ziyaret edip ağırlamak
vacip olan şeylerdir” dediler.
Mevlana “ Hakikatte biz mekânsızlık
Bağdat’ından geldik.
Bu aziz şehzade ise bu
dünyanın bir mahallesinden geliyor.
O halde onun bizi ziyaret
etmesi lazımdır.
Bizim onu ziyaret etmemiz
icap etmez.
Şiir:
“Biz, Mansur’un (Ene’l Hak=
Ben tanrı’yım) demesinden ve darağacına (idam edilmesi) çekilmesinden çok evvel
ruh âleminin Bağdat’ında (ene’l Hak) demişlerdeniz”
Bunun üzerine müritler
sevindi ve şükrettiler.
Bu hikâyeyi anlatan buyurdu
ki:
“Şehre geldiğim vakit
Muzhireddin’in müritlerinden ‘Şehzadeniz bu gün ne hikâye etti’ diye sordum.
Onlar olduğu gibi bu
hadisenin hikâyesini anlattılar.
Benim, bu haberi işittikten
sonra aklım başımdan gitti.
Bunu şehzadeye bildirince
kalktı, yaya olarak Mevlana Hazretlerine ziyarete geldi.
Başını açarak hakkı teslim
etti.
Onu samimiyetle sevenlerden
oldu ve Mevlana’ya
“Babam senin hakkında ne
yap-yap, demirden çarık giy ve eline demirden bir asa al, Mevlana’yı aramaya
git.
Çünkü o ulu kişinin sohbetine
nail olmak farzlardan biridir” buyurmuştu.
Mevlana’nın yüceliği babamın
söylediğinin yüz bin mislidir.
Şiir:
“Senin
olgunluğunu vasf etmek için ne söyleseler yine de bir şey söylemiş değillerdir.
Sen
söylediklerinden yüz bin kere daha kemal sahibisin” dedi.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik.Mevlana’nın arkadaşının işittiği bir sözü, Mevlana Hazretlerinin de oradaymış gibi duyduğunu öğrendik.
Büyükler ziyaret edilir
yerine memlekete gelen ziyaret edilir sözü kullanılarak ve bahane edilerek
büyüğün küçüğü ziyaret etmesi için sebep olmadığını öğrendik.
Mevlana Hazretlerinin Tanrı
ile bütünleşmiş olduğunu öğrendik.
(Ene’l Hak) Tanrı ile bütünleşmiş
olanların kullanabileceği sözdür. Kişinin kendini Tanrı’da yok ederek sonra
varlığa dönmesi olarak anlamalıyız.
Kişi etrafındakilerin saygı
ve övgülerinden bazen şaşırır, kendinden üstün kişi yok sanır.
Müslüman hataya düştüğü zaman
uyarıldığında hemen hatasını düzeltir, haklının hakkını verir.
Bir insanın yüceliğini ancak
ona yaklaşırsan fark edersin, görürsün, anlarsın ve gerekli saygıyı
gösterirsin.
Yaren,
Hazreti Mevlana müritleri
tarafından şişirilerek yüceleştirilmiş biri asla değildir.
O’nun yüceliğini sen ben
takdir edemeyiz.
Ancak anlamaya çalışarak
faydalanırız.
Sofrasından bize verdikleri
bize yeter.
*
RAVLİ