Birden bire Zeki Kavval (Def
çalıp şarkı söyleyen)kapıdan içeri girdi ve sırları açıklamaya başladı.
Bunun üzerine Mevlana “ Şimdi
Zekinin fütuhatı (zaferi) Mekki’nin fütuhatından (zaferinden) daha iyidir “
deyip sema’a başladı.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
MUHİDDİN-İ ARABÎAsıl ası Ebubekir Muhammed bin Ali’dir.
Meşhur bir mutasavvıftır.
560 Hicri (1165 M ) de İspanya’nın
Murcie şehrinde doğmuş, oradan Sevile şehrine gelmiş, bu şehirde 30 sene kadar
hadis dersi aldıktan sonra Tunus’a geçmiş, buradan da önce Mekke’ye uğramış,
sonra Bağdad’ı, Halebî, Musul’u e Küçük Asya’yı gezmiştir.
En sonunda Şam’a gelerek
orada 638 h. (1240 M )
de ölmüştür.
Tasavvufta Panteizmi (Tanrı her şeydir, her şey Tanrı’dır) kuvvetle müdafaa edenlerden biridir.
En meşhur eseri Fütuhat-ül
Mekki’yedir.
*
Muhiddin-i Arabî
hazretlerinin vefatından sonra bazı ehli keşif sahipleri onun kabir âlemindeki
haline nazar etmişler e şu vaka ile karşılaşmışlar.
Sorgu melekleri Muhiddin’in
yanına gelmişler e herkese sorulan soruyu sormuşlar o:
- Biz bizimde bizde idik, biz
bizimle bize geldik, bizi bizimle bizden mi sorarlar!
Deyince melekler bu cevaptan
bir şey anlamamışlar.
Tarafı İlahiden bir ses
gelmiş.
- Muhiddin’imi rahat bırakın.
Onun sözlerini dünyada bile
anlayan azdır.
Sözleri doğrudur.
*
Neler öğrendik:
Herkes için anlaşılan,
sevilen bir şarkı anlaşılmayan birçok değerli bir eserden daha kıymetli
olduğunu öğrendik.
Eser çok değerli olabilir
ancak o değere yaklaşabilenler onun kıymetini anlarlar.
İşte böyle yaren,
Anlayışımızı bilgi ve
bilenlerin ışığında düşünceyi geliştirerek geliştirmeliyiz ki anlayabilelim,
anlatabilelim.
Anlayana az söz yeterlidir.
Anlamayana ne kadar anlatılsa
anlamaz üstelik de kötüler.
Zafer anlamak ve anlatmakla
elde edildiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ