Birçok faydalı sözlerden
sonra şeyh Sadreddin “ Bu gece ben melekût âlemine çıktım.
Birçok perdeler kalktı.
Mevlana Hazretlerini şan
şerefle dolu olan yüce arşta ayakta durur gördüm.
Ona nasip olan bu yakınlık
hiçbir veliye nasip olmamıştır” dedi.
İkinci gün Pervane büyük bir
itikatla (gönülden tasdik ederek inanma) şehrin büyükleriyle beraber Mevlana’yı
ziyarete geldi, tam bir edeple oturdu.
Pervane o hikâyeyi anlatmadan
evvel, Mevlana “ Emir Muineddin, o mana doğrudur ve şeyhin gördüğü gibidir.
Fakat biz şeyhi orada
göremedik” buyurdu.
Hemen sema oldu ve bu gazele
başladı:
ŞİİR:
“ Eğer benim arkadaşımsan,
söyle dün ne idi?
Bu gönülle o şarap satan
sevgili arasında ne vardı?”
“ Eğer bizim yüzümüzü dün
gözünle gördünse,
Bana o küpeler (söz ve duyuş)
arasında ne olduğunu söyle.”
“ Eğer sen benimle aynı
tarikatta (yolda) ve sırdaş isen söyle!
O hırka giyen şeyhin şekli ne
idi?”
“Eğer fakirsen ve söylenilmemiş
bir sır işitmek istiyorsan,
Söyle o sessiz natıkın (söz
söyleyenin) işareti ne idi?”
“ Eğer ins ve cinsin aslının
nereden olduğunu bilmek istiyorsan, asıl birdir.
O halde bu vahşet (yabanilik)
ne idi?”
“ Eğer biz aşkın maksat
defterini başı değilsek,
Bu binlerce defterler ve bu
haberlerle söylenen sözler ne idi?”
Pervane’nin bu durum
karşısında söz söylemeğe mecali kalmadı, baş koyup hemen kalktı.
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
“MEVLANA VE MELAKUT ÂLEMİ”
bloğdan okumalısın.
Neler öğrendik:
1.
Büyükleri yüksek
âlemde görebileceğimizi ancak büyüklerimizin de bizi görmeleri için o seviyede
görülebilecek bir yere çalışmalarımızla çıkmamız gerektiğini öğrendik.
2.
Büyüklerden sanki
arkadaş gibi bahsetmenin doğru olmadığını öğrendik.
3.
Büyüğümüzün
şeklini görebileceğimizi ancak Tanrı ile arasında ne olduğunu göremeyeceğimizi
öğrendik.
4.
Yakın olarak
gördüysek onun Tanrı ile konuşmalarını da duymamız gerektiğini öğrendik.
5.
Kendimizi
büyüklere yakın görürsek sırlarından söylememiz gerektiğini öğrendik.
6.
Sır sahibi
olduğumuzu söylersek Tanrı’dan aldığımız işaretleri söylememiz gerektiğini
öğrendik.
7.
Büyüğü ayrı
kendini ayrı büyük görürsek insanların ve cinlerin aynı asıldan olduğunu
bilmediğimiz ortaya çıktığını öğrendik.
8.
Aslın bir
olduğunu anlayamazsak yabani kalacağımızı öğrendik.
Melekût âleminde ses, söz,
kulakla iletişim yoktur.
Göz göze bakışla konuşulur,
iletişim sağlanır.
Bakışla sözü kulağınla duymuş
gibi duyarsın, sözünü düşünerek baktığın zaman iletirsin.
Tanrı yüzünü görmek işte
budur.
O sana bakar, sen mana ile
anlarsın.
Mevlana hazretlerinin ısrarla
‘mana’ demesinin sebebini iyi anlamalısın.
Manayı anlamazsan Tanrı’nın
sözünü hiç anlamazsın.
Uzaktan görmek yetmez, yüksel
ve yaklaş, soracağını gönlünden geçirdiğin zaman cevap alabilecek duruma
gelmelisin.
Melekût âlemindeyim dediğin
zaman bu özelliklere sahip olmalısın.
*
RAVLİ