7 Aralık 2012 Cuma

MEVLANA VE KOKU ALGISI

Mevlana Hazretleri buyurdu ki:

İnsanın sözü onun kokusudur.

Onun nefesinin kokusundan kendi nefsi anlaşılabilir,
Yeter ki insanın burun delikleri nezleden tıkanmış olmasın.

ŞİİR:
Doğruluğun ve aldatıcı yalanın kokusu misk ve sarımsak gibi nefeste belli olur.

Eğer sen, dostun on gönlü olduğundan ötürü layıkıyla tanımıyorsan, hastalanmış olan burnundan şikâyet et

Çünkü Kuran’dan Tanrı’nın,
Hadisten Mustafa’nın kokusu ve
Bizim sözlerimizden de bizim kokumuz gelir.

                                        ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                         ***
Öğrendik:

1.   İnsanın sözlerini okuyarak ve dinleyerek, bilgi ışığında, farkında ve tarafsız olarak değerlendirdiğimiz zaman sayısız gizlenmiş ve gözükmeyen verileri elde edeceğimizi öğrendik.

2.    Sözleri değerlendirerek o kişinin isteklerini ve amaçlarını anlayabileceğimizi öğrendik.

3.   (Nezle) Farkında olmamızı engelleyen takıntılı düşünceler etkisinden, taraftar olmaktan, geçmişin hesaplaşmasından, geleceğin kaygısından kurtulmuş olarak anı yaşayan olarak doğru değerlendirme yapmamız gerektiğini öğrendik.

4.   Nefesin; söylenen sözün kuvveti ve kişide gittikçe artan etkisi olduğunu öğrendik.

5.   Sözün fiziksel duyumunu hemen algıladığımızı, kimyasını değerlendirdikten sonra anlayıp tepki olarak ifade edebildiğimizi öğrendik.

6.   Koklama, birçok hayvanların doğaya uyumu için özellikle önemli olduğunu öğrendik.

7.   İnsanlardaysa görme ve işitme duyumları bu görevi başarıyla yerine getirdiklerinden koku duygusuna az önem verdiklerini öğrendik.

8.   Söz; görme ve işitme duyumları gibi uzaktan algılanabilen bir duyudur.

9.   Söz ve ağzında kendini gösteren tat duyumları kimyasal duyumun ürünüdür ve birlikte çalışırlar, birbirine geçiş sağlarlar.

10. Sözün karakteri hoş olan çekicilik ve hoş olmayan iticiliktir.

11. Söz, insanların dilleri aracığıyla birbiriyle kurdukları ilişki olup dil aracığıyla gerçekleştiren bilgi alışverişi, insansal gelişmede en büyük etken olduğunu öğrendik.

12. Konuşma insanı hayvandan ayıran bir yeti olduğunu öğrendik.

13. Duyu örgenleri aracılığıyla gerek dışımızdakilerin ve gerek içimizdekilerinin farkına varmak olduğunu öğrendik.

14. İnsanın, içinden çok, dışını algılayabilmekte bilgilenmiş ve gelişmiş olduğunu öğrendik.

15. Algı, dış dünyanın duyumlarla gelen imgesinin bilinçte gerçekleşen tasarımı olduğunu öğrendik.

16. Nesneler duyu örgelerini etkilediğini, bu etkinin bilince aktarıldığını, bu etkinin bilince aktarıldığını öğrendik.

17. Algıyı tekleşen bu imge haline getirilerek bellekte biriken eski algılardan gerekli olanlar da çağrışım yoluyla eklendikten sonra bir tanım yaparak algı gerçekleşmiş olduğunu öğrendik.

18. Özellikle görme, işitme ve dokunma duyuları insanın bilincine kavram ve düşünce yapımı için algısal gereçler taşıyıp depolandığını öğrendik.

19. Algı duyumların yorumu olduğunu öğrendik.

20. Algı duyumlarımızı anlamlı kılma demek olduğunu öğrendik.

SÖZ
Dünyaya Tanrı’dan gelen sözdür.
Söz Tanrı özüdür.

Sevdiğinin söylediği sözler kıymetlidir.
Allah’ı seviyorsan onun sözlerini kıymetli bil.

Peygamberi seviyorsan onun sözlerini kıymetli bil.
Sana değer verilmiş ki söz söylenmiş.

Aşağılık kişi sözün değerini bilemez.
Sözün değerini bilirsen sırrın söze sığmadığını anlayarak sırlara doğru gidersin.

Duygunun zevk alması için,
Zihinlerin (bilme, anlama, unutmama) tat duyması için,

ANLAM
Ağızdan söz olarak çıkar.
Söylenen söz seni bir manaya doğru yol göstermiyorsa o sözden bir şey elde edemezsin.

Akıllı, sözün bir işaret olduğunu anlar.
Az söyle çok söyle duvar gibi olan birisi sözü anlamaz.

Hak yoluna gidenlerin kılavuzu sözdür.
Gökyüzüne Hak merdiveni sözdür.

Bilgi de sözdür, bilgiyle yapılan da sözdür.
Akıllı sözü buz kabul eder, ısısıyla su haline getirir.

Doğru sözün hesabı yapılır.
Yalan sözün cezası vardır.

Anlamlar söze sığmasa da sözsüz de olmazlar.
Sözün değerini bilmeyen için “uyuya kalmış” denir.

Sözü gıda edinen kişi, denizi gemisiz geçer.
Hoşuna gitse de gitmese de sözden kaçma, söz ateş bile olsa dal içine.

Sözlüğün hep önünde olmalıdır.
Sözleri kendi eski bilgine göre değerlendirme, aç sözlüğe bildiğin söz olsa bile bak.

                                     *
RAVLİ

Popüler Yayınlar