“ Bazı velileri kibirli
görüyoruz.
Onların bu kibirleri ne
üzerinedir? Diye sordular.
Mevlana “ Tanrı erlerinin
kibirleri ilahi bir kibirdir.
Yoksa nefse ait bir kibir
değildir.
Günahkâr insanların kendi mevkilerinden
gelme kibri değildir.
Nitekim İmam Cafer-i Sadık
(tanrı ondan razı olsun) zaman-zaman kendi nefsinin tezkiyesini (aklar) yapar,
halifelere ve padişahlara iltifat etmezdi.
Ona kibrinin sebebini
sordular.
O “ Hâşâ ben kibirli değilim,
fakat ben kendi varlığımdan çıktığım vakit onun (Tanrı’nın) kibri, beni
mahvediyor ve benim kibrimin yerine geçiyor.
Bu kibir O’nun kibridir.
Ben ortada yokum” buyurdu.
Şiir:
“ Güzel sözler söylemek kibir
getirir,
Senin kibrin Tanrı’ya olan
niyazını yer.
Git de sen o kibrinden
uzaklaş ve Tanrı’ya sarıl “
Beyazıd-i Bistami’den
nakledilmiştir ki:
“Beni kim görürse ezeli
talihsizlik damgasından emin olur” buyurdu.
Nitekim buyurmuştur.
Şiir:
“ Aşkla beslediğim her mürit feleğin okundan ve Merih’in temreninden (okun ucundaki saplanan demir) kurtulur.”
Şiir:
“ Yalınız benim müridim
ölmez,
Çünkü o hayat suyu içmiştir.
Ondan sonra da Tanrı’nın
sakilerinin elinden içti”
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
KİBİR
Sözlükte “ büyüklük ve
büyüklenme” anlamına gelen KİBİR bir ahlaki kavram olarak, kendini büyük görme,
büyüklenme, başkalarını küçük görme demektir.
Kibir Kuran’da yasaklanmış,
kibirli kimseleri Allah’ın sevmediği belirtilmiştir.
Kibiri ve kibirli kimseleri
yeren ayetler:
“ ..Doğrusu Allah
böbürlenerek küstahça davrananları sevmez”
(Nisa suresi 36)
“ ..O’na kulluk yapmaktan
vazgeçecek kadar gurura kapılanlar ve küstahça böbürlenenler (bilsinler ki
hesap günü) Allah hepsini kendi katında toplayacaktır”
(Nisa suresi 172)
“ ..İçinde ebedi kalmak üzere
cehennemin kapılarından girin.
Kibirlenenlerin yeri ne
kötüdür “( Nahl suresi 29)
“ Allah her kibirli zorbanın
kalbini böyle mühürler “
(Mümin suresi 35)
*
Hz. Peygamber efendimizin
sözleri:
“…Cehennemlikleri haber
vereyim mi?
Onlar kaba, katı kalpli,
insanlara iyiliği dokunmayan ve kibirli kimselerdir “(Buhari, Tefsir, 68, edep, 61, Eyman, 9)
“ Kalbinde zerre kadar kibir
bulunan cennete giremez”
(Müslim, İman, 147-149 - Ebu
Davut, Libas, 26,- Tirmizi, Birr, 61)
*
Gerçek bir müminin kibirli
olamayacağı ifade edilmiştir.Kibirli kimse, ruhen sağlıklı bir yapıya sahip değildir.
Zayıf ve aciz bir varlık
olduğu bilincinde olan bir kimse ne Allah’a ne de insanlara karşı büyüklenme
duygusuna kapılamaz.
(Dr. Mehmet Canbulat çalışması.
D.İ.B. Dini Kavramlar
Sözlüğü)
*
Merih temreni:
Merih’in tabiat tabiat ve
özelliklerini Astronomlar söz birliği ile şöyle bildirmişlerdir:
Merih’in tabiatı çok fazla sıcak ve kurudur.
Küçük uğursuz diye adlandırılmıştır.
Bu yıldızın özellikleri:
Neşeli,
Atılgan,
Birlik ve sefahat (zevk ve
eğlenceye düşkün),
Kuvvet ve hainlik,
Öfkelenme ve utanmazlık,
İnat ve baş olmaktır.Bu yıldız, ana rahmine düşen çocuklara şans olsa onun bu kötü ve yerinmiş özellikleri, Allah’ın emriyle onlara geçtiği tecrübe ile anlaşılmıştır.
Bunlardan anlıyoruz bu
kaderin bir cilvesi olarak bize okunun demir ucu isabet ettiyse Mevlana
Hazretlerinin aşkıyla beslenenlerin bu okun tesirinde kurtulabileceklerini
öğrendik.
*
Feleğin oku:
Şansız olmak ve talihten
ümidi kesmek,
Acı günler görmek,
Yıkıma uğramak,
Şaşkınlık içine düşmek,
Talihsizlik,
İşlerin ters gitmesi,
Beklemediği, istemediği durum
ve sonuçlarla karşılaşmak durumlarında feleğin oku denir.
gökteki hareketlerden
insanın davranış ve düşüncelerine tesir eder.
Bunlara burçlar denir ve
diğer bir anlatım 9 atlas feleği denir.
Günlük, haftalık, aylık,
yıllık astronomlar yayınlarlar.
(Geniş bilgi için Erzurumlu
İbrahim Hakkı Hz. Marifetname’in dördüncü cildinden faydalanabilirsiniz.)
***
Neler öğrendik:
Günahkâr insanların bulunduğu
yerin görev ve yetkilerine göre kibirlendiklerini öğrendik.
Kibirli olmamız ibadetimizi
değersizleştirdiğini öğrendik.
Kibrin sadece Tanrı’ya ait
olduğunu öğrendik.
Nefsine hâkim olmuş kişilerin
kibirli diyeceğimiz hareketlerinin Tanrının kibir nurunun o Tanrı erinde
kendisini göstermesi olduğunu öğrendik.
İşte böyle yaren,
Tanrı erlerinin durumunu
dışarıdan sanı ve niyetle doğru tespitler yapamayacağımızı öğrendik.
Tanrı erinin asil duruşunu
kibir sanmamamız gerektiğini öğrendik.
*
RAVLİ