6 Aralık 2012 Perşembe

MEVLANA VE KİBİRLİ OLMAK

Bir gün Mevlana Hazretlerinden:

“ Bazı velileri kibirli görüyoruz.
Onların bu kibirleri ne üzerinedir? Diye sordular.

Mevlana “ Tanrı erlerinin kibirleri ilahi bir kibirdir.
Yoksa nefse ait bir kibir değildir.

Günahkâr insanların kendi mevkilerinden gelme kibri değildir.

Nitekim İmam Cafer-i Sadık (tanrı ondan razı olsun) zaman-zaman kendi nefsinin tezkiyesini (aklar) yapar, halifelere ve padişahlara iltifat etmezdi.

Ona kibrinin sebebini sordular.
O “ Hâşâ ben kibirli değilim, fakat ben kendi varlığımdan çıktığım vakit onun (Tanrı’nın) kibri, beni mahvediyor ve benim kibrimin yerine geçiyor.

Bu kibir O’nun kibridir.
Ben ortada yokum” buyurdu.

Şiir:
“ Güzel sözler söylemek kibir getirir,                                                    
Senin kibrin Tanrı’ya olan niyazını yer.

Git de sen o kibrinden uzaklaş ve Tanrı’ya sarıl “

Beyazıd-i Bistami’den nakledilmiştir ki:
“Beni kim görürse ezeli talihsizlik damgasından emin olur” buyurdu.

Nitekim buyurmuştur.
Şiir:

“ Aşkla beslediğim her mürit feleğin okundan ve Merih’in temreninden (okun ucundaki saplanan demir) kurtulur.”

 Ve başka bir yerde de demiştir.
Şiir:

“ Yalınız benim müridim ölmez,
Çünkü o hayat suyu içmiştir.

Ondan sonra da Tanrı’nın sakilerinin elinden içti”

                                       ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
KİBİR

Sözlükte “ büyüklük ve büyüklenme” anlamına gelen KİBİR bir ahlaki kavram olarak, kendini büyük görme, büyüklenme, başkalarını küçük görme demektir.

Kibir Kuran’da yasaklanmış, kibirli kimseleri Allah’ın sevmediği belirtilmiştir.

Kibiri ve kibirli kimseleri yeren ayetler:

“ ..Doğrusu Allah böbürlenerek küstahça davrananları sevmez”
(Nisa suresi 36)

“ ..O’na kulluk yapmaktan vazgeçecek kadar gurura kapılanlar ve küstahça böbürlenenler (bilsinler ki hesap günü) Allah hepsini kendi katında toplayacaktır”
(Nisa suresi 172)

“ ..İçinde ebedi kalmak üzere cehennemin kapılarından girin.
Kibirlenenlerin yeri ne kötüdür “
(  Nahl suresi 29)

“ Allah her kibirli zorbanın kalbini böyle mühürler “
(Mümin suresi 35)

                                  *
Hz. Peygamber efendimizin sözleri:

“…Cehennemlikleri haber vereyim mi?
Onlar kaba, katı kalpli, insanlara iyiliği dokunmayan ve kibirli kimselerdir “
(Buhari, Tefsir, 68, edep, 61, Eyman, 9)

“ Kalbinde zerre kadar kibir bulunan cennete giremez”
(Müslim, İman, 147-149 - Ebu Davut, Libas, 26,- Tirmizi, Birr, 61)

                                   *
Gerçek bir müminin kibirli olamayacağı ifade edilmiştir.
Kibirli kimse, ruhen sağlıklı bir yapıya sahip değildir.

Zayıf ve aciz bir varlık olduğu bilincinde olan bir kimse ne Allah’a ne de insanlara karşı büyüklenme duygusuna kapılamaz.

(Dr. Mehmet Canbulat çalışması.
D.İ.B. Dini Kavramlar Sözlüğü)

                                     *
Merih temreni:

Merih’in tabiat tabiat ve özelliklerini Astronomlar söz birliği ile şöyle bildirmişlerdir:

Merih’in tabiatı çok fazla sıcak ve kurudur.
Küçük uğursuz diye adlandırılmıştır.

Bu yıldızın özellikleri:

 Neşeli,
Atılgan,

Birlik ve sefahat (zevk ve eğlenceye düşkün),
Kuvvet ve hainlik,

Öfkelenme ve utanmazlık,
İnat ve baş olmaktır.

Bu yıldız, ana rahmine düşen çocuklara şans olsa onun bu kötü ve yerinmiş özellikleri, Allah’ın emriyle onlara geçtiği tecrübe ile anlaşılmıştır.

Bunlardan anlıyoruz bu kaderin bir cilvesi olarak bize okunun demir ucu isabet ettiyse Mevlana Hazretlerinin aşkıyla beslenenlerin bu okun tesirinde kurtulabileceklerini öğrendik.

                                *
Feleğin oku:

Şansız olmak ve talihten ümidi kesmek,
Acı günler görmek,

Yıkıma uğramak,
Şaşkınlık içine düşmek,

Talihsizlik,
İşlerin ters gitmesi,

Beklemediği, istemediği durum ve sonuçlarla karşılaşmak durumlarında feleğin oku denir.

 Felek:
gökteki hareketlerden insanın davranış ve düşüncelerine tesir eder.
Bunlara burçlar denir ve diğer bir anlatım 9 atlas feleği denir.

Günlük, haftalık, aylık, yıllık astronomlar yayınlarlar.

(Geniş bilgi için Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz. Marifetname’in dördüncü cildinden faydalanabilirsiniz.)

                                    ***
Neler öğrendik:

Günahkâr insanların bulunduğu yerin görev ve yetkilerine göre kibirlendiklerini öğrendik.

Kibirli olmamız ibadetimizi değersizleştirdiğini öğrendik.

Kibrin sadece Tanrı’ya ait olduğunu öğrendik.

Nefsine hâkim olmuş kişilerin kibirli diyeceğimiz hareketlerinin Tanrının kibir nurunun o Tanrı erinde kendisini göstermesi olduğunu öğrendik.

İşte böyle yaren,

Tanrı erlerinin durumunu dışarıdan sanı ve niyetle doğru tespitler yapamayacağımızı öğrendik.

Tanrı erinin asil duruşunu kibir sanmamamız gerektiğini öğrendik.

                                 *
RAVLİ

Popüler Yayınlar