Merhamet gözü ile kendi vücuduna baktı.
Vücudu iğneden ipliğe
dönmüştü.
Buyurdu ki:
Bütün ömrümce kimseden
utanmadım, fakat bu gün zayıf vücudumdan çok utandım.
Çünkü o “ Bir gün bana huzur
vermedin” diye kim bilir “hal” dili ile neler söyledi, neler de söylemeyip
gizledi ve “Yükünü taşıyabilmem için beni hiç rahat bırakmadın;
Bir gececik olsun istirahat
edip kuvvet bulmama bile müsaade etmedin” diye ne kadar inledi.
Fakat ne yapayım ki benim
huzurum onun ıstırabındandır.
Nitekim buyurmuştur: Şiir:
“Ben, bir an rahat etsem,
Ruhum rahat etmez.
Ben cismen hiçbir dakika
istirahat etmediğim anda,
Ruhum istirahat eder”
Âşıkların huzuru
yorgunluktadır.
Hazine zahmettedir.
Neşe, arayıp istemededir.
Rahmet (acıma, esirgeme,
koruma) de edeptedir (İyi terbiye, naziklik, usluluk, zariflik).
“Ruhum keşmekeşler (Çekişme,
kavga, mücadele, kararsızlık) içindedir.
Beni çekip sürükleyenin kim
olduğunu biliyorum.
Bir an dinlenmek istiyorum,
Fakat dinlenmek için imkânım
yok”
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
Vücudumuzu dinlemememiz
gerektiğini öğrendik.
Vücudun ölünce dinleneceğine
öğrendik.
Ruhu dinlendirmek için
vücudumuzu yormamız gerektiğini öğrendik.
Yorgunlukla huzur
bulacağımızı öğrendik.
Neşenin, sevinçle yaşamanın
istemekle ve aramakla bulunacağını, beklemekle gelmeyeceğini öğrendik.
İyi terbiye, naziklik,
usluluk, zariflik oluşturursak Tanrı tarafından acınarak, esirgeyerek
koruyacağını öğrendik.
Kendimizi kendi halimize terk
etmememiz daima çalışmamız gerektiğini öğrendik.
İşte böyle yaren,
Bedenin isteklerine karşı
koyarak çalışmalıyız.
Bedenin isteklerini yapmaya
kalkışırsak ruhumuzda derin yaralar açarız.
Çok çalışacağız ki ruhumuz
rahat olsun.
Hizmet eden daima övülmüştür.
*
RAVLİ