Biri içeri girdi “ Fakirim ve hiçbir şeyim yoktur” dedi.
Sonra Mevlana’yı istiğrakta
(iç âlemine dalmış, kendinden geçmiş) görünce mübarek ayağının altından halıyı
çekti ve alıp gitti.
Hoca Mecdeddin-i Meraği bu
durumu öğrenir öğrenmez o şahsı aramak üzere bir kuş gibi dışarı çıktı, onu
Tiz-pazarında halıyı satarken gördü.
Mecdeddin o fakire eziyet
ede-ede Mevlana’nın huzuruna getirdi.
Mevlana Hazretleri”
İhtiyacından ötürü bunu yapmıştır, ayıp değildir.
Onu mazur (özürlü) gör.
Ondan bu halıyı satın almak
lazımdır” buyurdu.
Bu ne mükemmel bir hilm (İnsanın
tabiatında zaman tanımadan oluşan yumuşaklık, yavaş davranış), ne güzel bir
ilim ve ne de güzel bir sulh (Barışıklık, uzlaşma, rahat davranış) deryası
(denizi)
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
İhtiyacından ötürü hırsızlık
yapanı özürlü sayıp yardım etmeliyiz.
Malımız çalındı diye
öfkelenip çalanı hırpalamamamız gerektiğini öğrendik.
Olayı sakince düşünüp karar
vermemizin gerektiğini öğrendik.
Uzlaşmak, barışı oluşturmak
için ruhumuzu hazır etmemiz gerektiğini öğrendik.
İşte böyle yaren,
Bir kötü davranışa karşılık
daha kötü birkaç davranışla karşılık vermemizin yanlış olduğunu öğrendik.
Yanlışın da karşılığını
verirken ölçülü olmalıyız, sınırı geçmemeliyiz.
Sınırları tam belirleyemezsek, malın kıymetini diğer değerlerden üstün tutarsak haklı ve alacaklı olduğumuz durumdan haksız ve borçlu duruma düşeceğimizi unutmamalıyız.
Tabii ki sahip olman gereken
sorumluluk sahibi olduğun şeyleri koruyacaksın.
Yumuşak davranışından dolayı
aptal duruma, herkesin sana istediği gibi ve kolayca yapabileceği duruma
düşmeyeceğiz.
Bu davranış seçiminde acele
etmeden hak, görev ve sınırları iyi belirleyerek davranışlarımızı seçmeliyiz.
Ani gelişmesi veya hatıra
olarak çok değer verdiğin çalınabilir.
Bu durumda öfkeni kontrol
etmelisin.
Yanlışa karşılık verirken
daha yanlış yapmamaktan kaçınmalıyız, ihtiyaç sahibine yardım etmeliyiz.
*
RAVLİ