“ O, bu kadar eşyası ve malı
olduğu halde kölelerini, cariyelerini aç çıplak bırakıyor” dedi.
Mevlana iyi yapmıyor galiba,
başını kaşıyor “ buyurdu ve bundan sonra sözüne devamla:
Ve şu hikâyeyi anlattı:
Zengin, fakat cimri bir
efendi varmış.
Bir gün camiye gitmiş, orada
iken birdenbire hatırına.
“ Acaba evde kandil külahsız
mı kaldı?” diye şüphe gelmiş.
Hemen kalkıp koşarak eve
gelmiş.
Cariyesine “ Kapıyı açma,
kandilin külahını geçir ki rüzgâr içindeki yağı tüketmesin “ demiş.
Cariye içerden ” Kapıyı niçin
açmayayım “ diye sormuş.
Efendi açmakla kapının topuğu
aşınmasın demiş.
Cariye “ Mademki bu kadar iktisadi
düşünüyorsun, camiden buraya kadar yürümekle ayakkabının eskiyeceğini
düşünmedin mi?” demiş.
Efendi: “ Buraya kadar
yalınayak geldim, işte ayakkabılarım koltuğumun altına” demiş.
Bunun üzerine Melike Hatun ferahladı ve gülerek sustu.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
1.
Kızının kocasının
şikâyetini dinlediğini öğrendik.
2.
Öfke ve
kızgınlığa yönelmeden aile birliğini korumaya yönelik işi şakaya yönelttiğini
öğrendik.
3.
Cimriliğin fena
olduğunu ama biriktirmenin de yararlı olduğunu öğrendik.
4.
Daha fenası
hikâye edilerek mevcut durumun kolayca kabullenilebileceğini öğrendik.
5.
Karı-koca arasına
girip de aile içinde soğukluk olmamasına çalıştığını öğrendik.
Sen bunu sakin bir alana alıp mevcut kazanımları tehlikeye atmadan çözebilirsin.
Sen bunu öfke ve kızgınlık
alanına alıp ortalığı ataşe verebilirsin, ilişkileri bozabilirsin, yüz yüze
bakılmayacak derece de ilişkileri bozabilirsin.
Yaren senin huyun neyse o
alana süratle götürüsün sonra da bu alanda bilgin devreye girerek halledersin,
halledemezsen bile mevcut kazanımları kaybetmezsin.
Yok, öfken üstün gelirse
bozgunculardan olursun ki kayıplar çok büyük olur.
Büyük olarak sorun sana
sunulduğunda önce kendi sakinliğinin ve özgüvenin etkisine alarak, şikâyetçiyi
sakinleştir.
Nasılsa bilgi ve akıl doğru
seçenekleri sana gösterir.
*
RAVLİ