Şehrin ileri gelen büyükleri de oradaydı.
Mevlana “ Garazla (maksatlı) sevinmemiş
ve ivazla (bedel, karşılık) da mağrur (kendini beğenen) olmamış “ dedi.
Şiir:
Fakirlik ve zaruret beni
ölümle korkutsa da,
Ben bu hürriyeti esirliğe
değişmem”
Tamah (çok isteme, aç
gözlülük, doymazlık) tadını tatmamışım.
Kırk sene vardır ki, kanaat
(kısmete razı olma, yeter görüp fazlasını istememe) azığım (gıda), fakirlik de
sanatım olmuştur.
Şiir:
“ Hâşâ ki gönlümde tamah
olmasın.
Kanaatten gönlümde bir âlem
vardır.
Bana ayran verdiğinden beri
balın yüzüne bakmıyorum.
Çünkü her nimetin bir gam ve
zahmeti vardır.”
*
Ondan sonra buyurdu ki:
Olgunluk ve güzellik
iddiasında bulunan kimse,
Ya fiiliyle veya sözle
böbürlenir,Nazlanır,
Ve kendi halinin ölçüsüyle “ Ben Tanrı’yım “der.
Ancak yalancı olanlar
Firavun’a ve onun cinsine mülhak (katılmış) olurlar.
Fakat kendilerine bu iddia
ulaşan azizler ve sadıklar bir gün dava ettikleri kemalden ötürü baş
kaldırırlar.
Şöyle ki:
İnsanlara onların Tanrı’lık
hakikati gerçekleşir.
Nitekim (bu zümre hakkında)
demiştir, Şiir:
Ey muhip! (sevgi besleyen
dost)
O ‘ Ben’ in arkasında
Tanrı’nın laneti,
Bu ‘Ben’ in arkasında ise
Tanrı’nın rahmeti vardır.
“ O yapılan harekete
Tanrı’nın rahmeti vefa (dostluğa devam) eder.
Bunun ise Tanrı’nın laneti
arkasındadır”
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
1.
Bir sebebe
dayanan elde edişten sevinmemeliyiz.
2.
Bir bedel vererek
elde ettiğimizle gururlanmamalıyız.
3.
Çok istemek, aç
gözlü olmak, doymaz davranmak yanlışa götürür.
4.
Tanrı’nın uygun
gördüğü kısmete razı olmak, yeter görüp fazlasını istememek iyidir.
5.
Fakirliğe razı
olursan binlerce sıkıntın birden hallolur.
6.
Her elde ettiğini
koruman, sahip olman, başkasına kaptırmaman gerekir ve kullanılır durumda
olmasına çalışmak zorunda kalırsın.
7.
Kanaat sahibi
olursan sakin bir hayat yaşar, elde ettiklerinin hizmetçisi olmazsın.
İşte böyle yaren;
Uğraşmışsın beklediğinden de
fazla istediğin olduysa sevinmeye kalkma.
Uğraşının bedeli verilmiştir.
Bedelini vererek elde
ettiğine de gururlanma,
Bir şey vermişsin bir şey
almışsın.
Her ikisinde de alışverişin
dünya ile ilgili yer değiştirme ve geçici kullanma hakkı elde ediştir.
Peki ya; Tanrı hazinesinden
alabildiğin bir şey var mı?
Dünyada geçerli güç sahibi
olanlar açık veya gizli Tanrı’nın gücüne sahibim iddiasında bulunurlar.
Bunlar söze başladığı zaman
‘Ben’ diye başlar ve sahip olduklarını sıralarlar.
Böyle kişiler Tanrı’nın
lanetine uğrarlar.
Bir de sevgiyle Tanrıya
bağlanmış dostlar vardır ki onlar da ‘Ben’ der ama Tanrı’nın ona verdiklerinden
dolayıdır.
Kanaat sahibi olarak
Tanrı’nın verdiklerine razı olmuşlardır ve dünyalık istekler peşinde
değillerdir.
Tanrı hazinesinden
verdiklerine rahmetini de katar.
Halk arasında anlatılan ben
ve ben merkezli davranışların oluşturduğu davranış bozukluğuyla hastalanan
sayısız kişiler bu gerçeğe ulaşamadıkları için ya kimyasal haplarla kendini
uyuştururlar ya da hakikate varamayan telkinlerle zaman kaybederek hastalıkları
derinleştirir ve bulandırırlar.
Hazreti Mevlana’nın her sözü
ayrı bir fayda verir ve çok kıymetlidir.
Yaren kelimeyi bile
değiştirmeden sunuyorum ki o kelimeye yüklenen nuru dışarı çıkarmamaya özen
gösteriyorum.
Mübarek ağızdan çıkan sözler
nurlu sözlerdir.
Bir harfini bile
kaçırmamalıyız.
*
RAVLİ