Çünkü o, rızkın anahtarıdır.
Orucu elden bırakmayınız;
Çünkü o, kalplerde gizli olan
bilgilerin anahtarıdır.
İyilere hizmet ve onları
ziyarete devam edin;
Çünkü onların sohbetinde
bulunmak çok önemli işlerdir.
Açlık, hikmet bulutu ve gözün
nuru, ibadetin kapısı ve gayb kapısının anahtarı, samimiyet ve yakin
vesilesidir.
( Şüphesiz Tanrı,
fenalıklardan sakınanlar ve iyilik edenlerle beraberdir)(Nalh suresi 128) yani
Tanrı, bu dünyada rahatı, bir kimseyi haksız yere incitmekten çekinene de
ihsanla karşılayıp affeder.
ŞİİR:
“ Eman (eminlik, korkusuzluk)
istersen dilini tut”
“ Ey dil!
Senin elinden zahmetteyim.
Başımı kesmemem için, başını keseyim “
Buyurdu ki:
Bu ekmek torbası (insanın
karnı) olmasaydı, Cebrail, bu tayfanın tozunu bile bulamazdı.
Küfür (Dinsizlik, imansızlık)
ve kâfirlik (Hakkı tanımayan, bilmeyen,
öğrenmek istemeyen, iyilik bilmeyen) akıla göredir.
Yoksa Tanrı’ya göre ikisi de
birdir.
Yine bu ikisi birbirinden
ayrıdır.
Şüphesiz Tanrı’yı birleyenle
kâfir birbirinden ayrıdır.
Nazardan (bakış şeklinden) başka
bir şey değildir.
Buyurdu ki:
Bir padişah ve bu padişahın
güzel yüzlü ve olgun ruhlu cariyeleri vardı.
Bir gece kölelerini denemek
maksadıyla cariyelerinden birine “ Kendini onlara göster de hain ve eminleri
belli olsun “ diye buyurdu.
Cariye, çeşitli süs ve
ziynetlerle bezenerek dışarı ve baş göz işareti yapmaya başladı.
Kölelerden biri göz atıyor,
biri elini oynatıyor, birisi de çimdikliyordu.
Padişahın haslarından ve emin
kişilerden olan bir gurup şahımızın adını kirletiyor ve ona hainlik ediyorsunuz
“ diyerek o terbiyesiz hizmetçilere küfrediyor ve cariyeyi de “ Kalbinden
kötülük geçirme, yoksa sen bilirsin “ diye paylıyordu.
Cariye olup biteni sultan
hazretlerine anlattı.
Sultan, küstah köleleri
cezalandırdı;
Kalbi temiz kölelere de
hediyeler verdi.
İşte bu böyledir.
Tanrı hazretlerinin eminleri,
peygamberler ve veliler;
Hainlik edenler ise dünya ve şehvet; ehlidir
(Yakındır)
O, cariyede bu kocakarı gibi
olan dünyadır.
Eminlerin yeri İlliyin (Cennetin
ve gökyüzünün en kutsal, en yüksek tabakası), hainlerin yeri ise Siccindir (Ruhların
hapishanesi)
Tanrı daha iyi bilicidir.
***
ARİRLERİN MENKIBELERİ ŞARK
İSLAM KLASİKLERİ 29 AHMET EFLAKİ M.E.B. YAY. 489
***
Neler öğrendik.
Rızkın artması için okuyup
yazmaya önem vermemiz gerektiğini öğrendik.
Kalbimizde gizlenmiş,
derinlerde saklanmış, bizi rahatsız eden, sevinçli yaşamamıza engel olan her ne
varsa oruçla aklımıza çıktığını, yeniden değerlendirerek geri planda
düşüncelerimize, isteklerimize tesir eden, ruh sağlığımızı bozan, doğru
kararlar almamıza engel olan farkında olmadığımız, kaybettiğimiz, önemli her ne
varsa gün yüzüne çıkarıp tesirsiz hale oruçla getirebileceğimizi öğrendik.
Ayrıca Tanrı yazılımı
gizlenmiş bilgilerin yine ortaya çıktığını, aklın faydaya kullanabileceği,
zanlardan, şüphelerden arındıracak ilahi bilgilerin kullanılabilir hale
getirilmesi için oruç tutulması gerektiğini öğrendik.
İyi işler yapmış, iyi şeyler
söylemiş kişilerden kopmamamız, uzaklaşmamamız ve onların gönlüne girerek,
örnek olarak benzer davranışlar yapmamızın önemli olduğunu ve ismimizin Tanrı
defterinde onların topluluğuna yazılmasını önemsememiz gerektiğini öğrendik.
Gerçeği olduğu gibi
görebilmek için, aydın görüş yeteneğimizin artması için, ibadet etmenin
lezzetini ve faydasını almak için, görünmeyen âlemi görmek için samimiyetle
Tanrı’ya ve Tanrı erlerine yakın olmak gerektiğini öğrendik.
Tanrı ile beraber olanlarla
beraber olursak Tanrı ile de beraber olacağımızı öğrendik.
Korkudan emin olmak için
gelişi güzel söz söylememek gerektiğini, yanlış anlamalar ve açık-gizli
düşmanlar oluşturmamak için az konuşmamız gerektiğini öğrendik.
Vücudumuzun devamlı yiyecek
ve içeceği temin etmek için uğraşırsa diğer güzelliklerden mahrum kalacağını
öğrendik.
Aklı olup da aklını
kullananın mümin olabileceğini, kullanamayanların kâfir olacağını öğrendik.
Tanrı’nın insanlara bakışı
aynı olduğunu, insanların Tanrı’ya bakışında farklılıklar olduğunu öğrendik.
Tanrı emirlerine bağlanarak
eminlik kazananların ruhlarını yerinin İlliyin Cennetin ve gökyüzünün en kutsal,
en yüksek tabakası olan yerde hür bir şekilde kalacaklarını, Tanrı iyiliklerine
nankörlük edenlerin yerinin ise Siccin denilen ruhların hapis edildikleri yerde
kısıtlı hareketlerde kalacaklarını öğrendik.
Her zaman açık veya gizli
olarak biz yerini ve zamanını bilmeden imtihan edileceğimizi ve bu denemelerden
sonra yerimizin belirleneceğini öğrendik.
Dünya nimetlerine hevesli
olanların hataya, tuzağa, yanlışa düşeceklerini ve kendi ruhlarını kendilerinin
hapsedeceğini öğrendik.
İşte böyle yaren,
Durum bu.
İmkânlar ve yapılanlar ve
sonuçları açıkça bilgine verildi.
Bunların doğru olup
olmadığını düşünürsen sayısız delil ve örnek bulursun.
Tercih senin.
Sonuçlarını öğrendin.
Ruhunu aşağıda ve hapiste
bırakmak veya yükselmek istiyorsan, hangisini istiyorsan tercihini yap ve ona
göre davranarak hiçbir kimseyi suçlama, suçu başkasına atma, bahanelere sığınma.
*
RAVLİ