Sultan Veled Hazretleri,
Celaleddin Feridun ve ulu arkadaşlardan bir gurup yukarıdan Mevlana’nın
gezişini seyrediyorlardı.
Birdenbire yabancı bir emir
Mevlana’yı ziyaret etti ve adak olarak bir torba altını Mevlana’nın önüne
koydu.
Mevlana Hazretlerinin bunu
kabul etmesi için bu adağın helalinden kazanıldığına dair büyük yeminler edip
hepsini Mevlana’nın yenine dökerek dışarı çıktı.
Bu ziyaretçi gözden
kaybolunca, Mevlana bunların hepsini toprağa döküp çıkıp gitti.
Arkadaşlar aşağı inip o
parayı topladılar.
Sultan Veled Hazretleri bu
paranın hepsini dostlara bağışladı.
Onlar da bu parayı geçimleri
için harcadılar.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
ADAKDinen zorunlu olmadığı halde, kişinin farz veya vacip türünden bir ibadeti yapacağına dair Allah’a söz vermesine denir.
Arzuya kavuşmak, korktuğundan
sakınmak hususunda Allah’ın yardım ve desteğini sağlamak amacıyla, kendinden
birtakım dini mükellefler altına girmesidir.
Bir adağın dinen geçerli
olması için, adakta bulunan sahsın akıllı, buluğ çağına erişmiş ve Müslüman olması
gerekir.
Ayrıca adanan şeyin, gerçekte
mümkün, dinen de makbul ve meşru olması, namaz, oruç, hac, kurban, sadaka gibi
farz veya vacip ibadetler cinsinden olması gerekir.
Türbelere mum yakma, bez
bağlama, horoz kesme, şeker ve helva dağıtma şeklinde yapılan adaklar
geçersizdir.
Şartlarına uygun olarak
yapılan adağın yerine getirmesi vaciptir (yapılması gereklidir).
Adaklarda, belli bir mekânı,
malı veya fakiri söylemek bağlayıcı değildir.
Asıl olan ibadetin yerine
getirilmesidir.
*
Yaren, adağın yerine
getirilmesi güzeldir.Bu güzelliği daha sayılı ve sevgi dolu olarak yapılması değerini artırır.
Gelen emirin saygı
kurallarına uymadığın anladık.
*
RAVLİ