4 Aralık 2012 Salı

MEVLANA VE ADAK

Mevlana Hazretler bir gün medresesinde dolaşıyordu.

Sultan Veled Hazretleri, Celaleddin Feridun ve ulu arkadaşlardan bir gurup yukarıdan Mevlana’nın gezişini seyrediyorlardı.

Birdenbire yabancı bir emir Mevlana’yı ziyaret etti ve adak olarak bir torba altını Mevlana’nın önüne koydu.

Mevlana Hazretlerinin bunu kabul etmesi için bu adağın helalinden kazanıldığına dair büyük yeminler edip hepsini Mevlana’nın yenine dökerek dışarı çıktı.

Bu ziyaretçi gözden kaybolunca, Mevlana bunların hepsini toprağa döküp çıkıp gitti.

Arkadaşlar aşağı inip o parayı topladılar.
Sultan Veled Hazretleri bu paranın hepsini dostlara bağışladı.

Onlar da bu parayı geçimleri için harcadılar.

                                     ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
ADAK
Dinen zorunlu olmadığı halde, kişinin farz veya vacip türünden bir ibadeti yapacağına dair Allah’a söz vermesine denir.

Arzuya kavuşmak, korktuğundan sakınmak hususunda Allah’ın yardım ve desteğini sağlamak amacıyla, kendinden birtakım dini mükellefler altına girmesidir.

Bir adağın dinen geçerli olması için, adakta bulunan sahsın akıllı, buluğ çağına erişmiş ve Müslüman olması gerekir.

Ayrıca adanan şeyin, gerçekte mümkün, dinen de makbul ve meşru olması, namaz, oruç, hac, kurban, sadaka gibi farz veya vacip ibadetler cinsinden olması gerekir.

Türbelere mum yakma, bez bağlama, horoz kesme, şeker ve helva dağıtma şeklinde yapılan adaklar geçersizdir.

Şartlarına uygun olarak yapılan adağın yerine getirmesi vaciptir (yapılması gereklidir).

Adaklarda, belli bir mekânı, malı veya fakiri söylemek bağlayıcı değildir.
Asıl olan ibadetin yerine getirilmesidir.

                                    *
Yaren, adağın yerine getirilmesi güzeldir.
Bu güzelliği daha sayılı ve sevgi dolu olarak yapılması değerini artırır.

Gelen emirin saygı kurallarına uymadığın anladık.

                                     *
RAVLİ

Popüler Yayınlar