12 Aralık 2012 Çarşamba

SEVDİĞİN İLE BAĞI KOPARMAMAK

Sultan Mahmut’un, ölüm halinde iken Ayaz’a söylediği söz  66                           

Cihan padişahı Mahmut, bu gaddar dünyadan gideceği sırada.
Gümüş bedenli Ayaz’ı istedi, ona bir söz söyleyeceğim dedi.

Bir anlık ömrün kaldı, hala Ayaz’la konuşmak istersin dediler.
Sultan Mahmut dedi ki:

Onu daima kucaklama imkânı olmadıktan sonra benim benimle ne işim var?
Gönlümün, onun yüzünden aydınlanması gerekse asıl böyle bir günde gerek.

Ebedi olmayan aşk, güneş bile olsa ancak bir zerreden ibarettir.
Ona olan sevgim, kıyasa sığmaz.

O yüzden dünya’ya önem bile vermem.
Hâsılı nihayet güzel Ayaz’ı çağırdı.

Gizlice kulağına şu sözleri söyledi:

Ey can ciğer arkadaşım, Tanrıyla olan sözleşme hakkı için tabut, Mahmut’un beşiği olunca.

Artık hiç kimsenin önünde kemer bağlama, kimseye hizmet etme.
Sen buna razı olsan bile ben razı değilim.

Ayaz dile geldi dedi ki:
Evet, eğer leş yiyen bir kuş olsaydım.
Mahmut gibi bir avım olmazdı benim.

Yoksa sen beni leş yiyen bir kuş mu sandın?

Mahmut gibi birisi saçının bir teliyle bağlayabildikten sonra ondan başkasının hizmetine girmez Ayaz.

Senin has kulun olan Ayaz’ın sağ oldukça, sonu Mahmut’tur.

İblis de lanete uğradığı zaman, Tanrıya büyük saygı göstermeye, ululamaya, kutsal bilmeye ve şükretmeye başladı.

Senden gelen lanet dedi, senden ayrılıp yabancılara baş eğmekten yüzlerce defa hoştur.

Bir yara yüzünden kapıdan uzaklaşan köpek, kemikten ebedi olarak ayrılır.
Ne diyeyim?

O, laneti duyunca baktı ki herkes lanete uğramamak için ağlamada.

Binlerce yıl saf şarap içen, hem de öyle azıcık bir şey değil, dudağına kadar dolu kadehlerle Nimetleşen kimse,

Sonunda bir tek tortulu kadeh içerse o saf şarapla dolu kadehleri nerden tutacak?

O, tortulu lanet kadehini tattı, tattı ama o lanette laneti sunandan başka birisini görmedi.

Saf şarap kadehlerinde binlerce yıl, onu gördükten sonra artık tortulu kadehten bir başkasını görebilir mi?

O kapıdan kendisine düşen pay lanetti.
O kapıda adı kovulmuş olarak takılmıştı.

O, şu çirkin, bu güzel, onu bunu hiç görmedi de onun kapısından geleni gördü.

Kısacası:
Tanrı kapısından payı lanetti, payını canla başla kabul etti

                                         ***
İLAHİNAME. FERİDÜDDİN-İ ATTAR M.E.B. YAY. 392
                                           *

Yaren,

Allah yarattıklarına ayrı gıdalar vermiştir.
Şahin avlar ve taze yer, akbaba yükseklerde gezer ama leş yer, domuz her bulduğunu yer.

Sen hangi hayvanın davranışına benzer davranışın varsa o huylusun demektir.

Ancak Allah bize seçme ve değişme özelliği verdiğinden tekrar değişebilirsin.

Hayvan nasıl bir özellikte yaratıldıysa o özellikte ölür.
Ama insan için bir elbise gibidir, çıkarır atar yeni elbiseni giyersin.

Arı kovanından uçmaya başlayınca ya çiçeğe, ya da suya konar.
Sinek uçtuğu zaman bala da konar, pisliğe de konar.

Yani nereye doğru gidiyorsan veya nerede oturuyorsan o özellikte olduğun anlaşılır.

Dostluğun sonsuza kadar sevgi ile bağlanmış değilse dostluktan bahsetme.

Ufak bir kırgınlıkla dost dediğinden ayrılıyorsan bu sevgi ile bağlı olmayan yakınlaşmadır, dostluk değildir.

Tabut, ruhlar âleminde bir beşiktir.
Yani, ruhun bedeninden ayrılınca ruhlar âleminde yaşamaya devam edersin.

Dünyadaki ölüm sadece bedeninle ilgilidir.
İblis lanetlenip kovulduğu halde Allah ile bağını koparmadı.

Çünkü her şeyin bağlı olduğu yerden bağını koparmak hem imkânsız hem de kendi kendine eziyet etmektir.

                                     *
 RAVLİ

   

Popüler Yayınlar