Onlardan biri:
“ Tanrı’nın bir şarabı vardır
ki, Tanrı onu veliler için hazırlamıştır.
Veliler onu içince sarhoş
olur, sarhoş olunca hoş bir hal alırlar.Hoş hal olunca da kendilerinden geçerler İLAH…)
Hadisinin sırrını sordu ve:
“ O nasıl şaraptır ?“ dedi.
Mevlana Hazretleri buyurdu ki
“Muhammed Hazretleri (Tanrının selat ve selamı onun üzerine olsun)
(Araları iki yay kadar veya
daha yakındı)
(Necm suresi 9) ayetindeki yakınlıkla hususi olarak şereflendi ve hakikat
şerefelerine (Hakikatin en yüksek
yerine) baktı.
Tanrı birliğinin Celal ve
Cemalini basiret gözü ile müşahade buyurdu.
(Tanrının bir olduğunu,
büyüklüğünü gerçeklik yüzünü, hakikati görmeye yarayan kuvvetli idrak gözüyle,
doğruyu olduğu gibi gördü)
İlahi latifelerin (Güzel söz ve hikayelerin) keşfinden
ve rabbani (Allah'la ilgili) hazinelerin remizlerini (İşaretlerini) takipten sonra aziz (Sevgide üstün tutulmuş) olan
Tanrı tarafından nurdan dünyayı gösteren iki kadeh geldi.
Birisi halis (Katışıksız, saf) şarap, diğeri
ise içimi kolay bir süt ile dolu idi.
Bu iki kadehten birini
seçmesi için Peygambere işaret edildi.
Peygamber Hazretleri “ Sütü
kendim için tercih ettim, şarabı da ümmetimin hayırlı insanları için sakladım “
dedi.
Çünkü bu devir, şeriat
kanunları hükümlerinin başlangıcı ve tarikat emirlerinin ve amelinin (Düşünce ve uygulamaların) kuvvetleştiği bir devirdi.
Peygamber, hakikat dünyasını
gösteren kadehi kendi ümmetinin arifleri (Çok anlayışlı ve sezgili kişilerine) ve dininin hasları (İyi nitelikleri kendinde toplamışlar) için sakladı.
O şarabın güzel kokusuyladır
ki kâmil (Yetkin, erişkin, eksiksiz, ağırbaşlı, mükemmel, olgun) velilerin (Ermişlerin) bir kısmı kendilerinden geçerler ve sırları (Aklın erişemediği, açıklanamayan ve çözülemeyen gizemleri) keşfederler.
Nitekim demiştir.
Şiir:
“ Ethem’in oğlu hangi
şaraptan içti de sarhoş olup kendi saltanat ve memleketinden nefret etti.
O nasıl bir sarhoşluktu ki,
(Onun tesiri ile) kimi “ Benim şanım ne kadar da büyük oldu “ dedi (İbrahim ethem).
"Kimi de ben Tanrı’yım deyip
darağacına gitti.”(Hallacı Mansur)
Bunun üzerine orada bulunanların hepsi söz birliğiyle aferinler deyip mürit oldular.
Mevlana Hazretleri de öyle
hoş ve içimi güzel şarabın vasfında ne kadar çok söz söylemişlerdir.
Şiir:
“ Eğer insanların akılları
üzerine bundan (bu şaraptan) bir damla damlarsa, ne dünya, ne bilgin, ne
mecburiyet ve ne de serbestlik kalır.”
Yine bir gazelinde buyuruyor:
Şiir:
“ Benim riyazet sahibi
zahidimin (Gündüz oruç, gece namaz kılan)
Başı ve ayağından haberi
olmayacak bir hale gelmesi için güzel yüzlü can sakisi ona testi-testi şarap
veriyor.
Tanrı benim hem hâkimim, hem
kethüdam (İşlerimi gerçekleştiren) olsun diye ihtiyarımı (Karar vererek seçme)
bırakıp şarap küpünün dibine oturmuşum.”
Ondan sonra “ Vecit nedir?” diye
sordular.
O “ Şevkin galebesini (Neşe
ve sevincin zapt edilemeyecek dereceye gelmesi) yüklenmekten ruhun
huzursuzluğudur” dedi.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
Velilere hazırlanmış Tanrı
şarabı olduğunu öğrendik.
Tanrı şarabının insanı sarhoş
ettiğini, hoş bir hale getirdiğini ve kendini kaybettirdiğini öğrendik.
Bu şarabın Peygamberimize
ikram edildiğini, Peygamberimiz de ümmetinden hayırlı insanlarına ayırdığını
öğrendik.
Şarabın tesiriyle kendinden
geçiş ve sonra keşifler yapıldığını öğrendik.
Şarabın bir damlasını içende kişide
ne dünya, ne bilgin, ne mecburiyet ve ne de serbestlik kalmayacağı öğrendik.
İbrahim Ethem hazretlerinin
sultanlığı bırakıp fakir bir hayat sürmesinin sebebinin o şaraptan içtiği için
olduğunu öğrendik.
Hallac-ı Mansur’un Tanrı
şarabından içtiğini öğrendik.
Mevlana Hazretleri o şaraptan
bolca içtiğini öğrendik.
Hiç şüphe yok ki sarhoşa aman
vermek gerek.
Sen şimdi gönüller okşayan
sevgilinin aşkıyla sarhoşsun; kimi zaman kendinden geçmedesin, kimi zaman başın
yücelmede.
Onun has mahmurlarının şarabı
gerek ki seni, varlığından tamamen kurtarsın.
Seni varlığından uzaklaştıran
şaraptır.
İçeceğin şarap; üzüm şarabı
değil.
Tam sarhoş olan kişi, her ne
varsa hepsinden de geçer.
Sarhoş olup da yokluğa
ulaştın mı?
Kendinden geçtin demektir; Yokluktan baş çekip yücelmeye kalkışma artık.
la Beyazıd
202
Muazoğlu Yahya’dan, o İslam mumundan Beyazıt-ı Bistami pirine bir mektup geldi.
Sevgili, seni senden geçirdikten sonra kucağına alır.
*
*
Allah ikisine de rahmet etsin
Şeyh Yahya bin Muaz’Muazoğlu Yahya’dan, o İslam mumundan Beyazıt-ı Bistami pirine bir mektup geldi.
Diyordu ki:
Kutlu, tertemiz
şarap içen kişi hakkında din şeyhi ne buyurur?
Otuz yıldır gece gündüz mahmurluğa
düşmüş olan baş ne hale gelir?
Beyazıd’dan ona şöyle cevap
geldi:
Burada öyle şarap içen var ki
Bir solukta denizi de, arşı
da, Kürsiyi de içip sömürdü;
Artık ne soruyorsun ona?
İşti de daha da var mı diye
bağırıyor;
O kişiyi bilmiyorsan bil;
Beyazıd’dır o.
Şarap içmeden ne diye elden
çıktın?
Aklı başında geldin, sarhoş olup gidiyorsun.
Eli boş görünüp durmadasın;
Boş kadehle sarhoşluk satmadasın.
Bu âlemde has canların içmesi
için baştanbaşa dolup coşmuş binlerce sır denizi var.
Bir kadeh şarapla sarhoş
olduktan sonra denizi nasıl içebilirsin?
Sen gönülleri aydınlatan
sevgilinin aşkıyla sarhoşsan, onun buyruğuyla yanar gidersin.
Böyle yapamazsan, varlık,
benlik şarabınla sarhoşsun;
Hani şu sarhoşlar gibi;
Sarhoşlar nerden yola düşecekler
de nerden menzil alacaklar?
Bir makama sahipsen buyruğu
uy da yürü;
Ama sarhoşsan, bir adım bile atamazsın.
Buyruğa uymayan aşıkın derdi
olsa bile dermanı yoktur.
***
Yaren,
Şarap:
İçerken ağzında
burukluk tadı vererek yüzünü ekşitir, yutunca sarhoşluk verir.
Sofi anlatımlarında bunun
etkisini anlatmak için kullanılır.
Bahse konu olan üzümden yapılan şarap
değildir.
Yani seni eleştiren bir sözü
duyunca yüzün buruşur, bu söz doğru ise yutarsın, sonra bu sözün faydasını
görür zevklenirsin.
Yani ilahi âlemden bir bilgi,
bir anlayış, bir görüş bir buyruk gönlüne düşüp ağzına geldiği zaman bunu
başkasına söylemeyip yutarsın ya o şarap içmedir.
Peygambere ait bir öyküyü
ballandırarak anlatmak boş kadehle sarhoş gibi davranmaktır.
Peygambere ait öykünün
manasını anladıysan kendinden geçersin, yani sarhoş olursun.
Sarhoşçasına anlatırsın ki bu
anlatımın gönüllere olur, kulaklara değil.
Kulağına bir günde binlerce
anlatım gelir ki ilahi olanı bile değersizlerinin arasında kaybolur gider.
İlahi memeden süt emenler
doymazlar.
Ağızlarını o memeden
çekmezler.
Layık olmayan bu memeden
emmesin diye şeriat’tan geçinen adamlara şarap diye bahsederler.
Onlar da haram diye
yanaşmazlar.
Ey yaren, bu şarap sevgiliden
söz kadehiyle sunulan şaraptır, insan eli deymeden oluşmuş şaraptır..
Âşık olanlara sunulan
şaraptır.
Her din yolundaki bilmez bu
şarabı, bu aşk şarabıdır sunan da sevgilidir.
Benlikten, varlıklı olmaktan
sarhoş oluyorsan Tanrı’ya gidiş yolunda bir adım dahi atamazsın.
Sevgili, seni senden geçirdikten sonra kucağına alır.
*
RAVLİ