O gün, gün doğumundan ikindi
vaktine kadar büyük bir sema oldu.
Mevlana oturmak isterken
kendini iki eliyle yukarı kaldırıp bağırdı.
“Geliniz, geliniz
kemerlerinizi açınız “
Ve ilave etti:
Uzak bir seferden bir cemaat
geliyor.
Bizden sıcak helva istiyor.
O aziz misafirler, içlerinden
helva istemişlerdi.
Birdenbire faziletli
insanlardan bir gurup Türkistan ve Buhara ülkelerinden Konya’ya geldiler ve
Mevlana’nın, Çelebi Hüsameddin’in bağında olduğunu söylediler.
Hemen daha yol tozlarını
temizlemeden o padişahı görmek isteyip bağa geldiler.
Mevlana’nın önünde ayakta
durmak şerefiyle şereflendikleri ve saadetin teşrifleriyle mesut oldukları
anda,
Yeryüzünde kadınların kendisi
ile övündüğü, hatunların melikesi (Tanrı ondan razı olsun) evde yapılmış bir
sini dolusu helvayı misafirlerin önüne koydu.
Mevlana “ Tanrı’nın helalinden
verdiği iyi rızkınızı yiyiniz “ diye buyurdu ve
“ Eğer İsa’nın sofrasını
isteseydiniz, o sofra buraya inerdi.
Helvanın önemi vardır.
Allah, Allah!
Tanrı erlerinden helva değil,
müşkülünüz çözülmesine ve ruh azığının sizin gıdanız olmasını isteyiniz “ dedi.
Dört arkadaş da kul ve mürit
oldular.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
Mevlana Hazretlerini
kendisine ziyarete gelenlerden ve isteklerinden haberdar olduğunu öğrendik.
Misafire istediklerini
verdiğini öğrendik.
Tanrı erlerinden ruh gıdası
istenmesinin doğru olacağını öğrendik.
İşte böyle yaren,
İster helva ye, ister İsa’nın
gökten gelen sofrasından karnını doyur.
Tesiri az bir zaman sonra yok
olur.
Ruh azığını istemeliyiz ki
ebedi bize gıda olsun.
Kafamıza takılan bir şey
varsa aydınlık gizli tesir edeni ortaya çıkarılarak ne olduğun bilinmesi ve
hallolması kalıcı sağlık verir.
Büyük insanlardan isteklerimizin
kalıcı ve uzun süreli fayda vereceklerden istememizin doğru bir istek olacağını
anladık öğrendik.
*
RAVLİ