“ Sana bir sorum var:
Tanrıdan korkan Âdemle Bedbaht iblisin her ikisi de bir suç işlemişlerdi.
Fakat sonunda Âdem Tanrı’nın
rahmet ve mağfiretine mazhar, şeytan ise mahrum olmuş ve recmedilmişti
(lanetlenmişti).
Bunun sebebi nedir?” dedi.
Fahreddin baş koyup çok
ağladı, bu soruya cevap vermekten aciz kaldı.
Mevlana:
“ Şeytan’ın Tanrı’nın
dergâhından kovulmasının sebebi şeriklik (ortaklık) yapmak isteğidir.” Buyurdu.
Fahreddin utancından kendini
kaybetti.
Fahreddin öldükten sonra
yüreği aydın azizlerden biri onu rüyada gördü.
Kahredici melekler demir
kerpetenlerle onun dişlerini parça-parça ediyor ve o da çığlık koparıyordu.
Fahreddin’i rüyasında gören
kimse bu hali ondan sordu.
Fahreddin “ Ben Mevlana’nın
sözlerine kalem katardım.
(Kalem katma: Bazı kelimeleri
çıkarmak, bazısını da başka kelimelerle değiştirerek kendince düzenleme yapmak.
Sözlerin aslını bozmak.
Kendine mal etmeye çalışmak.)
İşte bu, o yaptığım
terbiyesizliklerin cezasıdır” dedi.
Bunu işiten dostlar bu
heybetten çok üzülüp ağladılar.Sonra hep birden kalkıp bu şeyh hazretlerinin türbesine gittiler, başlarını açtılar, ağlayıp sızladılar ve onun günahlarının affı için dua ettiler.
Aynı gecede hepsi birden rüyalarında
onun cennet köşklerinde dolaşmakta olduğunu gördüler ve ondan
“ Tanrı sana ne yaptı “ diye
sordular.
O da “ Rabbim bana acıdı,
müritlerin dua ve şefaatiyle o beladan kurtuldum.
***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark
İslam Klasikleri 29, Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489
***
Neler öğrendik:
Tanrı’nın kedisine ortak
kabul etmediğini öğrendik.
Tanrı huyu ile huylananın, Tanrı rengine boyananın, Tanrı ile aynı renkte olanın, Tanrı ipine tutunanın da Tanrı sözlerine ortak gibi değiştiren, karıştıran, saptıran, kendi amacına göre kullanmaya kalkana razı olmadığını öğrendik.
Uyarıldığımız halde aynı hatayı
yapmakta ısrar edersek cezalandırılacağımızı öğrendik.
Allah dostlarının duası
bereketiyle yaptığımız terbiyesizliğin cezasından kurtulacağımızı öğrendik.
İşte böyle yaren,
Bilgi senin değil,
Görüş senin değil,Düşünce senin değil,
Yorum senin değil,
Sen bunları kendininmiş gibi
süsler, boyalar, başkalarına takdim edersen
Hak sahibinin hakkına girmiş
olursun.
Terbiyesizlik yapmış olursun.
Hırsızlık etmiş olursun.
Farkına varman için
uyarıldıysan suçlu olursun.
Diyelim ki kendi kurguladığın
gibi yaptın, gerçek ortaya çıkmayacak mı sanıyorsun.
Halk sana aferin dedi, her
şeyi bilen Tanrı da sana hırsız diyecek, adını hırsızların defterine yazacak.
Şimdi iyi bir iş mi yaptım
sanıyorsun söyle.
Hak olanı hak kiminse söyle.
Doğru ne ise doğru şekilde
söyle.
Güzel ne ise güzelce söyle.
Yaren, her şeyin doğrusunu
bilirsin de niye “Benliğine” neden teslim olursun.
Hâlbuki hakkı hak sahibine
verirsen daha sevinçli olursun.
*
RAVLİ