4 Aralık 2012 Salı

MEVLANA VE DÜNYA EHLİ İLE SOHBET İNSANI ÜŞÜTÜR

Bir gün Mevlana Hazretleri hamama girmişti.
Yedi gün yedi gece hamamın hazinesinde oturdu.

Müritlerin sayısız feryat ve figanlarından sonra dışarı çıkıp medreseye gitti.
Bu kadar hamamda kalmasının sebebini sordular.

Mevlana “ Bir an dünya ehli ile sohbet etmiştim, vücudum soğuk almıştı.
Bu soğuk algınlığından kurtulmak istedim.

Artık dünyanın zemheri soğuğunda bulunanlara neler olacağını ve onların bu buz deryasından nasıl kurtulacaklarını tasavvur ediniz.

Tanrı’ya yemin ederim ki, bunlar manevi temmuz güneşinin talibi olmadan bu dünyevi katılaşma ve donmadan ebediyen kurtulamayacaklar ve bunların ruhları hareket ve deva (derdine çare) bulamayacaklardır.

Hakikatte o güneş, Tanrı erinin sohbeti ve onun mübarek yüzü ile ülfettir (alışması, kaynaşması, dostluğu, huy edinmesi)” dedi.

Nitekim dünya eklinin sıfatı hakkında buyurmuştur:

Şiir:
“ Onların vücutları ve ruhları tuhaf bir şekilde donmuş ve katılaşmıştır.
Nefisleri karla örtülü tepelerden esen rüzgârlar gibi soğuktur.

Eğer yeryüzü karla kefene bürünse, Hüsameddin’in güneşinin şuaları ile onu erit.

Çünkü eğer dünya baştanbaşa karla dolsa, güneşin harareti bir anda onu eritir.

                                        ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                         ***
Neler öğrendik:

1.   Dünya sevgisi çok olanda ne ahiret ne de Tanrı sevgisine yer olmadığından o kişilerin soğuk bir yapıda olduklarını öğrendik.

2.   Dünya sevgisi çok olanların diliyle ahiret ve Tanrı’yı isteyişi yalnızca dilinde olduğunu, gönlünden gelen bir sıcaklığın olmadığını anladık.

3.   Dünyaya sevgisi çok olanın ruhunun donduğu ve kalplerinin katılaştığını öğrendik.

4.   Dünya sevgisi çok olanın ilahi âlemden hiç nasip alamayacaklarını öğrendik.

İşte böyle yaren,

Güneş özelliği taşıyan birinin sohbetinde bulunanın kalıplaşmış, donmuş ruhunun buzlarının çözüleceğini, su gibi akar duruma geleceğini sonra buhar olup rüzgârın tesiriyle dolaşacağını anladık öğrendik.

 Dünyaya kişi kendini bağlarsa “ kişi gördüğünü ister” hükmüyle diğer âlemlere gidip göremediğinden 18000 âlemden yalnız dünya âlemine ruhunu hapsederek hareketsiz bıraktığından mahrum kalır.

Ruh ilahi âlemden geldiği için hep geldiği yere gitmek ister.
Sen onu ara sıra o lame gitmesine imkân tanımazsan birçok ruhsal hastalıklara sahip olursun.

Elbette ki öldüğün zaman ruhun gidecek ama nereye göndermek istersin?
Peki, bu istediğin yer için ne yaptın?

Tanrı erinin sohbeti ve yüzünü işte okuduğun bu yazılarla katılıyor ve görüyorsun.

Tanrı erlerinin yaşanmışlarını ve gerçek yüzlerini bu satırlarla öğreniyoruz ve görüyoruz.

Önem vererek okuyanlara aferin,
Şimdi okuduklarında adı geçen Tanrı erlerine bir Fatiha üç ihlâs suresi okuyup sevabını gönder ki ruhun onların ruhuyla tanışmış olsun.

                                  *
RAVLİ

Popüler Yayınlar