5 Aralık 2012 Çarşamba

MEVLANA VE CİNSEL İLİŞKİ

Bir gün Kira Hatun’un ( Mevlana’nın karısı) (Tanrı ondan razı olsun) aydınlanmış içinden:

“ Mevlana Hazretleri epey zamandır az yemek yer, az uyku uyumak, çok sema yapmak, oruç tutmak, bilgiler saçmak ve söz söylemek hususunda çok mübalağa ediyor, çetin riyazet çekiyor (nefsi kırmak için savaşıyor) ve bundan dolayı da hiç bize iltifat etmiyor.

Acaba beşer (insan) sıfatından ve şehvetten onda bir eser kalmadı mı?
Yoksa tamamıyla iştihası söndü de o lezzetten vaz mı geçti?” diye geçer.

Hemen o gece Mevlana, Kira Hatun’u ziyaretle şereflendirdi ve kükremiş mest bir aslan gibi yetmiş defa muamelede (cinsel ilişkide) bulundu.

Nihayet, Kira Hatun Mevlana’nın elinden medresenin damına kaçıp mağfiret diledi.

Fakat Mevlana Hazretleri “ Daha tamam olmadı” diye ısrar etti.

Ondan sonra:

“ Tanrı erleri istedikleri her şeye muktedirlerdir.
İnsanların içinden geçenleri görürler.

Aradığın her yerde hazırdırlar.
Tanrı onların koruyucusu ve yardımcısıdır.

Hâşâ, onlar küçük işleri unutmazlar ve kifayetsizlik (yetersizlik) göstermezler.

Bizim, cima’ı (çiftleşme) ve beraber yaşamağı terkimiz, istiğrak (Tanrısal düşünceye dalmak) ve Tanrı ile meşguliyetimizdendir.

Bu da sizin içindir.
İstiyorum ki bu günden itibaren kendini öteki dünya için süsleyip hazırlayasın;

Çünkü o hoşluk ve lezzet kaybolmaz, daima bakidir” buyurdu.

Bundan sonra “ Bu mesele ayniyle Sıddika (dosdoğru kadın) ve Mustafa Hazretleri (Tanrı’nın selat ve selamı üzerine olsun) arasında da vaki olmuştu:

Sıddika (Dosdoğru kadın) Peygamberin sohbetinin azlığından üzülüyor ve zaman-zaman kendi nefsine ait lezzetlerini arıyordu.

Tesadüfen bir gün Peygamberin huzurunda oturmuştu.
Bir serçe diğer bir serçe ile aşırı derecede cinsi münasebette bulunuyordu.

Sıddika, bu manayı şaka yolu ile Peygamber Hazretlerine arz etti.
Aynı gece Peygamber, adı geçenle doksan defa cinsi münasebette bulundu ve:

“ Ey Ayşe bizim bunlardan aciz olduğumuzu veya kudretimize bir halel (eksiklik) geldiğini zannetmeyesin.

Biz gönlümüzün arzusu ile bu lezzeti terk etmiş ve ebedi lezzetin talibi olmuşuz “ dedi.

ŞİİR:

“ Şehvetleri ve lezzetleri terk etmek cömertliktir.
Şehvete dalan bir daha çıkmadı.”

                                       ***
ARİFLERİN MENKIBELERİ, Şark İslam Klasikleri 29,
Ahmet Eflaki, M.E B. YAYINLARI 489

                                      ***
Neler öğrendik:

1.   Tanrı yolunda olanların cinsel eksikliklerinin olmadığını öğrendik.

2.   Tanrı erlerinin eşlerinin öbür dünyada hoşluk içinde olmaları için çalıştıklarını öğrendik.

3.   Şehvetin isteklerimizde ilk sıralarda olmaması gerektiğini öğrendik.

İşte böyle yaren,

Tanrı arayışında kaybın oluyormuş gözükse de kazanımların ebedidir ve kayıp gözükenler zaten senin değil geçici bir süre kullanımına emanet verilenlerdir.

                     *
RAVLİ

Popüler Yayınlar