(Mevlana Hazretleri Allah’a seslenişini anlatıyor)
990-
Kötüyse sen işledin hepsi senin işin;
Puta
tapanın da, Hıristiyanlarla Yahudilerin de yaptıkları, senin takdirin;
Beni
yoldan çıkaran sensin, muradın (İsteğin) buymuş
senin;
Ben
de öyle bir iş edeyim ki halktan bir tek övülecek kişi görmeyesin diyordu.
Tanrı,
korsam dedi, bırakırsam çık yüce dağın tepesine, bırakmazsam, çıkamazsın demir
atmış gemi gibi bat denizin dibine.
A
batış kuzgunu, benimle nasıl bahse girişebilirsin sen?
Sana
gelip çatan lanetle tapıdan sürülmemiş (Tanrının sevgi
ve ilgisinden içinde) olsaydın böyle bir davaya mı kalkışabilirdin?
Sana
aldanan, senin yüzünden kapımızdan sürülen eşeğe (Kaba,
düşüncesiz kişiye) kul demem, kulluk ediyor (Sevgiyle
bağlanıp dostluğu devam ettiren) demem, çünkü kulluk edilen benim ben.
Elinde
akıl mumu olan ışığı bırakır da dumanın peşine düşer mi hiç?
Şeytan,
ben dedi bir üfürüşte söndürürüm o mumu, Tanrı, doğruluk mumunu yel (Rüzgâr) söndürmez.
Benim
bağış mumuna (Yolunu aydınlatan) püf diyenin (Söndürmeye kalkanın) başı, sakalı, yanıp köz olan odun
gibi yanar gider dedi.
Tanrıya
binlerce şükürler olsun ki Akl-ı külli (Bütün akıl-
Doğadaki uyum), tekrar geldi, ayrılıktan sonra kutlu bir tali’le (Nişangâhın arkasına düşen oka) gene kavuştuk ona.
Gelişine
nazar değmesin, ateşe üzerlik, çörekotu atalım (Kötü
nazarı giderelim);
Üzerlik de nedir, çöreotu da ne oluyor ki?
Üzerlik de nedir, çöreotu da ne oluyor ki?
Ödağacı
gibi kendimizi atalım ateşe, kendimizi yakıp yandıralım.
*
Neler öğrendik:
1.
Ne yaparsak
yapalım Allah’ın izin verdiğini, bize sevdirdiğini, bizi zorladığı işleri
yaptığımızı öğrendik.
2.
Kaba ve
düşüncesiz kişiye Allah’ın sevgi ve ilgi göstermediğini, Allah dostlarının da
bunları kendilerinden uzaklaştırdıklarını öğrendik.
3.
Duman peşinde
değil ışık peşinde olmamız gerektiğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Allah
yolunda, Allah dostlarının öncülüğünde ve kılavuzluğunda yanmaktan sakınmamamız
gerektiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ