(Mevlana Hazretleri Tanrı şarabının tesirini anlatıyor)
(Bu
yazıyı okumadan önce RAVLİ TANRI ŞARABI yazarak
Google-den okumalısın)
930-
Yüzlerce ayık adamın içinde bir sarhoş bulunsa hemen belli olur;
Kokusundan,
renginden, gözünden, sağa-sola yalpalayıp düşmesinden anlaşılıverir;
Hele
coşup köpürüşü, tadı-lezzeti Tanrı lütfunun küpünde olan Tanrı dostlarının
içtiği şarap olursa.
Şarap
küpü, zaten kaynayıp coşmasıyla, kabarıp köpürmesiyle binlerce başka küpler arasında
hemencecik belli olur.
Coşup
köpürmeyi gördün mü bil ki bir ateş var, gizli;
Kabarıp
coşmayı gördün mü anla ki bir sevgi yalımı (Alevi)
var orada.
Şunu
bil: Sirke satan (Mutsuz ve keyifsiz olan),
nerden şarap (Neşe, sevinç) verecek sana?
O
şarabın bir yudumcağızı, yüz batman hazır şeker pahasına.
O
şarabın pahası, inananların mallarını, canlarını vermeleridir;
Alış-veriş
etmek, kâr kazanmak havasına düştüysen nefsinin havasında kaladur.
Nefsinin
havasını (Sonu gelmeyen isteklerini) bıraktın da
bir karşılık gelmedi mi kerem (Asillik, büyüklük,
ululuk, soyluluk) sahibine bu yalan yaraşmaz deme;
Yanlış
bir sözdür bu.
Geceleyin,
“Yaklaştı, yakınlaştı, aralarında iki yay kaldı”
(Necm suresi 9) meyhanesinde geceleyen kişinin nurlarla dolu gözlerinin içinde
bir buluşma mahmurluğudur vardır.
Tertemiz
şarap, gamdan (Üzüntüden) arınmaktır;
Şarap
olan gam ne gezer, nasıl gelir de konaklar o başka keder?
O
meyhanenin (Tekkenin) adı, Rabbime konuk
edilirim bazı-bazı’dır;
O
beni doyurur, suya kandırır sözü de Peygamberimizden kalan sözdür.
(Tanrı elçisi, bir günün orucunu, bozmayıp öbür güne ulamayı
nehyetti (Orucu sağlamlaştırmak, güçlendirmek istedi);
Müslümanlardan biri, sen ulamadın ya ey Tanrı elçisi deyince dedi
ki:
“ Hanginiz bana benzeyebilirsiniz?
Gerçekten de ben Rabbime konuk olurum, Rabbim beni doyurur suvarır
(Sular)” (Hadis, Ahâdis-i Mesnevi. s 36)
*
Neler öğrendik:
1.
Tanrı şarabının
tesirinin diğer sarhoşluklara benzemediğini, sürekli neşe ve sevinç verdiğini,
hiç baş ağrıtmadığını öğrendik.
2.
Bu şaraptan almak
için kişinin dünyalık isteklerden vazgeçip, malını ve canını Allah’a vermesi
gerektiğini, onun iradesine tamamen kendisini terk etmesi gerektiğini öğrendik.
3.
Dünyalık
isteklerle uğraşanın Allah’a konuk olma isteği olmadığından toprakla ilgili
gıdaları yiyerek karnını doldurduğunu, gök nimetlerinden faydalanamadığını öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Allah’ı
içtenlikle isteyen ve dileyenlerin ayrı bir davet beklemeden Mevlana
Hazretlerinin kılavuzluğunda yola çıkmaları gerektiğini, gökte bize ayrılan
payımızı almamız gerektiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ