(Mevlana Hazretleri gecenin önemini anlatıyor)
1040-
Bil ki abıhayat karanlıklardadır;
Sen
ne biçim balıksın ki deniz suyunu kendin kesersin kendine, denizden kendin
mahrum edersin kendini.
İtaat
edenlere arka olan, onlara dayanç kesilen şu Kâbe’ye bile siyah örtü örterler.
Gece
Kâbe’sinde kılınan bir namaz, yüz namaza bedeldir;
Hiç
kimse, böyle bir mabedi uyku için kurmaz (Meydana
getirmez).
Keremde
(Asillikte, büyüklükte, soylulukta, ululukta)-ihsanda
eşi- dengi (Bağışlamada) bulunmayan Tanrı,
geceleyin bütün putları kırdı da kendisi kaldı ancak.
Sus,
şiir kesattan (Alışverişte durgunluk) başka bir
şey değil, fakat bilgisizlik, ondan da kesat.
Bu
bilgide ne biçim zahitsin (Dini kurallara çok dikkatli
ve özenli davranansın) sen ki sendeki bilgi, senden daha zahit (Dini bilgi seni ele geçirmiş).
Sen
beni istemesen de gönlüm istiyor seni;
Tanrı dilerse
sen de barışırsın, uzlaşırsın bizimle.
Binlerce
aşığın var, hepsi de canla-gönülle seni aramada, seni istemede, bakalım
kutluluk kime nasip olacak, içimizden hangimiz sana ulaşma devletini bulacak?
Yoksul
bir aşığın sana düşmesine, senin aşkına tutulmasına halk şaşıp duruyor;
Padişahların
bile gıpta ettikleri bir şeyi ne diye ister şu yoksul diyor.
Fakat
ölü can ararsa yahut solmuş ot seher yelini dilerse şaşılmaz buna.
Yahut
körün iki gözü Tanrı’dan görüş dilerse yahut da on yıllık aç, yiyecek isterse
şaşılmaz elbette.
*
Neler öğrendik:
1. Ölümsüzlüğü, ebedi hayatı karanlıklarda bulabileceğimizi
yani kolayca herkesin görebileceği bir yerde olmadığını, görünmezliğin
derinlerinde olduğunu öğrendik.
2. Geceleyin nesneler görünmediği için gücü kuvveti var
saydıklarımızın aslında önemsiz ve değersiz olduklarını anladığımızı öğrendik.
3. Edindiğimiz bilginin dini bilgi bile olsa, bizi
hareketsiz hale getirdiğini öğrendik.
4. Mevlana Hazretlerine, Şems Hazretlerine aşık olup
isteyenlerin çok olduğunu, ancak Tanrı
dilerse bu büyüklere düşünce ve çıkar ayrılığı olmadan yakınlaşma, sevme, zevk
alma olabileceğini öğrendik.
5. Mevlana Hazretlerinin, Şems Hazretlerinin sadece
Allah’a muhtaç olan yoksullar olduğunu, bu duruma sayısız insanın bu
büyüklerimize aşık olarak bağlandıklarını, çok devlet sahiplerinin bu durumu
kıskandıklarını öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Tanrıdan
ölü nasıl can, kör görmek için görüş, açı olan yiyecek dilemesinin şaşılacak
bir davranış olmadığından isteğimizi Allah’tan yalvararak, ağlayarak istememiz,
elde edene kadar da ağlamamızı, yalvarmamızı kesmememiz gerektiğini öğrendik,
anladık.
Allah
bir kulunu iyi yola yönlendireceği zaman yalvarış ahlakı bağışladığını, sonra
dostlarından birini sevdirerek kendine yaklaşma terbiyesini ve yolunu o kişiye
öğrettiğini, defalarca imtihan ederek gerçek isteğin ve kararlılığın olup-olmadığı
kontrol ettiğini, uygun olanı olgunlaştırıp yüce topluluk içine kattığını
öğrendik, anladık.
*
RAVLİ