(Mevlana Hazretleri Tebrizli Tanrı Şems’ini anlatıyor)
960-
Sus ki şu aşağılık sözlere dalmış ahmaklar (Aklı az
olanlar veya doğru kullanamayanlar), ot otlayan hayvanlardır adeta, seni
de saçma-sapan sözlere daldırır giderler.
A
gönül, senin hafif, alçak sesinden varlık ülkesi yükseldikçe yüceldi;
Sen
ya Sur’un sesisin (Büyük felaketi haber verensin)
yahut da vaat edilen kıyamet (Yok olup yeniden
dirilişin sesisin).
Duymuştum,
Davud’un (Peygamber’in) nağmesindeki zevk,
lezzet yüzünden pek çok kimse can vermiş, ölmüş.
Padişahım
(Şems Hazretleri), senin sesin, Davud’un sesinin
aksi (Zıddı);
Onu
dinleyenler ölmüşlerdi, seni dinleyen varlıklar yeniden diriliyor.
Sesin
boğazdan çıkmıyor senin, amma gene de halkaları kapıp götürüyor (Allah kapısında bekleyenleri alıp Allah’a götürüyor),
binlerce halka kapanı halka gibi kapıp gidiyor.
A
gönül, doğru söyle, dün gece şarap içtin?
Sabahtan
başladın, boyuna şarkılar söyleyip duruyorsun bugün.
Senin
nağmen, senin sesin, o yandan çıkıp gelmede;
O ses, yüce candan geliyor, bedenden çıkıp inmiyor.
Bedene
bağlanmadın da canın açılıp saçılışını gördün;
Zaten
iyi tohum eken, kötü ekin biçmez ki.
Gerçekten
de yokluk gülünün kokusu, bir gül bahçesinden geliyor;
Ağaçsız
armut bittiğini gören var mı hiç?
Ne
mutlu o kişiye, koku alınca onun (Candan gelen Allah
dostunun) kokusunu alır;
Ne
kutludur o kişi ki açılırsa can gözü açılır.
*
Neler öğrendik:
1. Şems Hazretlerinin sözlerinin kaynağının canı
olduğunu, kendi vücudundan söylediğini öğrendik.
2. Aklı az olanların veya aklını doğru olarak
kullanamayanların yanına gitmekle aynı durum ve konuma geleceğimizi öğrendik.
3. Şems Hazretlerinin sözlerinin, sahsını sevmenin,
önerdiği yoldan gitmenin insanı öldürüp yeniden dirilttiğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Canı
bilmeyenin, candan gelen kokuyu koklamayanın can gözünün açılmayacağını,
hakikati olduğu gibi göremeyeceklerini, her an şüphelerle ve korkularla
yaşayacaklarından mesut, bahtiyar, saadetli, mesut olamayacaklarını öğrendik,
anladık.
*
RAVLİ