(Mevlana Hazretleri Tebrizli Tanrı Şems’ini anlatıyor)
760-
Saman çöpü vardır ki dünyada yelden başka bir şey tanımaz, bilmez;
Saman
çöpü bir dağı delemez, Ferhat değildir o.
Gönlünde
feryat dalgaları coşup köpürüyor, fakat ne kadar feryat edersem edeyim, senin
haberin bile olmaz.
Deniz
görürsen, dalga sana vurursa o vakit iyiden iyiye anlarsın ki yel değilmiş (Gerçekliği yaşayarak tanırsın), mamur (Gelişmiş) bir ülkeymiş, koca bir sultanlıkmış.
Kutluluk
güneşinden şaraplar sunulmada bana;
Bedenimin
zerreleri (Küçük parçaları), meyhane (Tekke) kapısına halka (Yapışmış)
olmuş.
Haydin
güneşimizin (Şems Hazretlerinin) yüzünü
seyredin;
Firdevs
(Cennetin 6. Katındaki) bağıdır o yüz.
Haydin,
ortadan ayrılmış saçlarının gölgesine dalın, cennetlerdir o gölgelik.
Göğe
de yere de lütfetti, kerem buyurdu da gelin dedi.
Gök
de yer de o buyruktan sarhoş oldular, o buyruğa uyup kendilerinden geçtiler.
Padişahın
taht kurduğu yer, vardan da dışarıdır, yoktan da.
Vardır,
yoktur davalarının görüldüğü yer, oradan binlerce yıl uzaktır.
Gönülde
binlerce zevk-safa kapısı açıldı, acele et;
Çünkü
bir işi geciktirmede zararlar vardır.
Orada
yaşayışı yaratan yaşayışlar var;
Çünkü
gerçekler padişahı, mat olan padişah değil.
Gönül
merdiveninden her an mi’râc’a ağanlar var;
Kanlarla
dopdolu kadehlere bak, o kadehler buna delil.
*
Neler
öğrendik;
1.
Tebrizli Tanrı
Şems’inin yüzünü seyretmenin bile insanı cennetlerin yüksek katında
hissettirdiğini, insana mutluk ve kutluluk verdiğini öğrendik.
2.
Allah dostlarıyla
yakın olmanın uzun ve zorlu uğraşı olduğunu, sabırlı olanların ulaşabildiğini
öğrendik.
3.
Mevleviliğin
tekkenin kapısındaki halka gibi yapışmamız ve ömrümüzü bu yola ve hizmete
adamamız gerektiğini öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Gönlümüzden
Allah’a giden yolu ve merdiveni Allah dostlarının gösterdiği, aydınlattığı,
yardım ettiği bunu bilenlerin böyle kişilere severek ve bağlanarak, hizmet ederek
öğrendiklerini ve yardım aldıklarını;
Daha
sonraları da öğrendiği bu gönül yolundan Allah’a yaklaşanların olduğunu ve
olacağını Hazreti Mevlana’dan öğrendik, anladık.
*
RAVLİ