(Mevlana Hazretleri Şems Hazretleri ile ilişkisini anlatıyor)
1050-
Çok dua etmeden hepimiz de dua kesildik;
Öylesine
dua kesildik ki yüzümüzü gören, dua istiyor bizden.
Fakat
ben, senin gözüne kâfir görünmedeyim adeta;
Kendisine
âşık olup dalanı öldüren gözlerin beni gördü mü yaslara batmamı istiyor.
Ayrılığın
beni öldürse bile helal ederim kanımı;
Tutsak,
gaziden kan pahası dileyebilir mi hiç?
Selam
verdim, saygı gösterdim, bana, nasılsın dedin;
Kimya
dileyen yoksul bakır nasıl olabilir (Altın olur)?
Resim,
ressam nasıl yaparsa öyle olur;
Şifa
uman, ilaç isteyen hastanın bedeni ne halde olabilir ki?
Gölge
gibi güneşten bahsedip durma;
Zerre
gölgeden kaçar, ışık ister (Aydınlık ister) o.
Tebrizli
Şems’in ne de cömertliği var, ne de vergisi, bağışı var ki yeşil kubbenin
güneşi bile ondan ihsan istemede, bağış ummada.
Bülbül,
bundan böyle bahçede bizden bahseder, o gönüller alan sevgilinin güzelliğini
söyler.
Yel,
söğüdün başına vurdu mu söğüt oynamaya koyulur;
Allah
bilir, havaya neler söyler o.Çayırın-çimenin sırrını birazcık pınar anlar,
anlar da geniş ellerini açar, bir hoşça duaya başlar.
*
Neler
öğrendik;
1.
Çok dua ederek,
Allah’a yalvarmayı, ağlamayı çok beğenmemiz ve sevmemiz gerektiğini,
davranışımızın temel göstergelerinden biri olmasını sağlayana kadar devam
ettirmeliyiz ve bu davranıştan zevk almamız gerektiğini öğrendik.
2.
Dua eden duasının
dinleneceğini, derdine derman geleceğini, istediğine kavuşacağını kişi bilerek ve
inanarak dua ettiğini, duasının yerine geldiğini görerek duaya devam ettiğini
öğrendik.(Dua ederek işi Allah’a havale etmek yanlış
bir anlayıştır. Doğrusu işi sen yapacaksın Allah izin verecek ve dostlarıyla
sana yardım ulaştıracak)
3.
Dua istenilen Allah
dostlarının duasını Allah dostu kendi duası gibi kabul ettiğini, Allah da o
dostunun kabul ettiği duayı kendi duası gibi kabul ettiğini, sebebe bağlayarak
olmasını sağladığını öğrendik.
4.
Şems Hazretlerine
dua ederek bağışlarını istememiz gerektiğini Hazreti Mevlana’dan öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Her
güzelliğin dua ile elde edildiğini;
Allah’a
yalvarış, ağlayış yapamayanların kibirli kimseler olduğunu, bunların ebedi
hayatlarının olamayacağını, dünyada güçlü-kuvvetli, varlıklı gözüküp Tanrı rolü
oynamaya çalışacaklarını öğrendik, anladık.
*
RAVLİ