(Hazreti Mevlana kendini aşkı anlatıyor)
500- Kulağımı tutmuşsun, çekip götürüyorsun beni,
fakat nereye nereyedek (Nereye kadar)?
Hele
söyle, gönlündeki ne, nereye götürmek istiyorsun beni?
Dün
gece ne pişirdin bana azizim (Sevgide üstün tuttuğum) benim?
Allah
bilir, gene aşkın başında ne sevdalar (Güçlü tutkular,
istekler) var.
Göğün
de, yerin de, yıldızların da kulakları elinde;
Nereye
gidiyorlar?
Gel
dediğin yere ancak.
Her
varlığın bir kulağını tutmuşsun, benimse iki kulağımı;
Ben
de kulaklarımı çınlatacak kadar yüce bir sesle var ol, yaşadıkça yaşa diye
bağırıyorum.
Kul
kocayınca sahibi azat eder (Serbest bırakır) onu;
Bense
kocadım, yeni baştan kul etti kendine beni.
Kıyametin
şiddetinden çocukların bile saçları ağardı da mezarlarından saçları bembeyaz
olarak kalkmazlar mı?
Hâlbuki
senin kıyametin ihtiyarların (Yaşlıların) bile
saçlarını karartır, gençleştirir onları.
Ölüyü
diriltirsin, ihtiyarı gençleştirirsin;
Ben
de sustum işte, duaya koyulayım bari.
Tanrı,
kıskançlığından Âdem’e her şeyin adını öğretti de, Âdem, Tanrı yüzüne perde
olan bütün kâinat cüzlerini (Parçalarını) varlığın
tümü olarak gördü.
Hâlbuki
kıskançlık bir başkasına karşı duyulur, başka bir var, başka bir varlık yokken
o biricik Tanrı, ne diye iki gösterdi.
Şu
susup duran kâinatın ağzı, sırlarla dopdoludur;
Böyle
olduğu halde harfleri ölçüp biçen, sözleri örüp düzen, güzel sözler
söyleyenlere ne mani (Engel) var ki susuyorlar?
***
DİVAN-I
KEBİR 3 CİLT MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN
Hazırlayan:
Abdulbaki GÖLPINARLI
KÜLTÜR
BAKANLIĞI YAYINLARI/1385
***
Neler öğrendik;
1. Aşkın tuttuğu kişiyi istediği sekle çevirdiğini
öğrendik.
*
İşte böyle yaren;
Kıskançlığın sırları görmeye engel olduğunu öğrendik,
anladık.
RAVLİ KISKANÇLIK-HASET yazarak Google den geniş olarak okumalısın.
*
RAVLİ