20 Kasım 2016 Pazar

DİVAN-I KEBİR 3 CİLT 870 İNCİ BEYİT

(Mevlana Hazretleri Tebrizli Tanrı Şems’ini anlatıyor)
870- Fakat ölümle (Ölmeden önce ölün hadisinin hakikatini anlar ve uygularsa kişi) ayağındaki bağı koparır da uçarsa (Yükselirse) gerçeği de görür, her şeyin sırrı da neymiş anlar.

Sus ki sükût âlemi (Konuşma-duyma olmadan birbirini anlayanlarla) dolu bir dünyadır;
Söz davulunu çalıp durma;
Söz, içi boş bir davuldur.

Bir gama (Sıkıntıya) uğrayıp da herkesten kesilen (Sosyal ilişkilerini en aza indiren), bu sebeple yapayalnız kalan kişi, bil ki gönül düşmanıdır, bunları görüp gözetmekle oyalanan biridir.

Çenge, şu bedenin ten-tene tenine kulak vermişsin;
Hâlbuki bedenin, toprak yığınından ibarettir, onun nağmesi, dem-demesi (Kızgınlığı-öfkesi) de havadır ancak.

Nefsinin (İsteklerin) havası (Çekicilik), kasırga gibi tozkoparan bir yeldir, gözün, görüşün düşmanıdır, ışığın hımsıdır.

Yoksa sen şu balda pişirilmiş ağdalı tatlılara sinek mi kesildin?
Dalın (Hücum et) içine denmiş (Söylenmiş) amma bir daldın mı zahmetlere, meşakkatlere uğrar, mahvolur-gidersin.

Sinek gibi o ayranın içine düştüğün zaman, ne tuhaf şey, tövbe etmen nerdeydi, aklın-fikrin nereye gitmişti?

Ahde, tövbeye ne diye fitil kesilmişsin;
Bir muma benzeyen ahdin hafif bir yelle o yana bu yana yamılıp gitmede.

Yusuf’a söyle, git de, ayrılığına düşmüş Yakub’u bul;
Senin yardım gömleğin olmadıkça görmemeye, körlüğe mahkûm.

Bir kör ki et parçası gibi bir yerde kalakalmış;
Kör, ölüye benzer, dirilere muhtaçtır.
                                *
Neler öğrendik;
1.    Gerçeği görmek, onun hakikatini anlamak, sırlarını bilmek için ben ve ben merkezli söz ve davranışlardan vazgeçmemiz, dünyaya ait güvence gördüğümüz her şeyden uzaklaşmamız gerektiğini öğrendik.
2.    Susup dinlemeye geçtiğimiz zaman algılarımızın çok değerli bilgiler bize kazandıracağını öğrendik.
3.    Başkalarının yanlışlarını, kusurlarını, günahlarını gözlemek, izlemek sonra da silah olarak kullanmak isteği ile suskunlaşanların düşmanlıkları çoğaltan biri olduğunu öğrendik.
4.    Vücudumuzu önemsemişsek, bir avuç toprak parçasına önem vermiş olacağımızı, asıl önem vermemiz gerekenleri görmemize perde olduğunu öğrendik.
5.    Sineğin yiyeceklerin olduğu yere çağrılmadığı halde gidip konan olduğunu öğrendik.
6.    İsteklerimizi ihtiyaç gibi görmeye başladığımız zaman körlük oluşacağını, gereksiz olarak güçlüklerle, sıkıntılarla karşılaşacağımızı öğrendik.
                              *                            
İşte böyle yaren;
Bakar körlüğün ölü olmak ile eş durum olduğunu, onu diriltecek olan hakiki Allah dostlarına ihtiyaç olduğunu öğrendik, anladık.
                           *

RAVLİ

Popüler Yayınlar