(Mevlana Hazretleri Tebrizli Tanrı Şems’ini anlatıyor)
870-
Fakat ölümle (Ölmeden önce ölün hadisinin hakikatini
anlar ve uygularsa kişi) ayağındaki bağı koparır da uçarsa (Yükselirse) gerçeği de görür, her şeyin sırrı da
neymiş anlar.
Sus
ki sükût âlemi (Konuşma-duyma olmadan birbirini anlayanlarla)
dolu bir dünyadır;
Söz
davulunu çalıp durma;
Söz,
içi boş bir davuldur.
Bir
gama (Sıkıntıya) uğrayıp da herkesten kesilen (Sosyal ilişkilerini en aza indiren), bu sebeple
yapayalnız kalan kişi, bil ki gönül düşmanıdır, bunları görüp gözetmekle
oyalanan biridir.
Çenge,
şu bedenin ten-tene tenine kulak vermişsin;
Hâlbuki
bedenin, toprak yığınından ibarettir, onun nağmesi, dem-demesi (Kızgınlığı-öfkesi) de havadır ancak.
Nefsinin
(İsteklerin) havası (Çekicilik),
kasırga gibi tozkoparan bir yeldir, gözün, görüşün düşmanıdır, ışığın hımsıdır.
Yoksa
sen şu balda pişirilmiş ağdalı tatlılara sinek mi kesildin?
Dalın
(Hücum et) içine denmiş (Söylenmiş) amma bir daldın mı zahmetlere, meşakkatlere uğrar,
mahvolur-gidersin.
Sinek
gibi o ayranın içine düştüğün zaman, ne tuhaf şey, tövbe etmen nerdeydi,
aklın-fikrin nereye gitmişti?
Ahde,
tövbeye ne diye fitil kesilmişsin;
Bir
muma benzeyen ahdin hafif bir yelle o yana bu yana yamılıp gitmede.
Yusuf’a
söyle, git de, ayrılığına düşmüş Yakub’u bul;
Senin
yardım gömleğin olmadıkça görmemeye, körlüğe mahkûm.
Bir
kör ki et parçası gibi bir yerde kalakalmış;
Kör,
ölüye benzer, dirilere muhtaçtır.
*
Neler
öğrendik;
1.
Gerçeği görmek,
onun hakikatini anlamak, sırlarını bilmek için ben ve ben merkezli söz ve
davranışlardan vazgeçmemiz, dünyaya ait güvence gördüğümüz her şeyden
uzaklaşmamız gerektiğini öğrendik.
2.
Susup dinlemeye
geçtiğimiz zaman algılarımızın çok değerli bilgiler bize kazandıracağını
öğrendik.
3.
Başkalarının
yanlışlarını, kusurlarını, günahlarını gözlemek, izlemek sonra da silah olarak
kullanmak isteği ile suskunlaşanların düşmanlıkları çoğaltan biri olduğunu öğrendik.
4.
Vücudumuzu
önemsemişsek, bir avuç toprak parçasına önem vermiş olacağımızı, asıl önem
vermemiz gerekenleri görmemize perde olduğunu öğrendik.
5.
Sineğin
yiyeceklerin olduğu yere çağrılmadığı halde gidip konan olduğunu öğrendik.
6.
İsteklerimizi
ihtiyaç gibi görmeye başladığımız zaman körlük oluşacağını, gereksiz olarak
güçlüklerle, sıkıntılarla karşılaşacağımızı öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Bakar
körlüğün ölü olmak ile eş durum olduğunu, onu diriltecek olan hakiki Allah
dostlarına ihtiyaç olduğunu öğrendik, anladık.
*
RAVLİ