11 Kasım 2016 Cuma

DİVAN-I KEBİR 3 CİLT 680 İNCİ BEYİT

(Hazreti Mevlana Allah’ı ve uyanıklığı anlatıyor)
680- Kendi dileğine uydun da binlerce gece uyudun;
Ne olur, bir gececik de sevgilinin (Allah’ın) hatırı için uyuma.

Geceleri uyumayan o lütuf (İyilik) sahibi, o latif (Hoş, ince, güzel) sevgiliye uy, ver gönlünü ona, uyuma.

Ta sabaha dek feryat edip “Yarabbi, Yarabbi” diye ağladığın hastalık gecesini hatırla, o geceden kork da uyuma.

Ölümün gelip çatarak konuk gerek diyeceği bir gece var ya, o yolculuk gecesinin acılığı için olsun uyuma.

O heybetli, o taşların bile eriyip su kesildikleri depremleri hatırına getir de taş değilsin uyuma.

Zenci gece sert, çevik bir sakidir (Sarhoş edip aklını başından alır), sunduğu kadehi alma, o mahmurluktan kork da uyuma.

Tanrı: ”Dostlar geceleri uyumaz” dedi, bunu duydun da utanıp arlandıysan (Onursuz sayılacak veya gülünç olacak bir duruma düşmekten üzüntü duymak istemiyorsan) uyuma.

Aman nedir (Yardım edilmeyen, suçların bağışlanmasını) bilmeyen o çok şiddetli, o çok büyük geceden kork, bir geceyi azık et kendine, sakın uyuma.

Duymuşsundur, kullar dileklerini geceleyin bulurlar;
Muradına erişmiş (İsteklerine-dileklerine ulaşmış) padişahlar padişahının aşkına uyuma.

Aklın-fikrin  (Düşünme, anlama ve kavrama gücün) kurur-katılırsa taze bir akıl-fikir, taze bir öz (Kuvvet ve kıvam) bağışlar sana da o umup duran kişi, baştanbaşa öz kesilirsin;
Uyuma.
                                *
Neler öğrendik;
1.    Büyüğümüz Mevlana Hazretleri hep ay yiyin, az konuşun, az uyuyun diye öğüt verdiğini öğrendik.
2.    Allah’ın kendisine sevgiyle bağlanmış, dost olmuş, başına ne gelirse gelsin bu sevgiyi ve dostluğu devam ettirenlere diğer insanlardan gizli hediye verdiğini, bu hediyeyi gece bizzat kendisinin çeşitli kılıkta gelerek verdiğini öğrendik.
                         *
İşte böyle yaren;
Okuldan, çevremizden, ailemizden aldığımız, öğrendiğimiz akıl ve fikrin yeterli ve geçerli olmadığını, bu aklımızın fikrimizin çok olayda, karışık problemlerde işe yaramadığını defalarca yaşadık buna cüzi akıl diyoruz.

Allah’ın sanatını görüp birbirinin zıddı saydığımda bile birlik olduğunu anladığımız zaman, tüm yaşamın birbiriyle uyumlu ve birbirini tamamlayan olarak gördüğümüzde buna Küllü akıl diyoruz.

Farklılıkları görmek ve inceliklerini anlamak için Allah’ın gözümüzdeki gizli perdeyi kaldırması gerekmektedir.
Gözümüzdeki gizli perde kalkmadıkça hakikati olduğu gibi göremeyiz.

Gece hasretle, hararetle Allah’ı bir sevgili gibi görmek isteğiyle bekleyen, uyumayan, uyanık kalanın beklediği sevgilisini kendi gözünün kuvvetine, anlayış şekline göre Allah istediği şekilde kendini göstereceğini, ancak bu kadarını görebileceğini öğrendik, anladık.

(Hikâye:
Derviş şeyhine peygamberimizi rüyamda görmek istiyorum ne yapayım demiş.
Şeyh de şu sureleri oku, şöyle dua et uyu görürsün demiş.

Ertesi gün derviş göremedim demiş.
Şeyh de başka sureleri ve duaları önermiş öyle uyu demiş.

Ertesi gün derviş göremedim şeyhim demiş.
Şeyh efendide yatmadan önce yanında da turşu olan etli yemek ye öyle uyu demiş.

Ertesi gün derviş şeyhim hep pınar, havuz, göl gördüm, sabaha kadar bunları aradım demiş.

Şeyh efendi de yediğin tuzlu yiyecekler sana hararet verdi de rüyanda su olan yerleri aradın gördün, sen nur olan yerleri görmek istiyorsan, burada bulunan güzel insanları görüp tanışmak istiyorsan isteğin kuru istek olmasın hararetli istek olsun demiş.(Anonim hikâye))
                           *

RAVLİ

Popüler Yayınlar