(Mevlana Hazretleri Tebrizli Tanrı Şems’ini anlatıyor)
770-
Tebrizli Şems’in sahip olduğu havada ne değirmenden bahsedilebilir, ne
göklerden söz açılır.
Bütün
âleme gül, gülmek hakkın senin;
Her
eğri, her doğru, kaşına boyuna kul-köle (Sevgi ve
dostlukla bağlanıp hizmet eden) kesilmiş (Çok
beğenerek, çok hoşlanarak yapmış).
Devlet,
ayaklarına düşer, önünde baş kor;
İnsan
da, peri de senin yolunda başsızdır, ayaksızdır (Senin
istediğini itirazsız değiştirmeden yapandır).
Evvelki
gün canım, aşkla gül bahçesine gitti;
Fakat
seni göremedi de bir ancağız oturdu, sonra kalktı.
Gül
bahçesinden su gibi secdeler ederek dışarı koştu, her
şeyin aslı olan kutluluk ırmağı nerde diye aramaya koyuldu.
Gönül
ehli, gönlümden senin hikâyeni duydu da hepsi birden, bu da bizim dilberimizin
sarhoşu diye nara atmaya koyuldu.
İnsan
da, peri (Cinlerin güzel
dişi olanları) de başıma toplandı da bana, doğudan izler göster, şu
nefesin seher yeline benziyor dediler.
Cefanın
(Sıkıntının) da şeker gibi çeşnisi, lezzeti var,
ne de güzel cefa ki onda yüz binlerce vefa definesi gizli.
Tebrizli
Şems, baş verdi de sefere çıktı, yola düştü;
Amma
sen bana gene de (Söyle) de (Söyle);
“Güneşin yüzü mü olur, başı mı?
“Güneşin yüzü mü olur, başı mı?
Seni
dosttan uzaklaştıran her şey kötüdür;
Onsuz
neye yüz tutsan iyi bile olsa fenadır.
*
Neler
öğrendik;
1.
Her şeyin aslını
ve kutluluk kaynağı olan kişiyi bilmemiz ve yakın olmamız gerektiğini öğrendik.
2.
Biz ne kadar çok
ve doğru olanı bilsek de Allah dostlarının Hakikatin sırlarını bildiklerinden
onlardan öğreneceklerimizin çok olduğunu öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Allah
dostuyla beraber olmanın en büyük kazanç olduğunu, başka kazançların kısa
sürede kötülüğe döneceklerini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ