(Mevlana Hazretleri Allah’ın gizlice yaptıklarını anlatıyor)
750-
Gel, gel İmrânoğlu Musa’nın Tûr dağına, ehram bağlanılacak (Hürmetle ve terbiyeyle girilecek) yere, o padişahın
döküp saçtığı zekâtı gör, ihsanını seyret onun.
O
fazlasıyla fazla altın, dağarcığı kenarından yırtmış, şeker kamışının
ağırlığından sepetleri delinmiş.
Fakat
iki dünya (Mana-madde) harmanından bir karınca
ne alabilir, ne götürebilir?
Sus,
yalnız uzakta da oturma, salâvât (Saygı gösterilen
sesleri) sesini duy.
Dünya
da, dünyanın işleri de baştanbaşa havadan (Sonuçsuz,
anlamsız, boş durum ve davranışlardan) ibaret;
Hele
iyi-kötü, yaptığın işlerin karşılığı ne diye verilir, yel (Çok hızlı biçimde olan değişimler) ne diye sorumlu
tutulur?
Fakat
Muhammed’in kurduğu varlığa bak, hicretten altı yüz elli yıl geçmiş, hala
durmada;
Ne
sağlam yapı.
Ebû
Lehep’le ona benzeyenlerin hiçbir şeyini görmezsin;
Ancak
öğüt vermek için hikâyeleri anlatılır.
Yel,
nerden bu kadar dayanacak, bu çeşit duracak?
Bu
dayanmaya Kafdağı bile örnek olamaz;
Onun
bile gücü kuvveti yoktur.
İsa’nın
nefesindeki, Uzey’in duasındaki tesir, ezeli bir inayetti (İyilikti, bağıştı);
Ustanın
ışığıydı o.
(Uzeyr: Peygamberlerden biridir Ahd-i Atıyk’te “ Tevârih-i
Sani kısmında geçtiği gibi, Kur’an Tevbe suresinin 30 ayetinde de anılır.)
(Mesnevi 3.cilt 1760 oku)
Söz
nefesle söylenir, nefes geçer gider amma söz kalır;
Seher
yeli eser gider amma çayırlık, çimenlik neşelenir, sevinir.
Dünya,
yelin korkusundan yaprak gibi tir-tir titrer, sen bilmezsin amma yelin içinde
çelikten yapılma bir kılıç vardır.
*
Neler
öğrendik;
1.
Kutsal insanların
ayak bastığı, kaldığı yere saygıyla ve hürmetle girmemiz gerektiğini öğrendik.
2.
Dünya hayatının
olaylarının bir rüzgâr gibi gelip geçtiğini, fakat Hazreti Muhammed’in
varlığının devam ettiğini göreceğimizi öğrendik.
*
İşte
böyle yaren;
Rüzgârın
estiği gibi gözle göremediğimiz ama hissedip sonuçlarını gördüğümüz işlerin
olduğunu, kimi zaman görünmeden neşe ve sevinç verdiğini, kimi zaman da kılıç
gibi kesip yok ettiğini öğrendik, anladık.
*
RAVLİ